'Kadın-Erkek İlişkilerinde Ölçü' konulu seminere Filiz Çağdaş; geleneksel din algısında kadının konumunun nasıl değerlendirildiğini ifade ederek başladı ve şunları söyledi:
"Kadın-Erkek ilişkileri arasında aşılamaz sınırlar çizilmek istenmiştir. Havva'nın Âdem'in kaburga kemiğinden yaratıldığının iddia edilmesi, kadının sesinin haram sayılması yine 'Kadınların akılları ve dinleri eksiktir' diye rivayet edilen uydurma hadislerle, kadın erkeğin gerisinde bırakılan bir anlayışa hapsedilmek istenmiştir. Ve kadın toplumsal hayatın dışına itilmeye çalışılmıştır.
Geleneksel kadın anlayışındaki bu yanılgıları ancak vahyin aydınlığı ile düzeltebiliriz Ve kadını olması gereken değerine ve sorumluluğuna ulaştırabiliriz.
Ahzap Suresi 32.ayette Peygamber eşlerine '… Sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin.' buyrulmuştur. Bu ölçü ışığında kadının sesinin haram kılınmadığı anlaşılmaktadır.
Hz.Aişe Bedir, Uhud ve Hendek Savaşlarında Hem Hz. Muhammed'in eşi olarak hem de bir mümin olarak rol aldı. İslam davetinde hitabet sahibi öncü bir kadın şahsiyet olmuştur.
Geleneğin karşıtı olan Modernizm de kadını farklı yöntemlerle olması gereken konumuna getirememiştir. Kadının özgürleştirildiği iddia edilerek kadını her alanda cinsel bir obje haline getirmiştir. İddia edilen bu özgürlük alanlarında da kadın ve erkek ilişkileri lakaytlaşmıştır.
Rabbimiz kadını ve erkeği birbirlerine meyilli olarak yaratmış ve bunun sınırlarını fıtrata en uygun olan evlilikle belirlemiştir.
Nur Suresi 30 ve 31. ayetler de inanan erkeklere ve inanan kadınlara bakışlarını kısmaları, ırzlarını korumaları emredilmiştir.
Kadının hukuki, sosyal ve ahlaki sorumluluğu erkeğinkinden az ya da çok değildir."
Sonuç Olarak; İslam sadece erkekleri değil hem erkekleri hem de kadınları cahiliyyeden kurtarmış ve kadının elinden alınan insani değerlerini hatırlatmıştır. Rabbimiz üstünlüğün ancak takva ile olabileceğini buyurmuş ve takvanın gereklilikleri olan İmandan ve Salih Amelden, kadın ve erkek olarak ayırmadan tüm insanları sorumlu kılmıştır.
Kadınla erkeği çelişip çatışan ya da ateşle barut olarak tanımlamamış; Mümin erkek ve mümin kadınların birbirlerinin velisi olduklarını ve birbirlerine iyiliği emredip, kötülükten sakındırdıklarını bildirmiştir.'
Seminer soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.