Fransız ihtilali ile oluşan özgürlükçü akımdan, Osmanlı'da II.Mahmut döneminde batılılaşmayla başlayan etkileşim, I.Meşrutiyetin ilanı, daha sonra II.Meşrutiyet'in ilanı ile devam ettiğini, resmi ideolojinin kuruluş sürecinin bu döneme kadar dayandığına değinerek konuşmasına başlayan Rüştü Hacıoğlu, batı dünyasında İngilizlerin dile, Almanların ırka, Fransızların da toprağa dayalı milliyetçi söylemlerinden bahsetti. Osmanlı son dönemlerinde ki bazı kesimlerin batılılaşma taleplerine ve söylemlerine de değinen Hacıoğlu, bu söylemlerinde etkisi ile oluşturulan politikalar sonucunda 1.Dünya savaşına Almanlarla giren Osmanlı bu savaştan büyük bir kayıpla çıktığını ve sahip olduğu toprakların büyük bir kısmını kaybettiğini belirtti.
Osmanlı'nın son dönemlerinde batılılaşma politikalarını benimsemiş İttihat Terakki kadrolarının yeni bir ideolojiyi benimsediklerine değinen Hacıoğlu, kutsallık atfedilen misak-ı milli sınırları ile çizilmiş bir Türk vatanı, Türk dili, Türk tarihi ve milleti söylemleri temeline dayalı bir ulus inşasına başlandığından bahsetti. Ve " Bir ümmetten, bir ulus yarattık " şiarı ile tanımlanmış İslami değerden uzak ve tüm kimliklerin yok sayıldığı, Türk kimliğinin ön plana alındığı bir süreç yaşandığına vurgu yaptı.
İzmir İktisad kongresi ve alınan kararlardan bahsederek konuşmasına devam eden Hacıoğlu, kapitalist bir ekonomik düzeni ve dini değerlerden uzak laik bir anlayışı benimseyen Ankara hükümetinin, misak-ı milli sınırları içinde bir devlet olarak Lozan anlaşması ile tanındığından bahsetti. İdeolojilerin oluşumunda ekonomik sömürü düzenin önemli bir yerinin olduğuna değinen Hacıoğlu, toplumun değişik kültürlerini, ırklarını temsil eden kesimlerden oluşmuş bir alt tabakanın varlığından bahsetti ve sistemin bu tabakanın üzerine inşa edildiğini, piramit misali vererek anlatan Hacıoğlu, kapitalist sömürü düzenin tabakalarından bahsetti. İktidar sahiplerinin piramidin en üstünü işgal etmiş olduklarını ve bu yere sahip güç sahiplerinin hiçbir zaman değişmediğini, sadece alt tabalar arasında değişikliklerin olabileceğinden bahsetti. Bu sistemlerdeki gelir dağılımın ise ters bir orantı sergilediğinden bahseden konuşmacı; en üst kesimde azınlıkta olan gücün, gelir kaynaklarının çok büyük bir kısmına sahip olduğuna değindi.
Kutsallık (Kuddüs), Hak, çoğulu olan Hukuk ve Adalet kavramlarına da değinen Hacıoğlu, kutsal olanın sadece Allah olduğunu, vahyin ilk ayetlerinden itibaren paylaşıma, yardımlaşmaya, merhamete önem verilmesi gerektiğine vurgu yaptığına değinerek, hakkın, hukukun ve adaletin olacağı bir yapının sadece vahiyle sağlanabileceğini vurgulayarak sözlerini tamamladı.
Program, soru cevap bölümünden sonra sona erdi.