Özgür-Der Çorum Şubesi tarafından bayanlara yönelik bu seneki seminer programlarının ilki 8 Aralık Çarşamba günü dernek salonunda gerçekleştirildi.
"Modernlik ve Geleneksellik Kıskacında Başörtüsü Sorunu" konulu seminer Selma Taşkaya tarafından sunuldu.
Selma Taşkaya, Müslüman kadının kimliği olan başörtüsünün neden yasaklandığını ve bu yasağın arka planındaki saikleri anlayabilmek için; yasağın izlediği tarihi süreci iyi değerlendirmek gerektiğini vurguladı. Osmanlı'nın modernleşme sürecinin başlangıcı olan Tanzimat döneminin uygulamaları sonucunda; devlet eli ile kadının giyim ve kuşamı ile ilgili birtakım sınırlandırmalar getirilmiştir.
Taşkaya, 1839'da Tanzimat ile başlayan başörtüsü sorununun II. Meşrutiyetle beraber uygulanan görece basın özgürlüğü ile beraber, kadın ve örtünme ve ölçüleri üzerine hararetli tartışmaların yaşandığını sözlerine ekleyerek şöyle devam etti:
"Tanzimat ve II. Meşrutiyetle temelleri atılan 'ulusal modern Türk kadını' ilk örneği Cumhuriyetin ilanı ile ete kemiğe büründürülüyor ve devlet eli ile teşvik ediliyordu. Düzenlenen Cumhuriyet baloları ve manevi kızları ile olunması gereken kadın modeli parmakla gösteriliyordu. Ancak II. Dünya Savaşından sonra DP'nin ılımlı İslam politikalarıyla halkın karşısına çıkması başörtüsü ile ilgili tartışmalara yeni bir boyut kazandırmaya başlamıştır. Daha modern, batılı olmak doğruluğu tartışılamaz mitler olarak kabul edildi. Yok edilmeye çalışılan İslami pratikler ve bunun kamusal alandaki en görünür hali tesettür, yeni konuşulmaya başlanan irtica mevzusunun en görünür ve göze batan sembolü haline gelecektir."
Selma Taşkaya, 1968'de başörtüsü yasağının ilk muhatabı olan Hatice Babacan'dan da bahsederek yasağın alenileştirilmesi sürecini ve o dönemden 28 Şubat darbesine kadar konunun üniversitelerde kimi zaman idare edildiği kimi zaman da kovuşturmalara konu edildiği, netlik içermeyen bir dönem geçirdiğini sözlerine ekledi.
28 Şubat postmodern darbesiyle beraber yasağın her alanda en katı haliyle uygulandığını, gelinen süreçte YÖK'ün kimi açıklamalarıyla yasak bazı üniversitelerde bir miktar yumuşadığını dile getirdi.
Taşkaya sonuç olarak; başörtüsünün Müslüman kadının kimliği olduğunu ve başörtüsü özgürlüğünün sadece üniversitelerde değil, kamusal alanları da kuşatan bir bütünlükle ele alınması gerektiğini ekleyerek seminerini sonlandırdı.
Soruların cevaplandırılması ile program sona erdi.
Çorum Özgür-Der'de bir sonraki program 22 Aralık 2010 Çarşamba günü saat 14.00'de dernek seminer salonunda, Züleyha Eliaçık'ın sunacağı "Müslümanların Birbirleriyle İrtibatlarının Önemi" konusu ile devam edecek.