Eylemi yöneten Mahmut Batuk, Suriye'de direnişin başlama sürecini ve günümüze kadar gelişen seyrini anlattı. Batuk; Rad suresi 11. Ayetini okuyup, Suriye halkının kendi durumunu değiştirme, özüne dönme mücadelesi verdiğini; türlü imkânsızlıklara rağmen, karşılarında tanklarıyla, uçaklarıyla dünyanın en güçlü ordularına sahip küresel ve yerel güçlere karşı 6 yıldır verilen destansı mücadelenin, müminler için büyük bir kazanım olduğunu ve tüm itibarsızlaştırma çabalarına rağmen bu direnişten vazgeçmeyen Suriye halkının özgürlüğünü çoktan kazandığını vurguladı.
Ardından, Suriye vatandaşı olup Türkiye'ye hicret etmek durumunda kalan Naim hoca: Halep'te şu anda doğu bölgesinde kuşatma altında olan 300 bin sivilin olduğunu, bu sivillerin rejim güçleri tarafından havadan ve karadan çok ciddi bir saldırıya maruz kaldıklarını, en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayacak imkânı bulamadıklarını ifade etti.
Ardından İHH Bursa Şubesi Başkanı Hüseyin Kaptan, yaşanan bu zulümlere neredeyse her İslam ülkesinde şahit olduğumuzu, haçlı ordularının yeryüzünde Müslümanlara rahat bir hayatı layık görmediklerini bu sebeple de yerli işbirlikçileri de yanlarına alarak çoluk çocuk demeden, asker sivil demeden rahatlıkla Müslüman kanı akıtabildiğine değindi.
Sonrasında Özgür-Der Bursa Şubesi Başkanı Aziz Avar basın açıklaması metnini okudu. Konuşmalar ve basın açıklaması; "Katil İran/Rusya/Abd Suriye'den defol, Katil esed Suriye'den defol, Suriye cihadı onurumuzdur, İslami hareket engellenemez, Bursa'dan Halep'e direnişe bin selam, Bursa uyuma kardeşine sahip çık, Suriye'ye özgürlük direnişle gelecek, yaşasın küresel intifada" gibi sloganlarla sık sık kesildi.
Basın metninin okunmasının ardından Busey-der üyesi Musa Kılıç, özelde Halep'te kuşatma altındaki, genelde de tüm İslam coğrafyasında baskıya, şiddete, zulme uğrayan kardeşlerimize dua etti.
Halkın da katılım sağladığı eylem, Batuk'un; Müminler bir sıkıntıya uğradıklarında yardımlaşırlar ayetini okuyarak; "Şu an burada toplanmamız Rabbimizin bizlere yüklediği bir şahitlik sorumluluğudur. Bu sebeple hep birlikte sesimizi yükseltmeyi namazımızdan, orucumuzdan bağımsız düşünemeyeceğimiz bir ibadet olarak görme durumundayız. Kardeşlerimize yapacağımız kavli duaların yanında fiili olarak da elimizden geleni yapma konusunda azimli ve sabırlı olmamız gerekir." sözleriyle ve atılan tekbirlerle son buldu.
Basın açıklamasının tam metni:
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
HALEP VE ARAKANIN ÇIĞLIĞINA KULAK VER!
Bu gün 6 yılına girdiğimiz Suriye de her gün nerdeyse yüzlerce çoğu çocuk olmak üzere kardeşlerimiz katledilmektedir .Özellikle haleb'i kuşatan esed ,iran ,Rusya ,Abd gibi katil sürüleri ve bunların beslemesi olan pyd/pkk gibi örgütler bütün güçleri ile bir halkın üstüne çullanıp insanlık adına utanç verici sahneleri yaşatmaktalar. Son on gündür nerdeyse 1000'e yakın sivil atılan varil bombaları ile katledildi. Şu anda ise 300 bin insan küçük bir alana sıkıştırılmış halde ve her an katliamla baş başa, ve en acil ihtiyaçlarını karşılayamaz durumdadırlar. Aynı zamanda, bir başka coğrafyamız olan, Arakan Müslümanları da yıllardır vahşi budist çetelerin saldırısına maruz kalmakta. Bu zulümleri yapanların yanında daha acısı ise, genelde Dünyanın ama özelde ise İslam dünyasının sessizliği, mazlum kardeşlerimizin feryatlarına feryat eklemekte.
Bu feryatlara rağmen görmekteyiz ki, yanı başımızda bu zulmü sevinçle karşılayanlar var. Kendi beslemeleri olan, Daiş terörünü bahane ederek sözüm ona ,demokrasi ,özgürlük insan hakları adına bu vahşeti işleyenlere destek naraları atanlar var. Ve daha acısı ise bu vahşete , eli kanlı katillerin strateji ortağı İran'ın, suçunu örtmek için çabalayanlar var. Tarih boyunca, gördüğümüz gibi mezhebini din edinmiş bu katil devletin, kafirlerle ortak hareketle ,kardeşlerimizi katledip coğrafyamızı talan etmesinin de farkındayız.Ancak şunun da farkındayız ki;hesapların görüleceği gün , zalimlerin ve onların suçlarını örtmeye çalışanların, görecekleri ceza , mazlumlara yaptıklarından daha şiddetli olacağıdır.
Nisa suresi 75.ayette rabbimiz buyuruyor ki ''Size ne oluyor da Allah yolunda ve ''rabbimiz bizi, idarecileri zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir yardımcı yolla'' diyen çaresiz adamlar kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz. Rabbimiz bize ,bu ayetle mazlumların feryatlarına karşılık vermemiz gerekliliğini hatırlatırken, sessizliğe gömülüp, mazlumların feryatlarına kulak tıkamamızın ne anlama geldiğini, düşünüp akletmemiz gerekmez mi ?
Bununla birlikte fotoğrafın bütününe bakınca, ülkemizde de etkilerini hissettiğimiz, İslam ümmetinin , ekonomik, siyasal ve sosyal bir kuşatma altında olduğunu görmekteyiz. Bu kuşatmanın en şiddetlisi ve belirgini bu gün suriye, Irak ve Arakanda yaşanmaktadır. Bu kuşatma, kırılmadığı müddetçe ümmet coğrafyasının diğer yerleri de, zulmün tehlikesi altındadır. Bunun için bir an önce ve ümmet olarak harekete geçmeli ve acilen mazlumlara el uzatmalıyız.
Siyasal stratejik hesaplarla sessizliğe bürünenlerin anlaması gereken ise, özellikle yalnız Suriye Irak ve arakan müslümanlarının, bu gözü dönmüş vahşilerin hedefi olmadığıdır., bu mazlum topraklar düşerse arkasından sessizliğe bürünenlerin, kapılarının çalınacağıdır Rabbimizin bizlere yüklediği bir sorumluluk olarak "mazlumların koruyucuları ve yardımcıları olma "noktasında , herkes kendi gücü ölçüsünde bunu ifa etmeli ve bu sorumluluğu yerine getirmek için elinden geleni yapmalıdır. Bu konuda bizlerin başta dualarımızla beraber maddi olarak, elimizden gelenleri ortaya koymalı, yetkilileri de özellikle kardeşlerimizin kendilerini savunacak silahların verilmesi için ,zorlamalıyız.
Bu gün burada, Müslümanlara bu zulmü reva gören ve üstünü örten bilerek ses çıkarmayan bütün zalimleri lanetliyoruz. Ayrıca zulmün sürdüğü bu beldelerde bütün imkansızlığına rağmen zalimlere karşı savaşan kardeşlerimize Allahtan yakın bir zafer diliyoruz.
Her şeye rağmen, Allah bize yeter ve o bizim vekilimizdir vesselam.
ASIR-DER
BUSEY-DER
İHH
ÖZGÜR-DER