Özgür-der Çorum Şubesinin iki haftada bir düzenlediği "Alternatif Eğitim Seminerleri" programının on birincisi dernek seminer salonunda gerçekleştirildi.
İlk sunumunu "Kuran'da Müminlerin Ahlakı " konusu ile Selim Özkabakçı yaptı. Selim Özkabakçı konuşmasında ; "Ahlak günümüzün moda kavramlarından biri haline gelmiş bulunuyor. Çok kullanılıyor, daha doğrusu çok tüketiliyor. Ancak, üzerinde çok söz edilmesi, onun anlaşıldığına ve doğru ele alındığına işaret etmiyor maalesef. Tabii genel olarak kavramlarla sorunları olan bir toplumuz. Biz, kavramları kendi asli karşılıkları ile değil de bizim işimize nasıl geliyorlarsa, bizi nasıl haklı çıkaracaklarsa öylece kullanmayı daha çok seviyor ve benimsiyoruz. Kur'an'ın insanı muhatap alır. Onu iyiliğe, güzelliğe, doğruluğa, dürüstlüğe yani ahlaklı olmaya, ahlaki bir duruş sergilemeye sevk etmek istediği, bu yönde terbiye etmeye çalıştığıdır esas önem arzeden. Kur'an ile ahlakın yolları da bence burada kesişiyor. Kur'an ahlakından bahsettiğimizde, Kur'an'ın insanlara tavsiye ettiği yaşam tarzını, tutum ve davranışları kastediyoruz aslında. Hz. Aişe; "Allah'ın Elçisi'nin ahlakı Kur'an dı" der. Bu rivayet, peygamberin tüm tutum, davranış ve yaklaşımlarını Kur'an'ın şekillendirdiğini en açık şekliyle ortaya koymaktadır. Kur'an-ı Kerim, güzel ahlak davranışlarına, Allah'ı razı eden iş ve eylemlere salih amel demektedir. Kur'an'da iman, genellikle salih amelle birlikte anılmıştır. Dolayısıyla ahlakilik iddiasının kulluk vazifesiyle birlikte ele alınması, kulluğu gerçekleştirmeyen tutum ve davranışların ahlaki olup olamayacağının da derinlemesine bir bakışla irdelenmesi gerekir. Ahlaki davranışlarımız, bizim muhatap olduğumuz şu unsurlarla olan ilişkilerimizi gözler önüne sermektedir. Birincisi, bizim Allah ile olan ilişkilerimiz, İkincisi, bizim kendimizle olan, nefsimizle olan ilişkilerimizdir. Üçüncüsü, aynı davaya gönül veren insanlarımızla olan ilişkilerimizdir. Dördüncüsü, ailemizle olan ilişkilerimizdir. Beşincisi, bizimle aynı dünya görüşünde olmayanlarla olan ilişkilerimizdir. Altıncısı, çevremizle olan ilişkilerimizdir. Yedincisi ve belki de bugün için en çok önem arzedenlerden bir tanesi de egemen güçlerle, yani tüm bu saydıklarımızla olan hukukunu, ahlak dışı bir zemin üzerinde yükseltenlerle olan ilişkilerimizdir. Kur'an'da ne şekilde işlendiği sorusuna gelince, böyle bir sorunun cevaplandırılması kapsamlı bir çalışmayı gerektirir şüphesiz. " diyerek sözlerini tamamladı.
· Soru-cevap bölümünden sonra ikinci seminer " Sünnet ve Hadis Anlayışındaki Geleneksel Yanlışlar" konusunu da Oktay Altın sundu. Oktay Altın sunumunda şu tespitlerde bulundu: " Peygamberlerin iki önemli fonksiyonundan söz edebiliriz: Birincisi, Rabbimizin vahyini insanlara taşıdıkları risalet görevi, ikincisi, vahyi mesajın yaşanması konusunda insanlardan itaat edilmesi istenen uygulamaları veya sünnetleri. Kuran'ın ayetlerine baktığımızda, Rasulullah'ın sünnetinin, kendisine indirilen kitabın bildirimlerini ve hükümlerini eylemleştirmek anlamına geldiğini anlayabiliriz. Bu çerçevede Hz. Muhammed'in sünnetini, Kur'an'ı yaşama geçirme eylemi, yani Rasul'un Kur'an'ı pratize etmesi olarak ifade edebiliriz. Bu eylemliliği ile o, ümmetine Kuran'ın anlaşılması ve yaşanılması konusunda örneklik-şahitlik oluşturmuştur. Dolayısıyla Sünnet olarak telakki edilen hiç bir rivayet ve hüküm, Kuran nasslarına aykırı yeni bir ilke ve yeni bir görüş getiremez. O halde sünnet konusunun içeriğini belirlerken öncelikle başvuracağımız ve hükümleriyle kayıtlı kalacağımız temel kaynak kitabımız olan Kuran'dır." diyerek konuşmasını tamamladı.