Bursa Özgür-Der'in düzenlemiş olduğu "Nureddin Zengi'den Bugüne Kudüs Davamız" başlıklı seminer, şair ve yazar Ali Emre'nin katılımıyla 15 Aralık Cuma günü Ördekli Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Konuşmasına Türkiye'nin dünyadaki siyasi konumuna değinerek başlayan Ali Emre, Türkiye'nin bölgesel bir güç olduğunu ve uluslararası konularda söz sahibi olduğunu dile getirdi. Son günlerde Kudüs ile ilgili gelişen olaylarda etkili bir söylemi olan Türkiye'nin, günümüzdeki konumuna ulaşmasında elli yıldır mücadelesi verilen bir sürecin ve İslam coğrafyasındaki Müslüman kardeşlerimizin duasının etkili olduğunu belirtti. En yakınlarına dahi merhamet göstermekte zorlanan insanların, günümüzde muhacir kardeşlerine el uzattığını ifade eden Ali Emre, bu bilince ulaşılmasında toplumu inşa etmek adına dersler yürüten, kitabevlerinde toplanan, bedel ödeyen birçok insanın emeği olduğunu vurguladı.
Konuşmacı, bellek inşasının önemine dikkat çekerek toplumda kanaat oluşturabilen önderlerin, İslami bilinci kuşanan şahitliklerin gelecek nesillere ışık tutabilmesi adına tarihe emanet edilmesi gereken değerler olduğunu belirtti. Konuşmacı, Nureddin Zengi kitabını yazarken doğru bilgiye ulaşma noktasında sıkıntılar yaşadığını belirterek İslam tarihi sahnesinde değerli bir şahsiyete sahip olan Zengi hakkında herhangi bir biyografi, roman bulunmadığına dikkat çekti.
"Bir şeyin kendi gerçekliğinden sonra en önemli hali edebiyatıdır, sanatıdır." diyen yazar, bazen bir filmin, bir kitabın ele aldığı konu kadar değerli ve etkileyici olabildiğini belirtti. Ve bu kapsamda kitabını salih amel niyetiyle kaleme aldığını dile getirdi.
Kudüs
Konuşmacı sözlerine "Fetih bir özgürleştirme hareketidir. Müslümanlık da bu kapsamda ele alınmalıdır ve böyle anlatılmalıdır. Fetih, Allah ile insanlar arasındaki engelleri kaldırma hareketidir. Kudüs'ü yerden bir ekmek parçasını kaldırır gibi fethetti Hz. Ömer. Merhametli olduğu kadar cesur ve adaletliydi. Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyubi de öyleydi." diyerek devam etti. Sadece savaşarak ve kılıç kuşanarak mücadele edilemeyeceğine dikkat çeken yazar, kılıcın yanında kalemin, kandilin, adaletin, gözyaşının olması gerektiğini vurguladı.
25 yıllık mücadelesi boyunca Kudüs davasının, Müslümanların merkezinde tutulması gereken bir değer olması gerektiğini ifade etti. Zengi'nin İslam coğrafyasındaki mücadelelerine ve özgürleştirdiği şehirlere değinen yazar, Zengi'nin başarılı bir komutan ve yönetici olduğu kadar ahlaki değerler ve İslam'ı yaşamak noktasında da hassasiyet gösteren bir karaktere sahip olduğunu vurguladı. Yaklaşık 50 şehri özgürlüğüne kavuşturan Zengi'nin, Abbasi halifesi tarafından gelen emirlik teklifini kabul etmeyerek göstermiş olduğu erdemin günümüz yöneticileri için rol model teşkil etmesi gerektiğini dile getirdi.
Selahaddin Eyyubi
Ali Emre, şöyle devam etti:
"Kudüs'ü fethetme hayalini her daim canlı tutan Nureddin Zengi, hayalini gerçekleştiremeden vefat etti ve ondan sonraki süreçte bu bilinç ve gaye ile yetiştirdiği Mısır emiri olan Selahaddin Eyyubi'nin etkili olduğu bir dönem başladı. Uzun ve meşakkatli bir mücadelenin ardından Kudüs'ü kurtaran Selahaddin, bölgede onurlu bir direnişin sembolü haline geldi."
Yazar, Selahaddin'in hayatı boyunca Nureddin Zengi'nin şahitliğini kendisine ilke edinerek aynı hassasiyetler ile toplumun inşasına önem verdiğini ifade etti. Konuşmacı, Batı'da tanınan ve ismi hafızalara kazınan iki Müslüman'dan birinin Hz. Muhammed diğerinin Selahaddin Eyyubi olduğunu belirtti. Konuşmacı; Selahaddin Eyyubi'nin, gücü bir zenginlik aracı olarak görmediğini, kendisi ve ailesi adına hiçbir mülkiyet edinmediğini, vefat ettikten sonra dahi defin işlemlerinin borç para ile yapıldığına dikkat çekti.
Kudüs tarihinde en etkili komutan olarak bilinen Selahaddin Eyyubi'nin dönemi, ardından yaşanan yönetim sorunları ile son buldu.
(Selahaddin'den sonra tahta geçmek isteyen oğulları arasında çatışmalar olmuştur. Adil tahta çıkmıştır. Adil'in oğlu El Kamil ise Kudüs'ü elleri ile Haçlılara teslim etmiştir.)
Yazar, Selahaddin Eyyubi döneminin ardından günümüze değin Kudüs halkının hep sıkıntılar ile mücadele etmek durumunda kaldığını dile getirdi. Kudüs'ün kurtarılmasının Hz. Ömer ile, Nureddin Zengi'nin çabaları ve Selahaddin Eyyubi'nin fethi ile birçok kez gerçekleştiğini dile getiren Ali Emre, yaşanmış bir şeyin tekrarlanabileceğini belirtti. Kudüs'ün yeryüzünün en belirgin pankartı, en görkemli bildirisi olduğunu, Kur'an'da yerinin, makamının övüldüğünü belirten yazar, Kudüs dahil tüm Müslüman aleminin hatta yeryüzündeki tüm insanlığın özgürce, şereflice bir arada yaşamasını niyaz ederek sözlerini sonlandırdı.
Program, katılımcılara soruları ve katkıları için söz verilerek bitirildi.
Haber: Habibe Yıldız
Fotoğraf: Muhammed İkbal Kızılaslan