Zehra Türkmen, Aile ilişkimizde ve bilhassa çocuklarımızın eğitiminde Allah'ın çizdiği ve ilkelerini vurguladığı metot doğrultusunda hareket etmemiz gerektiğini vurguladı. Genel tasnife göre çocukların yetişme dönemlerinin 3 döneme ayrıldığını belirttiği sunumunda Türkmen;
" bunlar a)Çocuğun doğması ve tabii bakımlarının üstlenmesi b)6 Yaş üstü dönem ki bu dönem kişiliğin gelişmesi açısından oldukça önemlidir ve bu dönemde anne-babanın değer yargıları çocuğun kimliğinin oluşumunda oldukça belirleyicidir c)Ergenlik Dönemi olarak tasnif edilebilir.
Hz.Peygamberin de belirttiği gibi her insan fıtrat üzere doğar ki bu da iyiye meyillidir. Ancak aile, çevre gibi unsurlar çocuğu şekillendirmeye başlar. Müslümanlar olarak bizler de sağlıklı bireyler yetiştirmekle yükümlüyüz. Kuran'a baktığımızda bizlere çocuk yetiştirmeyle ilgili temel bazı ilkeleri işaret ettiğini görmekteyiz. Kimi ayetlerde çocukların hayatın güzelliği, çekiciliği olduğu vurgulanırken kimi ayetlerde de ne mallarımızın ne de çocuklarımızın bizleri Allah'ı anmaktan ve şahitliğimizi gerçekleştirmekten alıkoymaması gerektiğine dair ifadeleri görmekteyiz. Ancak hayırlı nesillere sahip olabilmemiz için de sürekli dua etmemiz gerektiğini yine Kur'an'dan öğreniyoruz. Yine aile ilişkilerine atıfta bulunan kimi ayetlerde de anne-babamıza öf bile dememiz gerektiğini yüce Allah bizlere bildirmektedir.
Hz.Peygamberin hayatını incelediğimizde Kur'an doğrultusunda eğitimine önem verdiğini ve Musab b.Umeyr gibi gençleri de başka beldelere eğitim için gönderdiğini görmekteyiz. Yine Hz.Ömer döneminde valilerin Eğitim için binalar tahsis ettiklerini bilmekteyiz. Hz.Peygamberin çocuklarla ilişkileriyle ilgili rivayetleri incelediğimizde de onun gençlere adaletli davranmayı öğrettiğini, kız çocuklarına değer vermeyen toplumsal bir gerçekliğe karşın özellikle kız çocuklarını önceleyen tavırlarını görmekteyiz. Çocukları ve gençleri teşvik eden, onları ödüllendiren bir Rasul görmekteyiz. Rasul onlarla önce duygusal bağ kuruyor sonra onların bilinçlerine hitap ediyor ve bunu da tedricen uygulamaktaydı.
Bizler de çocuklarımızın eğitiminde tedrici davranmak ve önce onlarla duygusal bağlarımızı sağlamlaştırmak durumundayız. Özellikle yozlaşmış ve ahlaken çökmüş bir ortamda, değer yargılarının tüketim kültürü tarafından belirlenmeye çalışıldığı bu kuşatıcı sistem içerisinde çocuklarımızı daha bir itina ve program içerisinde yetiştirmeliyiz. Çocuğumuza yönelik eğitimlerimiz, onu sosyal hayatta edilgen değil aktif ve belirleyen bir kişiliğe dönüştürmelidir. Sera ortamında değil değil hayatın gerçekliği içerisinde ve sağlam kişilik –kimlik sahibi fertler olarak yetiştirebilmeliyiz. Hayatın içerisinde karşılaşacağı zorlukları aşma beceri ve özgüvenini aşılamalıyız. Bu eğitim sürecini de kuşkusuz alternatif eğitim programlarımızla belirlemeli ve uygulamalıyız. Çocuklarımıza dayatılan resmi söylemlerden ziyade şahsiyetinin ve İslami kişiliğinin oluşumuna yönelik, onların model alabileceği eğitim ilmihallerimizi oluşturmak zorundayız. Aksi takdirde çocuklarımız sokak, tv, tüketim kültürleri veya sistemin bazı dogmalarıyla kuşatılır ve sadece OKS, ÖSS gibi sınava endeksli bir birey haline gelirler. Bu noktada anne ve babalara ciddi sorumluluklar düşmektedir. Anne kadar babalar da sorumludurlar. Özellikle zorunlu eğitimin 5 yaşa indirilmesine karar kılındığı şu süreçte çocuklarımızı sağlıklı ve şahsiyetli bireyler olarak yetiştirebilmemiz için ciddi çaba sarf etmeliyiz. Bu noktada aile içi istişare mekanizması da önem arz etmektedir. Müslümanlar olarak bizler öncü Kur'an neslini yetiştirmek durumundayız." dedi ve sunumunu tamamladı. Seminerin ardından bayanlara özel oturumla program bir süre daha devam etti.