Korucu; konuşmasında Müslümanların ayrılıklarının getirdiği sonuçlara değinerek başladığı konuşmasında şu tespitlerde bulundu: " İslam tarihi boyunca çok az konu " İmamet, Hilafet, Emirlik, Sultanlık " gibi değişik kavramlarla ifade edilen " İktidar Olma " konusu kadar tartışılmış ve gündemde tutmuştur. Ve bu yüzden birçok müslümanın kanı akıtılmıştır. İslam ekolleri arasında ki ihtilafların en önemlisi olan " İktidar Olma " ve bu iktidarın saltanata dönüşmesidir. Bu saltanatlara gösterebilecek en önemli örnekler ise Emevi ve Abbasi sultanlarıdır.
Şia İslam tarihinde en önemli muhalefet yönelimlerinden biri olarak kabul edilebilir. İslam tarihine baktığımız zaman Emevi ve Abbasi iktidarlarına karşı yapılan muhalefet ve isyanlarda Ali taraftarlığını ön plana olan Şia'yı görmekteyiz.
Kerbela olayı İran halkının milliyetçilik duygularının ön plana çıkmasına sebep oldu. Abbas oğulları devrimi gerçekleştirirken, Ehli Beyt taraftarı Şii ekolünü benimseyen bir çizgi kullandı ama devrim yapılıp Abbasi devleti kurulduktan sonra bir anda çizgi değiştirilip Ehli Sünnet anlayışı sergilenmiştir.
Abbasilerin Şia'ya en çok eziyet ettiği dönem ikinci halife Mansur dönemidir. Bunun sebebi de Şia'yı kendi yönetimine karşı devamlı potansiyel bir güç olarak görmesi. Bu yüzden Şii taraftarlarının ileri gelenleri tutuklatıp hapse attırdı, onlara işkenceler yatırdı. Şiiler toplumda ikinci sınıf insan muamelesi gördüler.
Abbasilere karşı birçok isyan gerçekleşmiştir. Bu isyanlar arasında en fazla dikkat çeken ise Muhammed b.Abdullah yani Nefsüz Zekiye isyanıdır.
Muhammed'in imamet iddiası Emeviler dönemine kadar dayanmaktadır. Emevilerin yıkılışı esnasında kendisine Caferi Sadık hariç bütün muhalifler biat etmiştir. Liderliğini destekleyenler Mutezile, İmam Malik, Ebu Hanife ve bunların arasında da Mansur'un bulunduğu iddia edilmektedir. Nefsüz Zekiye bu sebepten dolayı Mansur'a karşı isyanında kendisinin Şura ile seçildiğini bu yüzden hilafetin kendilerinin hakkı olduğunu savunmuştur.
İsyanın başarısız olmasının sebepleri hareket bölgesi olarak hiçbir stratejik önemi olmayan Medine'nin Muhammed'in zayıf bir şekilde ayaklanması ve acele etmesi, kendisiyle birlikte kıyama kalkanların zorluk karşısında hemen dağılmaları. Özelliklede Mansur'un Muhammed karşısında akıllı bir savaş stratejisi uygulayıp Medine'yi abluka altına alması isyanın başarısızlığının sebepleridir.
İbrahim'in isyanını kardeşi Muhammed 'in isyanından farklı görmemek gerekir. Çünkü Muhammed kendisine biat alırken haklarının hepsini kardeşi İbrahim içinde istiyordu. Aslında iki kardeş birlikte isyan edeceklerdi, fakat Muhammed'in isyana zamanından önce başlaması planlarını bozmuştu. Bu iş en çok Mansur 'a yaradı.
İbrahim savaş esnasında aldığı bir yarayla şehit olmuştur ve İbrahim'in isyanı da başarısızlıkla sonuçlandı. Bu iki kardeşin isyanından sonra yine birçok başarısız Şii karakterli isyanlar oluştu.
İbni Taba Taba isyanı ve Muhammed B.Kasım isyanı gibi başarısız isyanlar oluşmuştur. Bu isyanların başarısızlıklarının sebepleri Abbasilerin en güçlü devrine denk gelmesi özellikle halifeliği uzun bir süre elinde bulunduran Mansur'un akıllı ve sinsi bir politika uygulamasını gösterebiliriz.
Sonuç olarak bizler kuran perspektifli olaylara baktığımız zaman ne imameti savunan şia olsun nede saltanatçı ekolü savunan Emevi ve Abbasi devletlerinin anlayışını tasvip etmiyoruz. Allahın vahyi Kuran'ı Kerim ve onun uygulayıcısı peygamberin siretine baktığımız zaman hiçbir şekilde böyle bir yönetim şekli görmüyoruz." diyerek sözlerini tamamladı.
Program soru cevap bölümünden sonra sona erdi.