İskilipli Atıf Hoca Paneli Çorum'da Yapıldı

Özgür-Der Çorum Şubesinin Şehid İskilipli Atıf Hoca’yı anma etkinlikleri çerçevesinden düzenlediği panel Çorum Devlet Tiyatrosunda gerçekleştirildi.

Özgür-Der Çorum Şubesinin Şehid İskilipli Atıf Hoca’yı anma etkinlikleri çerçevesinden düzenlediği panel Çorum Devlet Tiyatrosunda gerçekleştirildi. 5 Şubat Pazar günü saat 13.00’de başlayan program, yoğun ilgi nedeniyle salonun yetersiz olmasına rağmen yaklaşık yedi yüz kişilik dinleyici kitlesi ile gerçekleşti.

Programı Özgür-Der kurucu üyelerinden Murat İslam sundu. Açılış Ömer Talha Dursun’un Kur’an-ı Kerim ve mealinin okunması ile gerçekleştikten sonra Özgür-Der Çorum Şube başkanı Bülent Gökgöz selamlama konuşması yaptı.

Gökgöz konuşmasında Şehid İskilipli Atıf Hoca’nın 86 yıl önce hukuksuz bir şekilde Müslümanların ellerinden çalındığını ve program vesilesi ile Atıf Hoca’yı anma, düşüncelerini anlama ve şahitlik mirasını sürdürme amacında olduklarını belirtti. Şapkayı bahane ederek âlimlerimizi katleden zihniyet ile bugün başörtüsünü yasaklayan zihniyetin aynı Diktatoryal kaynaktan beslendiğini vurguladı.

Dün âlimlerimizi katledip mezarlarını dahi gizlemeyi vazife bilen zihniyet ile bugün Diyarbakır İçkale’deki kazılarda ortaya çıkan toplu mezarların faillerinin aynı kaynaktan beslendiklerini söyledi. Aynı şekilde Suriye’de her gün insanları katleden Baas rejimi ile Dersim’de uçaklarla Rize’de gemilerle halkına bomba yağdıran zihniyetin aynı Diktatoryal kaynaktan beslendiğine işaret ederek Müslüman bir âlimi kim idam etmek istemiş olabilir sorusunun sorulmasını ve resmi tarih anlatılarının aşılması gerektiğini belirtti.

Program İskilipli Atıf Hoca için hazırlanmış sinevizyon gösterimi ile devam ettikten sonra panel başladı.

Oturum başkanlığını Özgür-Der yönetim kurulu üyesi avukat-eğitimci Ömer Kılıç yaptı. Kılıç, geçmişle hesaplaşmanın eski defterleri karıştırmak olmadığını aksine yüzleşme olduğunu ve İskilipli Atıf Hoca’nın idamından birkaç yıl sonra vuku bulan Menemen hadisesinin bile egemenlerce nasıl kullanıldığını ve bize dayatıldığını göstermesi açısından önemlidir.

Kılıç devamında şunları söyledi: “ Amacımız kan davası gütmek değil ancak bu zihniyetle yüzleşmek ifşa etmektir. Bugün başka şekillerde bu zihniyet devam ediyor aynı şartlar ve imkânlar ellerine geçtiğinde aynı katliamları yapmaktan çekinmezler. Dersim katliamının baş aktörlerden bir tanesi olan İnönü gazeteler verdiği bir demeçte katliamın iyi yönlerinin de bulunduğunu, subay ailelerine yerleştirilen yetim kız çocuklarının cumhuriyet politikaları doğrultusunda modernleştirilmelerini övünçle sunması zihniyetini göstermesi açısından önemlidir.

Bundan dolayı tarihi önemlidir ve tarih tarihte kalmaz. Tarih bizleri yeniden üretmeli ve geleceğimizi inşa etme noktasında yolumuz aydınlatan rehberleri tarihte bulup sahip çıkmalıyız”.

Panelin ilk konuşmacısı Dr. Mehmet Sılay oldu. Mehmet Sılay, İskilipli Atıf Hoca’nın idamıyla kimsesizler mezarlığına gömüldükten sonra bilinmeyen mezarının yerini uzun yıllar süren çalışmaları sonucunda bulup şu an İskilip’te bulunan kabrine naaşını taşımıştı. Mehmet Sılay 4 Şubat’ta Ankara Ulucanlar cezaevi önünde anma programı ile ilgili bilgiler aktardıktan sonra Atıf Hoca’nın 4 duruşmalık tiyatral yargılamadan sonra idam edildiğini ekledi. Âlim ve şehid kişiyi buraya anmaya geldik diyen Sılay konuşmasının devamında şunları kaydetti:

“Bizler ilk olarak Necip Fazıl’ın Son Devrin Din Mazlumları adlı eserinden Atıf Hoca’yı öğrenmiştik. Mesut Uçakan’ın Kelebekler Sonsuza Uçar filmi de bu âlime olan ilgimizi arttırmış ancak kabrinin yerinin bilinmediğini öğrendiğimizde bu konu üzerine eğilmeye karar verdik. Çünkü Atıf Hoca unutturulmuştu. Otuz seneden beri Atıf Hoca bilinmiyordu. Bu sistem kanunlarla insanları unutturmaya çalışan bir sistem. Ancak kanunlarla insanları unutturamazsını ve kanunlarla insanları sevdiremezsiniz. Kanunlarla birilerini korumak insanlara hakarettir. Sen zayıfı koru güçlü kendini korur zaten. Kimse adını almadı ağzına cesaret edemedi.

Milli Eğitim sisteminde bizlere kahraman olarak sundukları şahıslar ile hain diye öğrettikleri öncülerimiz yer değiştirmişti maalesef.

Atıf Hoca’nın mezarı da Said Nursi’nin mezarı gibi saklanmıştı. Uzun araştırmalar sonucunda mezarının Şafaktepe Parkı’nda olduğunu tespit ettik. Birbirini tanıyan insanların oluşturduğu gönül vermiş ekibimizle uygun bir günde kazım sonucu tespit edebildiğimiz yerden kemikleri çıkarttık. Yine uzun bir bekleyişten sonra adli tıpta akrabalarından aldığımız saç, tırnak ve kan örnekleri doğrultusunda DNA testi yapıldı. Sonuçlar olumlu idi. Derhal İskilip’te bir gece vakti sadece beş kişi ile Atıf Hoca’yı trafo arkasına defnedip ilk defa âlimimizin cenaze namazını kıldık”

Sılay sunumunun sonunda Ulucanlar Cezaevi’nin arşivlerine ulaşmak istediklerini ancak geçmişte iki büyük yangın geçiren cezaevinde arşivlerin tamamen yok olduğunu öğrendiklerini belirtti.

İkinci panelist Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak oldu. Dilipak, aslında İskilipli Atıf Hoca’yı değil, kendimizi konuşuyoruz dedi. Atıf Hoca bizim aynamızdır. Bir kişiye yapılan haksızlık bütün topluma yöneltilmiş gibidir. Atıf Hoca üzerinden herkesin susturulduğunu belirten Abdurrahman Dilipak, kurucu kadroların tedip ve tenkil politikaları ile bütün bir toplumu hizaya çekmek istediklerinin altını çizdi. Egemen kadroların ilahlık ve rablik iddiasında bulunduklarını da ekleyen Dilipak özetle şunları aktardı: “ Frenk Mukallitliği yalnızca şapkadan ibaret değildir. İstiklal mahkemeleri de Fransız devrim mahkemeleri yöntemine göre çalıştı. İstiklal mahkemeleri bizim istiklalimiz için çalışmadı. Aslında Frenk Mukallitliği bir risaledir. 16 sayfadan oluşan uzun bir makale de diyebiliriz. Yazılarından dolayı cezaevinde bulunanlarla ilgili kıyamet koparanlar, bir makalesinden dolayı asılan Atıf Hoca’yı görmezlikten geldiler. Üstelik bu makaleden dolayı yalnızca Atıf Hoca değil, yüzlerce belki binlerce insan yargılandı ve ceza aldı.

Şapka giymeyi kurucu kadrola bu topluma dayattılar. Baştan sona bir hukuksuzluk söz konusu. Bundan dolayı tarihle yüzleşmek istiyoruz. Bugün ‘sıkıyönetim’ ve ‘ohal’i anlamak için İstiklal Mahkemelerini anlamak gerekir. Biz sadece Atıf Hoca’yı analım, katillerini lanetleyelim diye değil, geleceğimizi inşa etmek için tarihle hesaplaşmalıyız. Mezarı olmayan binlerce insan var, kazılar yapılıyor ülkede bombalar, kemikler fışkırıyor her yerden. Diyarbakır’dan faili meçhuller çıkıyor kazdıkça.

İstiklal Mahkemeleri kanunlara göre karar vermiyorlardı verdikleri kararlar kanundu. Meclis tarafından üyeleri seçiliyordu. Hukukilik, kanunilik adına elle tutulabilir hiçbir yönü yok. Bu sistem kendi işkencecilerini, cellâtlarını bile mağdur etti hayatlarını kararttı.

Bu konuya ilk eğilen kişi arkadaşım Hasan Mezarcı idi. Onun ne hale geldiğini hepiniz biliyorsunuz. Başına gelenlerin sebebi bu arşivlerdir. Biz bu acıların mirasçısıyız. Bir daha yaşanmaması için, bu mahkemelerin bir daha kurulmaması için bu tarihle yüzleşmeliyiz, hesap sormalıyız.

Dersim’de yaşandığı gibi bizden cellâtlarımızı alkışlamamızı istiyorlar. Hiçbir ideolojik ve dini dayatmayı kabul etmeyiz. Milli Güvenlik derslerinin kaldırılması olumluluktur ancak İnkılâp Tarihi dersleri de And da kaldırılsın. Nutuk’u bize kimse dayatmasın, kimlik ve kıyafet dayatmasınlar.

Tarih geleceğimizi doğru inşa etmek için lazım. Mehmet Akif’in Mısır’a neden gittiğini de anlamak gerekir. İskilipli Atıf Hoca bizim için bir model. Bu kapıdan gireceğiz ve elde edeceğimiz tecrübe ile yaşanmış diğer katliam ve hukuksuzlukları aydınlatacağız. İskilipli Atıf Hoca’nın bize ihtiyacı yok, bizim ona ihtiyacımız var. Atıf Hoca bir hayat tarzı teklif ettiği için şehid edildi.”

Son konuşmacı Haksöz Dergisi yazarlarından ve Özgür-Der’in kurucu üyelerinden Hamza Türkmen, İskilipli Atıf Hoca’nın resmi tarih tarafından karalanan bir kişi olduğunu belirtti. Diyarbakır’da yıllardır yer altında bekleyen cesetler bugün çıkıyor. Sürgün, katliam ve korkularla dolu bir tarihten geliyoruz diyen Türkmen Dersim’in, Menemen Komplosu’nun ve İstiklal Mahkemeleri’nin gündeme getirilmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. Bugün halen Jitem, Kontgerilla, Ergenekon çetesiyle devam eden bir süreç, zihniyet var. Hamza Türkmen şu cümleleri ile sunumu devam ettirdi:

“Artık kuşdiliyle konuşmamalıyız. Kur’an okumanın, hacca gitmenin, Ezan okumanın, medreselerin, camilerin, anadillerin yasaklandığı yakın tarihten geliyoruz. Türkiye’de Frenkleşmeye karşı İslami kimlikleriyle karşı çıkan onbinler katledildi, sürgün edildi. İslami kanaat önderleri yok edildi.

Ancak hamdolsun bugün ilk defa İskilipli Atıf Hoca’yı İstanbul’da, Ankara’da, İskilip’te ve Çorum’da anıyoruz. Yeni Akit gazetesi de risalesinden dağıttı. Mehmet Sılay bey mezarını bulmakla Atıf Hoca’nın gündeme gelmesine vesile oldu.

Batıcı, ırkçı, ulusçu, laik bir yönetim söz konusu oldu. Ülkenin yönetimi şekillenirken, Kemalist ideolojiye karşı Atıf Hoca risaleleri ile mücadele verdi. Diğer taraftan halkın İslami değerlerini yükseltmek isteyen âlimlerimiz de vardı. Rahmetli Atıf Hoca Batılılaşma hastalığına ve özentisine karşı risalelerini yazdı. Ancak şapka bahanesi ile dört günde yargılandı ve idam edildi. İstiklal mahkemeleri hukuk mahkemeleri değil, infaz mahkemeleri idiler. Cumhuriyet’in kuruluşunda İslamcılar inisiyatif almasınlar diye kanaat önderleri tasfiye edilecek şekilde çalıştılar.

Teal-i İslam ilk defa Yunanlılara karşı protesto bildirisi yayınladı ve Atıf Hoca işgali ilk kınayan âlim oldu. İstiklal Mahkemeleri Mustafa Kemal’e doğrudan bağlı çalışan mahkemelerdi. Şapka tasfiye için bahane olarak kullanıldı. Şapka ile Müslümanların giyim kuşamlarına müdahale edildi.

Biz bu zihniyeti 28 Şubat’ta gördük ve bugün Suriye’de görüyoruz. Irkçı, ulusçu, laik ve İslam düşmanı Baas rejimine bugün Kemalist kadrolar destek veriyorlar. İngilizler, Fransızlar şapkayı bu halka giydirememişlerdi ancak Lozan’da anlaşanlar şapkayı zorla giydirdiler.

Resmi ideolojinin araştırılmasına ihtiyacımız var. Elimizde kesin kayıtlar yok ve kesin rakamlara sahip değiliz.

Kemalist vesayetin birçok ayağının halen yaşadığını çok iyi biliyoruz. Devlet özür dilemesi ve itibarın iadesi isteniyor. O şehittir, ihtiyacı yok. Ama buna bizim ihtiyacımız var ve devlet erkânının imzasıyla değil, biz özür istiyorsak bu sistemden kurtulmalıyız, bu sistem giderilmediği müddetçe özür bir şey ifade etmez. Atıf Hoca’nın hatırasına sahip çıkmak İslami kimliğimize sahip çıkmaktır. Türkiye’nin tüm kanunları, hukuk sistemin tamamı emperyalist kanunların altında şekillendirildi. Bağımsız Türkiye böyle mi oluyor? Bir tarafta NATO üyeliği, diğer tarafta Batılı kuşatma. Bizler ancak direndiğimiz ölçüde vesayet sisteminden kurtulabiliriz.

5816 sayılı kanun tıpkı şapka kanunu gibi halen yürürlükte. Koruma kanununa göre aslında hepimiz burada suç işliyoruz. Ancak bizle bilerek bu suçu işliyoruz ve bu kanunun kaldırılmasını istiyoruz. Milli Güvenlik derslerinin kaldırılması olumlu, ders müfredatları ilmi olmalı ve İnkılâp Tarihi dersleri de kaldırılmalı. Vakıflarımız ellerimizden alındı.

İstiklal Mahkemelerini gündemde tutmalıyız, şehitlerimizi gündemde tutmak onlara sahip çıkmak Türkiye’nin normalleşmesine katkı sağlayacaktır.”

İskilipli Atıf Hoca’yı anma programı âlim Atıf Hoca’nın yeğeni Ahmet Faruk İmal beyin de katılımı ile gerçekleşti. Anma programına Amasya, İstanbul, Ankara ve Çorum’un ilçelerinden e katılım oldu. Program süresince Haksöz Dergisi İskilipli Atıf Hoca özel sayısı tükendi. Diğer taraftan tiyatro salon girişinde stant açan İ.H.H. Çorum temsilciliği ve İlke-Der, Dr.Mehmet Sılay’ın Atıf Hoca kitabından satışa sundular. Kelebekler Sonsuza Uçar filminin de ücretsiz dağıtıldığı stantlar ile birlikte İskilipli Atıf Hoca’yı ve İstiklal Mahkemelerini konu edinen fotoğraf sergisi de açıldı. Ayrıca kimi kuruluşlardan tebrik çiçeklerinin gönderildiği anma programı Murat İslam’ın teşekkür konuşması ile sona erdi.

Anma programının ardından İskilip ilçesi Gülbaba mezarlığında inşa edilmekte olunan Anıt Mezarına hareket edildi. İskilip Belediyesi görevlileri inşa edilen mezar hakkında bilgiler aktardılar.

 

Etkinlikler Haberleri

Çorum’dan Refah çağrısı: Gazze nefes alsın!
“Filistin dünyanın alnına çakılmış bir pankarttır!”
Çorum’da Filistin Fotoğraf Sergisi açıldı
Çorum'lu gençlerden İsrail'e destek olan markalara boykot çağrısı
Çorum Özgür-Der depremzedelere Ramazan Kumanyası dağıttı