Serap BULUT konuşmasına başlamadan önce anlatımı içerisinde yer alacak bazı kavramların yaşandığı dönemdeki anlamlarıyla anlaşılması gerektiği uyarısında bulundu. Feminizm tanımı sonrasında konuyu 3 ana başlık altında inceleyeceğini belirtmiştir. Bunlar;
Doğuşu ve Gelişimi
Gündeme Getirdiği Sorunlar
Müslüman Kadın ve Feminizm
Feminizmin 'Doğuşu ve Gelişimi' başlığında Feodalite döneminden başlayarak Feminist kişilerin özellikle aile için ilişkilerine bakılması gerektiğini ki doğuşunun da bu bozukluktan kaynaklandığını vurgulamıştır. Fransız Devrimi dönemindeki feminist kişilerin yaşayışları ile ilgili örnekli açıklamalarda bulunan BULUT, Sanayi Devrimi ile konuşmasına devam etmiştir. Bu dönemde ise 'kadın'ın toplum içerisindeki durumuna değindikten sonra feminist hareketin 'rehavet dönemi' olarak adlandırılan 20.yüzyılda eğitim haklarının zorlanmasıyla geçtiğini anlatmıştır. 1929 yılında ekonomik buhranın başlamasıyla devam eden faşist iktidarları ve söylemlerini sunmuştur. (1930) 2. Dünya Savaşının çıkması nedeniyle yedimilyon insanın askere gitmesi sonrasında sanayi devriminin devam etmesi gerekliliği, bu iş sahasının kadınlara daha önce talep edilmesine rağmen verilmeyen kreş, bakım evleri gibi sosyal haklarla açıldığına değinmiştir. Bu hakların bilincini oluşturan kadınların 1950 yılında erkeklerin savaştan dönmeleriyle kadının toplumdaki yerinin eski haline bürünmek istendiğinden, erkeklerin psikolojik baskıyı reklam ve medya desteği ile kadını ezme politikasına başvurduklarını anlatmıştır. Alkolik erkeklerin kötü annenin eseri olduğu, mutlu kadının evinde oturan kadınlardan olabileceği gibi. 1968 döneminde ise güzellik yarışması düzenlendiği sırada feminist kadınların bu program yanında bir protesto gerçekleştirdiğine değinmiştir. Feminist kadınların eşit ücret bilincinden önce uzak yerlerde bir miting yapılacak ise aile için bağlılıkları nedeniyle kopamadıkları şeylerin aşılması gerektiğinden hareketi sağlıklı yürütemediklerini savunmuştur. Kadınların örgütlenme hareketlerini açan Serap Bulut, ne kadar çok kadın var ise o kadar çeşitli de faşist hareketin olduğuna değinmiştir. Bu hareketlerin en yoğun 3 başlığı olarak Radikal Feministler, Sosyalist Feministler, Liberal Feministleri açıklamıştır. Radikal Feministlerin erkeğin egemen olması, kutsal sayan durumunu reddettiklerine ve sadece kadınlara yönelik olarak hareket ettiğini, Sosyalist Feminizmin ise köylü kadın ile kral eşi olan kadın ile aynı sorunlara sahip olmadığından dolayı ataerkil hareket yanında sınıf farklılığı merkezinden hareket ettiğine ve bu çerçevede erkekler ile diyalog kurulması gerektiğini savunduklarını, liberal feministlerin ise kadınların bu düşünceyi katı bir çerçeveden bakmalarından ziyade konulacak kanunlar ile aşabileceğini savunduklarını açıklamıştır. 1960'ların sonlarında sosyalist, 1970 lerin sonlarında ise radikal feminist hareketin bir sonraki aşamasında feminist çeşitli sentezler oluştuğuna değinerek 2. başlığı olan 'Feminizmin Gündeme Getirdiği Sorunlara' geçmiştir. 11 başlık altında incelemiştir. Bunlar açıklamaları ile birlikte şunlardır: Cinsellik, Tecavüz, Vücud İmgesi, Pornografi, Evlilik Bağı, Annelik, Cinsel Roller, Şiddet, Doğum ve Ekonomik ve toplumsal alanda Kadın'dır. 3. olarak 'Müslüman Kadın ve Feminizm' başlığı altında Müslüman Kadın Yazarların Feminizm ile ilgili düşüncelerini sunmuştur. Kadınların feminist damgası yememe adına sorunlarını söylememeleri, fıtratı emanet düşüncesi ile şekillendirmeyi, sorunlarının sosyolojik bir sorun haline getirilip, büyütülmemesi, kadın-erkek çatışmasına dönüştürülmemesi, İslamda kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan rollerde olması, kadının toplumsal ilişkilerinde bedenin meta olarak kullanılmaması, bizlerin ne olmadığımızı özür dileyecek bir ruh halinde savunmak yerine, bizin tanımlanması gerektiğini, 'ben'in yeri geldiğinde fedakarlığına, kadını bilinçlendirme etkinlikleri dinden uzak seküler araçlarla yapılmasının yanlışlığı, kadını kendi içinde bulunduğu durum, coğrafi konumla değerlendirilmesi, bize ait roller biçimlendirme oyunlarının olduğu, müslüman kadının bir sorunu olmaz anlayışının yanlışlığı, geleneksel aile yıkılmaya çalışma çabalarını, müslüman kadının kendini ifade edememesi, kendini tanımlayamaması, sorunları sunduğunda sorunların çevre tarafından görmezden gelindiği, müslüman kadınların, aydınların bu sorunlar ile ilgili yeterince çalışmalar yapmaması, bizim sorunlarımız yerine hep başkalarına danışılması, konuşması, kitaplar, seminerler verilmeli ki geleceğe miras bırakılmalı konularını işlemiştir. Seminer katılımcıların yorumları ile sona ermiştir.