Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, anadil ve başörtüsünün her alanda serbest olması talebiyle eylem gerçekleştirdi. Özgür-Eğitim-Sen, Hür-Der ve Dicle Fırat Diyalog Grubu temsilcilerinin de destek verdikleri eylemde ayrıca “ant” saçmalığı, Milli Güvenlik Ders despotizmi, kesintisiz eğitim zorbalığının da son bulması istendi.
“CUDABUNA ZIMANÊN WE JI AYETÊN XWEDANE”
Ofis’te gerçekleştirilen eylemde, “Başörtüsü Yasağına, “Andımız” Saçmalığına, Anadilde Eğitim Yasağına, Milli Güvenlik Despotizmine, Kesintisiz Eğitim Zorbalığına HAYIR!” ve Cudabuna Zimanên We Ji Ayetên Xwedane (Anadilde Eğitim Yasağına Son Verilsin!) pankartı ve “Pêş Birîna Mafê Perwerdehîyê Zalîmiyê!, Li Hember Zulmê Bi Jî Berxwedana Islamî, Ji Bawerîyêre Rêz! Ji Permerdehîyê Azadî, Anadilde Eğitim Hak Tartışılması Ayıttır, Kemalist Şartlandırmaya Hayır, İnanca Saygı Eğitime Özgürlük” şeklindeki Kürtçe ve Türkçe dövizlerle ırkçı eğitim sistemi protesto edildi.
“MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİ BAŞTAN AŞAĞI YENİLENMELİ”
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Eta Pektaş’ın kısa konuşmasıyla başlayan eylemde, Pektaş, hak gasplarının en yoğun yaşandığı alanlardan birinin de eğitim olduğunu vurgulayarak; eğitim sisteminin baştan aşağıya yenilenmesi ve sivilleştirilmesi gerektiğini söyledi. Anadille ilgili Kur’an’daki ayetleri hatırlatan Pektaş, Allah’ın ayetlerinden olan dillerin yasaklanmasının kabul edilemeyeceğini ve bu yasağın derhal kaldırılması gerektiğini ifade etti. Aynı şekilde Allah’ın emri olan başörtüsüne de sınırlama getirilemeyeceğini kaydeden Pektaş, ilköğretimden başlamak üzere başörtüsünün her alanda serbest olması gerektiğinin altını çizdi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın kararnamesini de değerlendiren Pektaş, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kanun Hükmünde Kararname ile yeni bir adım attığını, adımın önemli olduğunu ancak yeterli olmadığını kaydetti.
Konuşmasının sonunda Ortadoğu turuna çıkan Başbakan Erdoğan’a seslenen Pektaş, gittiği Ortadoğu gezisinde on binlerce kişi tarafından karşılanan Erdoğan’ın Kürt sorununda önemli bir yer teşkil eden anadilde eğitim yasağını kaldırması durumunda bölgede yüz binlerce kişi tarafından alkışlanacağını kaydetti.
“KIŞLA TİPİ EĞİTİME HAYIR”
Eylem topluluk adına okunan basın açıklamasıyla sürdü. Basın açıklamasında sık sık “Uyan Diren Özgürleş, Kışla Tipi Eğitime Hayır, Zulme Karşı Direneceğiz, Direne Direne Kazanacağız, Berxwedan Jiyane, Jiyan İslame” şeklinde Kürtçe ve Türkçe sloganlarla kesildi.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Emin Altun’un okuduğu basın açıklamasında, genel bir tespit ve değerlendirme yapıldıktan acilen yerine getirilmesi istenen beş temel talep sıralandı.
Açıklamanın tam metni:
Eğitime Özgürlük, İnancımıza Saygı İstiyor;
Okulların Acilen Sistematik Zulüm Mekânları Olmaktan Çıkartılmasını
TALEP EDİYORUZ!
Meşruiyetini resmi ideolojiden, gücünü ise hukuk dışı darbeci kültürden alan bürokratik oligarşik iktidar yapılanması, bugüne dek halka kesintisiz biçimde ve çeşitli baskı aygıtlarıyla seküler-ulusal temelde bir makbul vatandaşlık projesi dayattı. Bu mantıktan hareketle bu ülke insanlarının en temel haklarını gasp etti; fikir ve ifade özgürlüğünü yok saydı; inançlarına, onurlarına uygun bir kimlik ve kişilik geliştirebilme haklarını sistematik biçimde çiğnedi.
Hak gasplarının en yoğun yaşandığı alanlardan biri de eğitim alanıdır. Bu alanda çocuklarımızın kendi anadillerinde eğitim görmeleri yasaklandı ve mahiyetini bilmedikleri varlıklara “armağan” edildiler. Gerek 8 yıllık zorunlu eğitim, gerekse de sonraki süreçlerde milyonlarca çocuğumuz ve gencimizin zihinleri resmi ideolojik doktrini esas alan anlayış ve uygulamalarla mütemadiyen kirletilmektedir. İnsan kişiliğini ve inanç bütünlüğünü görmezden gelen; statükoya aykırı fikir ve yaklaşımlar benimseyebilme ve geliştirebilme hakkını yok sayan bir anlayışla çocuklarımız, gençlerimiz resmi ideolojik kalıplar doğrultusunda şekillendirilmeye ve şahsiyetleri öğütülmeye çalışılmıştır. On yıllardır yoğun bir ideolojik bağnazlık ve dayatmacı yöntemlerle düzen ve düzenin kutsalları karşısında pasif, çaresiz, eleştiri ve sorgulama cesaretinden yoksun nesiller yetiştirilmesi hedeflenmiş, “okul” kışlalaştırılmış, öğrenciler askerleştirilmiştir.
Bizler Müslümanlar olarak militarist, seküler ideolojik eğitim anlayışına ve eğitimde merkeziyetçi, tektipçi yaklaşımlara karşı çıkmanın hukuki, ahlaki ve insani bir hak ve sorumluluk olduğuna inanıyoruz. Eğitim alanında süregelen ulusçu, militarist, laik dayatmacı anlayışın terk edilmesi ve resmi ideolojik kalıpların esareti altında tutulan beyinlerin özgürleştirilmesi için eğitim sisteminin baştan aşağıya yenilenmesi ve sivilleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Bu genel tespit ve değerlendirmelerle birlikte, kısa bir süre sonra yeniden başlayacak eğitim döneminde önceki yıllarda yaşanan sıkıntıları da göz önünde bulundurarak acilen bazı düzenlemeler yapılmasını ve kimliğimize, inancımıza karşı büyük bir zulme, haksızlığa dönüşen kimi dayatmalara hiç vakit geçirilmeksizin son verilmesini talep ediyoruz. Bu bağlamda:
1- Allah’ın ayetlerinden olan ana dillerin, eğitim dili olarak kullanılmasına yönelik engeller kaldırılmalıdır. Kürtçe anadilde eğitim verilmesinin imkânları sağlanmalı ve bu ayıba artık bir son verilmelidir.
2- İlköğretimden başlayarak bütün öğretim süreçlerinde kız öğrencilerin başörtülü eğitim görme hakları tanınmalı; insan hakları ilkeleriyle çelişen, dünyada da benzeri zor görülen, despotik, zalimane başörtüsü yasağına son verilmelidir.
3- “Andımız” adlı İslam akidesine aykırı öğeler içeren, kişi putlaştırmasına ve kişilik tahribine yönelik ırkçı metnin her sabah çocuklarımıza zorla söylettirilmesi ayıbına, ilkelliğine, zulmüne son verilmelidir.
4- Okullarda askeri denetim ve vesayet aracı olarak işleyen ve kışla tipi eğitimin simgesi haline gelen Milli Güvenlik Dersleri kaldırılmalıdır.
5- 28 Şubat darbe sürecinde, İmam Hatip okullarının orta kısımlarının budanması maksadıyla uygulamaya konulan kesintisiz eğitim dayatması terk edilmelidir.
Talep ettiğimiz bu düzenlemelerin gerçekleştirilebilmesi için Hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın iradesi yeterlidir. Kısa bir süre önce halktan adaletin tesisi ve özgürlük alanlarının genişletilmesi vaatleriyle yetki ve iktidar talep etmiş bir hükümetin bu iradeyi ortaya koymaktan kaçınmayacağını düşünüyor, bu zeminde atılacak adımların anayasa tartışmaları hakkında da bir tutarlılık testi işlevi göreceğine inanıyoruz.
Emin Altun
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi
Yönetim Kurulu Üyesi