El-İntifada ve Ömer Karaoğlu'na ait marşların seslendirildiği eylemde ayrıca İHH standı da açıldı.
Basın açıklamasını Özgür-der Çorum Şubesinden Ferhat İslam okudu. İslam açıklamasında 15 gündür devam eden alçak saldırının Gazze direnişini kıramayacağını, İsrail'in hesaplarının bir kere daha tutmadığını belirtti. BM'nin ve bazı ülke yöneticilerinin uğraş verdikleri ateşkes çabalarının ise çoğunlukla samimiyetten uzak ve işgalci İsrail lehine maddeler içerdiğine dikkat çeken İslam açıklamasının devamında şunları vurguladı:"Öncelikle işgal gerçeği tanınmadan bir barıştan söz edilemez. Ortadoğuda'da devam ettirilen Amerika ve İsrail işgalleri devam ettiği müddetçe bu coğrafyada kan ve gözyaşı eksik olmayacaktır. Ayrıca sözde ateşkes antlaşması veya barış gücü adı altında yürütülen bir takım faaliyetlerin de içerdiği maddelerin direniş aleyhine yaptırımlar içerdiği ortada dururken hiçbir gücün Gazze'ye konuşlandırılması kabul edilemez. Öncelikle İsrail'in işgal ve soykırım uyguladığı gerçeği tanınmalı. Bununla birlikte yasak olmasına rağmen İsrail'in misket, fosfor veya bazı kimyasal silahları Filistinlilerin üzerinde kullanmasına ilişkin de yaptırıma dönük herhangi bir ikaz ya da uyarı da ortaya konulmamakta". İslam, açıklamasının devamında hükümeti de uyararak samimiyetlerini ancak somut adımlarla ortaya koyduklarında inandırıcı olacaklarını vurguladı ve derhal tüm askeri ve diplomatik ilişkilerin kesilmesi gerektiğini vurgulayarak açıklamasını tamamladı.
Ardından Fatma Zehra Özkabakçı isimli minik kardeşimiz 'Ben Filistinli Çocuk' adlı şiiri okudu. Akabinde de Aylin Çağdaş isimli kardeşimiz de Bünyamin Doğruer'e ait Direniş Çiçeklerinden bir şiir okudu.
Şiiri okumalarının ardından İlke-der yönetim kurulundan Ömer Düven ise Filistin direnişinin sembol isimlerinden şehit Şeyh Ahmed Yasin'i tanıtıcı bir konuşma yaptı. Çorumlu insanlara hitaben Hamas'ın nasıl bir direniş hareketi olduğunu da aktaran Ömer Düven Şeyh Ahmed Yasin'in Müslümanları Allah'a şikâyet ettiği yazısına da okuyarak konuşmasını tamamladı.
Eylem sonunda İsrail bayrağı yakılarak tekbirler getirildi. Açıklama esnasında "Hamasa,Gazzeye,Direnişe Bin Selam","Katil İsrail Filistinden Defol","Siyonist Elçilik Kapatılsın","Müslüman Uyuma Filistine Sahip Çık","Karolsun İşbirlikçi Zalimler" gibi sloganlar da atıldı.
Resimli serginin yapıldığı alanda da eylem sonrasında yoğun ilgi oluştu.
Basın açıklamasının tam metni:
Filistin toprakları tam 60 yıldır Siyonist çetenin işgali altında. Emperyalist güçlerin desteğiyle Ortadoğu'nun kalbine saplanmış, zehirli bir hançer misali İsrail hiçbir insani değer, uluslararası kural ve hukuk tanımaksızın on yıllardır açık bir terör uyguluyor. Onurunu, namusunu, İslami kimliğini savunduğu için; ilk kıblemiz aziz Kudüs'ü savunduğu için, Filistin halkı dünyanın egemen güçlerinin onayı ve işbirlikçilerin de katkısıyla Siyonistler tarafından vahşice cezalandırılıyor!
60 yıldır devam eden insanlık suçları yetmemiş olacak ki, Siyonist terör tüm çirkinliğiyle, hukuksuzluğuyla, iğrençliğiyle şimdi daha da yoğun bir biçimde Gazze'yi hedef almış durumda. Son iki yıldır vahşi bir kuşatma altında açlıkla, ilaçsızlıkla, yakıtsızlıkla güçsüz düşürülen, teslimiyete zorlanan Gazze, şimdi de canavarca bombalanıyor. Genciyle, yaşlısıyla, camisiyle, okuluyla tüm Gazze Amerikan yapımı füzelerin hedefinde! Siyonist İsrail, İslami Direniş'i tasfiye etmek amacıyla Gazze halkına yönelik açık bir soykırım uyguluyor.
Tam on beş gündür Gazze halkına denizden, havadan ve karadan bombalar yağıyor. Vahşet tüm hızıyla sürüyor. Çocuk, kadın, yaşlı genç demeden tam bir katliam gerçekleşmekte. İşgalci İsrail terör çetesi, dünya halklarından yükselen itirazlara rağmen hiç aldırış etmeden saldırmaya devam etmekte, üstelik yeni silahlarını denemekte ve BM kararınca yasaklanmış fosfor, misket vb. bombaları da kullanarak tüm iğrençliğiyle Gazze halkına ölüm kusmakta.
Gazzeyi kuşatan alçaklık ve vahşet, sadece İsrail denilen oluşumdan ibaret değil. Başta sömürgeciliğin, kan dökücülüğün ve azgınlığın sembolü olan Amerika ve onun Ortadoğu'daki işbirlikçileri de Filistin üzerine bir kara bulut gibi çökmüş durumda. Hepsi birlik olup Filistin'deki İslami değerlerimizi ve Kudüsümüzü ezmeye, sindirmeye ve yok etmeye çalışmaktalar.
Bununla birlikte Gazze'de tüm insanlığı temsil eden onurlu direniş de devam etmekte. Hamas ve onunla birlikte hareket eden diğer direniş grupları da Gazzeyi ve insanlığı savunmak için şehit düşmekteler. Katil İsrail, onbeş gündür ne direnişin füze atabilmesini engelleyebilmiştir, ne de Gazze halkının direnişe destek vermesini. İsrailin hesapları yine tutmadı. Siyonist çete, uçaklardan sürekli olarak Gazze halkına bildiriler atıyor. Bildirilerde Hamas'a karşı işbirliği yapılması isteniyor. Halka evleri bombalanacağı için evlerini terk etmeleri uyarısı yapılıyor. Ancak onurlu Gazze halkı ne direnişi terk etti, ne evlerini ne de Gazze'yi. Tam tersine Refah ve Suriye sınırından insanlar Gazze'ye girmeye çalışıyorlar.
Geçtiğimiz hafta içerisinde uluslar arası bir takım örgütlerin ve ülke yöneticilerinin de ateşkese yönelik çabalarına tanık olduk. Çabalar bir takım olumlulukları içermekle beraber, çoğunlukla samimiyetten uzak ve İsrail lehine maddeleri içeren bir nitelikte.
Öncelikle gündemleştirmek istediğimiz konu bu ateşkes çalışmalarında, Siyonist İsrail katliamının bir soykırım olduğuna dair hiçbir vurgu ya da tanımlama bulunmaması. İsrail çetesinin 60 yıldır uygulaya geldiği işgal politikaları da görmezden gelinmekte. Gazzeye uygulanan ambargoların kalkması içinde herhangi bir ifade dillendirilmemekte. Üstelik Birleşmiş Milletler olarak tanımlanan ve kendi çıkarları doğrultusunda dünyada jandarmalık yapan oluşumun misket, fosfor ya da bazı kimyasal silahları yasaklamış olmasına rağmen, İsrail'in bu silahları kullanmasına yönelik hiçbir ikaz da yapılmamakta! Bütün bunların üstüne sözde barış gücü adına Gazzeye konuşlandırılacak bir güç, ancak İsrail lehine dengeleri yeniden bozacaktır.
Dünya şunun farkına varmalı ki Amerika ve İsrail'in işgal olgusu devam ettiği sürece, Ortadoğu'da kan ve gözyaşı hiç eksik olmayacaktır. Bununla beraber onurlu direnişler de her daim var olacaktır.
Ortadoğu'nun sömürgeci işbirlikçileri de bir an evvel Hamas'ın Gazze'den silinmesi derdinde. Açıkça Mısır devlet başkanı Hüsnü Mübarek Hamas'ın, geç olmadan ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ediyor. Elbette Hamas gibi, gücünü İslami değerlerinden ve halkından alan hareketler, zorbalar için kâbus demektir. İşte bu korkuları onları, Haması yalnızlaştırıp, tasfiye ederek Filistin'de yeniden Mahmud Abbas ile devam etmeye zorluyor ki hesapları yine tutmayacak. Çünkü İslam'dan neşet eden ve hakkı temsil eden adalet taleplerinin karşısında, batılı temsil eden işgal parçalanmaya mahkûmdur.
Şu ana kadar Gazze'de şehit edilen kardeşlerimizin sayısı 900'e, yaralılar ise 4000'e yaklaştı. Artık öldürülen insanların, listelerde sadece bir sayıyı ifade ettikleri bir ortamda bu zulmü, vahşeti sürekli haykırmalı ve gündemde tutmalıyız. Siyonizmi destekleyen İsrail firmalarına ait ürünleri kullanmayarak da tavır almalıyız.
Bizler, Gazze'de ve Filistinde katledilen kardeşlerimizin yanında olduğumuzu göstermemiz için bu ülkenin yöneticilerine, İsrail ile her türlü işbirliğinin kesilmesi yönünde gündemler ve baskılar oluşturmakla sorumluyuz.
İşte bu sebeple buradan hükümete ve ona bağlı bir kurum olan silahlı kuvvetlere de sesleniyoruz;
Daha neyi bekliyorsunuz? Neden hala Siyonist diplomatlar bu ülkeden uzaklaştırılmadı?
Neden hala Konya'da askeri hava sahasında ortaklaşa düzenlenen kirli işbirliğine son verilmedi?
Neden hala İsrail'e ait silah firmaları askeri ihalelere girebilmekteler?
2 milyar doları bulan silah ticareti kimin adına yapılıyor?
Bu doğrultuda Cumhurbaşkanı ve başbakana da doğrudan mektup olarak yazılmış uyarıyı da basın açıklamamızın devamında yinelemek istiyoruz;
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e ve Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a Çağrımızdır!
İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı katliamdan bu yana izlemiş olduğunuz politikaları yakından takip etmekteyiz. Mısır başta olmak üzere Arap rejimlerinin ayak sürçmeleri karşısında tüm Ortadoğu halklarının ve liderlerinin şahit oldukları, olumlu adımlara imza attınız. Katliamı kınadınız ve şimdi Hamas'ın da razı olduğu ateşkes şartlarını uluslar arası kamuoyuna ve İsrail'e kabul ettirmeye çalışıyorsunuz. Bu adımlarınızı anlamlı bulmakla birlikte yetersiz görüyoruz. Çünkü sizler, görüşmeler yaptığınız ülkelere uçarken, aynı anda İsrail uçakları Gazze semalarından bombalar yağdırıyor. Çocukları, kadınları, yaşlıları, halkını, değerlerini, kısaca insanlığı korumaya çalışan direnişçileri vuruyor…
Bizler sizlerin gerçekten içinizin kan ağladığına, akan kanın durması için her türlü riski göze almayı düşündüğünüze inanmak istiyoruz.
Türk Medyasında 15 gündür yer alan ibret verici yorumları sizler de izliyorsunuz. Hamas'ı asıl suçlu konumunda göstermeye çalışırken, sizlere reel politiğin ne olduğu hususunda hatırlatmalarda bulunan ve bilinçaltınıza "İsrail'le bölgede iş tutmayan iktidar olamaz, ayakta kalamaz" şiarını işlemeye çalışanların sizleri etkilemediğine inanmak istiyoruz.
Nitekim İsrail dostu olduğunu her daim ispatlamış olan aynı zevatın son iki yıldır hızını artırmış olan Ergenekon sürecinde de, nerede durduklarını siz bizden daha iyi biliyorsunuz.
Bütün bunlara rağmen, danışmanlarınız, milletvekilleriniz ve parti alt kademe yetkililerinizin, "İsrail'le geliştirilmiş olan ilişkilerin ve yapıla gelmiş olan antlaşmaların geçmişten bugüne sirayet ettiği ve partinizin sorumluluğunda olmadığı"na dair açıklamaları ve süreci meşrulaştırma çabaları sizleri aldatmamalıdır.
Unutmayınız ki bu sözler doğru olsa bile sizin iktidarınız döneminde yapıla gelen antlaşmalar da var ve en son Gazze harekâtından birkaç gün önce imzalanan 167 milyon dolarlık ihale antlaşması yukarıdaki nefs-i müdafaayı haksız çıkarmaktadır. Üstelik halen devam ede gelen iki milyar dolarlık silah ticareti de cabası.
Bugün Türkiye halkının en ağırına giden husus; 28 Şubat'ın mirası olan Konya semalarında İsrail jetlerinin tatbikat yapa gelmesi ve aynı uçakların bugün Filistinli kardeşlerimizi katlediyor olmasıdır.
Sizler Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan olarak, 2002 yılında İsrail'le yapılan "Tank modernizasyonu ihaleleri"ne o dönemde AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan yardımcısı olarak karşı çıkmıştınız. Filistin'in ateş altında olduğu böylesi bir dönemde "İhaleleri askıya almamanın İsrail saldırganlığına onay vermek" anlamına geleceğini söylemiştiniz… Size bu sözlerinizi bugün hatırlatmak istiyoruz!
Size reel politik hatırlatmasında bulunan Kartel kalemşörleri ve bazı danışmanlarınıza biz de şu hatırlatmayı yapmayı uygun görüyoruz:
Evet, reel politik insanlık tarihinde siyasi aktörlerin başvurdukları bir yöntemdir ve bu bağlamda Yezid bir reel politikçi olduğu gibi; Hz Ömer (ra) de bir reel politikçiydi. Yezid zulmü, tuğyanı, Allah'a isyanı bir reel politik olarak benimsemişti. Ömer ise adaleti…
Adaleti ilke edinen bir siyaset reel politiğin en hası, en doğrusu, en sahihidir. Çünkü Allah (cc) Kur'an-ı Mubin'de "Adaletle hükmetmekle emrolunduğumuzu…" belirtir.
Adalet'in hem bir insani/fıtri erdem, hem de reel politik olduğunun en önemli göstergesi adaletli yönetimler altındaki halkların kalplerinin sükûn bulması, idarecilerine saygı ve hürmet beslemeleri, dolayısıyla tüm işlerin yolunda gitmesidir. Tersi ise sonu ancak zilletle bitmeye mahkûm bir yolculuğun içine düşmektir.
Bu bağlamda bugün için en doğru siyaset, İsrail'le sadece askeri antlaşmaların iptali değil, tüm ilişkilerin kesilmesi ve elçilerin karşılıklı geri çekilmesidir. Bu en başta Allah'ın razı olacağı ve mahşer günü sizin sorumluluğunuzu hafifletecek bir girişim olduğu gibi, aynı zamanda Ortadoğu'daki dengeleri Müslüman halklar lehine derinden sarsacak bir girişimdir. Bunu baş danışmanınız Ahmet Davutoğlu bizlerden daha iyi bilir. Bu tür bir girişim hem Filistin halkına moral ve fiziki bir destek sağlayacak, hem İsrail'in kendine olan güvenini sarsacak, hem de soruna duyarsız Arap rejimlerini tam anlamıyla köşeye sıkıştıracaktır…
Sonuç olarak, tarihin boynunuza yüklemiş olduğu çok önemli bir dönemeçten geçiyorsunuz. Bizim önerdiklerimizi yapmanın iktidarınızın devamı açısından riskli olduğunu düşünüyorsanız, size son iki yıldır yaşadıklarınızı hatırlatmak isteriz. Siyonistler ve onların hangi isim altında olursa olsun yerli işbirlikçileri zaten sizin iktidarda olmanıza tahammülkar değiller. Ve en zayıf olduğunuz anda sizi ortadan kaldırmak isteyeceklerinden emin olabilirsiniz.
İktidarınız belki birkaç yıl daha sürebilir, ama anın sizleri getirdiği bu dönemeçte bu Siyonist çete sürüsünün burnunu sürtme fırsatı şu an avuçlarınızın içerisinde.
Allah (cc) sizleri böylesi bir imtihana tabi tutmuşken, aynı zamanda tüm insanlığın hayırla yâd edeceği ve kıyamete kadar unutulmayacak olan Allah (cc)ın razı olduğu bir tavır sergilemelisiniz…
Aldatıcıların fısıldamalarına aldanmayın ve "Rabbimiz bize katından bir yardımcı gönder diyen mustazaf erkek, kadın ve çocukların" safında iseniz bunu gerçekçi adımlarla gösteriniz.
Yüce Yaratıcımız, İnsanlık, Ortadoğu ve Gazze halkı sizden bunu bekliyor!
Çorum Filistin Dostları