Ayhan’ın Öldürülmesinin Hesabı Verilmelidir!

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi,Hakkari'de 'Canlı Kalkan'lara yapılan sert müdahalede Yıldırım Ayhan'ın hayatını kaybetmesi üzerine açıklama yaptı.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

Hükümet, Yıldırım Ayhan’ın Öldürülmesinin Hesabını Vermelidir!

Son dönemde hızlanan operasyon ve çatışmaların durdurulması için Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) çağrısı üzerine Van, Bitlis, Muş, Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahan'dan yola çıkan ve aralarında milletvekilleri Aysel Tuğluk, Özdal Üçer, Hüsamettin Zenderlioğlu, Halil Aksoy, bazı BDP'li Belediye Başkanları ve DTK yöneticilerinin de olduğu ‘Canlı Kalkan’ grubuna jandarma ve polis tarafından yapılan sert müdahale sonucu yaralanan Van İl Genel Meclis Üyesi Yıldırım Ayhan yaşamını yitirmiştir.

28 Ağustos Pazar günü, yaklaşık 1500 kişilik canlı kalkan grubunun Çukurca'ya 10 kilometre uzaktaki Narlı Köyü'nden 1 kilometre uzakta sınırın sıfır noktasında bulunan Üzümlü Köyü'ne yürümek istediği; grubun kolluk tarafından engellemesi nedeniyle panzerlerin önünde oturma eylemi başlattığı; bunun üzerine BDP Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Hakkari Valisi Muammer Türker ile Çukurca Kaymakamı Levent Üstil'in gelmesini istediği; kolluğun uyarılarına karşın oturma eylemini sonlandırmayan grubun saat 13.00 sıralarında yeniden sınıra doğru yürümeye başladığı; bunun üzerine yolu kesen jandarma ve polisin müdahale ettiği; bu müdahale sırasında atılan gaz bombasının göğsüne isabet etmesi sonucu yaralanan ve helikopterle Hakkari Devlet Hastanesi'ne sevk edilen Yıldırım Ayhan’ın yolda yaşamını yitirdiği öğrenilmiştir.

Hakkari Valisi Muammer Türker, grupla Narlı Köyü'nde eylem yapmaları konusunda mutabık kalındığını ancak, sabah saatlerinde sınıra yürüyüşe geçmek konusunda ısrar ettiklerini, BDP’li Pervin Buldan ile görüşmeler yaptıklarını, ancak grubun eylemde ısrar etmesi sonucunda jandarma ve polis ekiplerinin müdahale etmek zorunda kaldığını ifade etmiştir.

Türkiye son günlerde tekrar gerilimli ve kanlı bir sürecin içine girmiştir. Çatışmaları şiddetlendiren PKK kadar soruna hala güvenlik merkezli yaklaşan devletin/hükümet de akan kandan sorumludur.

Öte yandan canlı kalkan eylemleri, mahiyet ve anlam itibariyle, sadece operasyonlara değil aynı zamanda eylemleri de engellemeye dönük olmakla birlikte, yapılan bu eylemin özellikle askerin operasyonlarını engelleme gibi tek taraflı bir eylem izlenimi vermesi, eylemin anlamını ve çağrısını nakıs bırakmaktadır. Çünkü bu kanlı süreç çift taraflı bir eylem-operasyon döngüsü şeklinde gerçekleşmektedir.

Ancak yaşanan çatışmalı sürecin eylem-operasyon sarkacında kanlı bir girdaba dönüşmesi karşısında toplumun çeşitli kesimlerinin harekete geçmesi kadar doğal ve erdemli bir şey yoktur. Kanın durması, bu ülkede yaşayan gençlerin kirli bir savaşa kurban gitmemesi için başlatılan bu tarz eylemlerin sert müdahalelerle engellenmesi; güvenlik-özgürlük dengesinde hükümetin ağırlık merkezinin güvenlik politikaları olduğunu göstermekte ve kanlı çatışma sürecinin durdurulmasına dönük çağrılara tahammülsüz olduğunu ortaya koymaktadır.

Açıkça ifade ediyoruz ki Yıldırım Ayhan’ın öldürülmesinden doğrudan doğruya kolluk ve onun bağlı olduğu bürokratik silsileyle birlikte hükümet sorumludur. Maalesef bugüne kadar bölgede bu tür trajik hadiseler karşısında hükümetin tavrı; görmezden gelmek, kolluğu ve bürokratlarını kollamak şeklinde gelişmiştir. Nitekim, bugüne dek bu bölgede ne protesto eylemlerinde öldürülen çocuk veya erişkin onlarca kişinin, ne Ceylan Önkol ve Uğur Kaymaz gibi doğrudan hedef gözeterek katledilen masum çocukların hesabı sorulmamış/verilmemiştir. Bu ise bu ölümlerin sorumlularını cesaretlendirmekte yeni cinayetlere kapı aralamaktadır.

Bugüne dek sivil halk ile örgüt mensubu ayrımı yapılmadığından yakınarak bu konuda azami hassasiyet göstereceklerini söyleyen Sayın Başbakanı maalesef bu tablo yalanlamaktadır. Üstelik bu tür sert müdahaleler ateşe körükle gitmekten başka bir anlama gelmemektedir.

Yıldırım Ayhan hadisesi artık, bahsi geçen meşum fecaat tablosunun istatistiksel bir öğesi olmamalıdır. Hükümet bu ölümlerin hesabını sormalıdır / vermelidir. Sorumluların idari ve adli soruşturması başlatılmalı ve sorumlular açığa alınarak gerekli cezalara çarptırılmalıdır.

Av. Serdar Bülent Yılmaz

Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı

Basın Açıklamaları Haberleri

Özgür-Der Diyarbakır'dan Kürtçe trafik uyarılarının silinmesine tepki
"Ahlaksızlığı yaymayı ideoloji haline getiren sapkın akımların tahribatlarını kabul etmiyoruz"
Diyarbakırlı İslami kuruluşlardan Kulp kaymakamına tepki
İran’ın Kürdistan’da sivillere yönelik yaptığı saldırıları kınıyoruz!
Şeyh Said Efendi ve davası onurumuzdur!