Bursa Özgür-Der’in 2013-2014 yılı alternatif eğitim programları çerçevesinde düzenlenen seminerlerin bu ayki konu başlığı “Hasan El Benna’dan Mısır Devrimine İhvan-ı Müslimin” idi.
Ördekli Kültür merkezinde düzenlenen seminere geniş bir izleyici kitlesi iştirak etti. Semineri, kendisi aynı zamanda bir tarihçi de olan Zafer Çınar sundu. Zafer Çınar, sunumuna Kasas Suresinin ilk ayetlerini okuyarak başladı.
“1 - Tâ, Sîn, Mîm.
2 - Bunlar, apaçık kitabın âyetleridir.
3 - İman edecek bir kavim için Musa ile Firavun'un haberlerinden bir kısmını sana dosdoğru okuyacağız
4 - Çünkü Firavun, (Mısır) toprağında gerçekten azmış, halkını parça parça etmişti. Onlardan bir zümreyi güçsüz buluyor, bunların oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise sağ bırakıyordu. Belli ki o bozgunculardandı.
5 - Biz ise istiyorduk ki, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunalım, onları önderler yapalım, onlara (ötekilerin) yerini aldıralım.
6 - Ve o yerde onları hakim kılalım, Firavun ile Hâmân ve ordularına, onlardan çekinmekte oldukları şeyi gösterelim.”
Bu ayetlerin özelde Mısır için genelde ise tüm Müslümanlar için bir müjde olduğunu belirten Zafer Çınar Müslümanların yükümlülüklerini yerine getirmeleri durumunda ülkelerindeki firavunların devrileceğini anımsatarak sunumuna devam etti.
Zafer Çınar sunumunda ana hatları ile şu tespitlerde bulundu;
“İhvan-ı Müslimin ya da yaygın adıyla bilinen Müslüman Kardeşler Cemiyeti 1928 yılında Mısır’ın İsmailiyye kentinde Hasan El Benna ve 6 arkadaşı tarafından kurulmuştur. İhvan-ı Müslimin bugün Mısır’da ve diğer İslam ülkelerinde yüzlerce şubesi olan uluslar arası bir cemiyete dönüşmüştür. Cemiyetin kurulmasında ve yaygınlaşmasında Hasan El Benna’nın liderliği ve çabaları takdire şayandır. İhvan hareketinin Mısır’da kurulduğu yıllar aynı zamanda bölgedeki İngiliz işgalinin en şiddetli olduğu yıllardı. İngiliz işgali ile birlikte bölgede yaygınlık kazanan misyonerlik çalışmaları ve Mısır toplumundaki ahlaki çözülüş Hasan El Benna’nın dikkatini çekmiş, kendisi bu durumu hatıralarında şöyle değerlendirmiştir. “ Mısır’ın pek çok yerinde alışkın olmadığımız bir şekilde İslam ahlakından uzaklaşmanın ve çözülüşün manzaralarına rastlıyordum. Bu durum beni o kadar rahatsız ediyordu ki o yılın Ramazan ayının yarısına yakın bir zamanını büyük bir sıkıntı içerisinde geçirdiğimi hatırlıyorum.”
Hasan El Benna’nın daha küçük yaştan itibaren alim, müttaki ve eylemci bir kişilik olduğunu görüyoruz. O zamanın şartları düşünülecek olursa iyi bir eğitim aldığını ve küçük yaşlardan itibaren Mısır’ın ve İslam Dünyasının sorunlarına kafa yorduğuna tanık oluyoruz.
HASAN EL BENNA
- 8-12 yaş Er-Reşad Dini Bilgiler Okulu- (Hocası Muhammed Zehran)
- 12-14 yaş Orta Okul Hayatı
- 14-17 yaş Demenhur ilk öğretmen Okulu
- 17-21 yaş Daru’l Ulum-Yüksek Öğrenim
1927 yılında Hasan El Benna Mısır’ın İsmailiyye kentine ilkokul öğretmeni olarak atanır ve hemen davet çalışmalarına başlar. “Allah’ın bereketi ile İsmailiyye’ye gitmek için yola çıktım. Yolda davette izleyeceğim yöntemler zihnimi meşgul ediyordu.” Bu davet yolunda Hasan el Benna ve arkadaşları kendilerini ve cemiyetlerini Hucurat Suresi 10. Ayette geçen “Kardeşler” olarak değerlendirdiler. Müslüman Kardeşler Cemiyeti kurulduktan sonra toplanma alanı olarak bir yer arayışına girilmişti. Bu amaçla “Müslüman Kardeşlerin Tezhip Okulu” adı altında bir okul kuruldu. Okul programının temelinde İslami eğitim vardı. Daha sonra bu okullara erkekler için “Hira İslam Enstitüsü” ve kız öğrenciler için “Müminlerin Anneleri Okulu” eklendi.
Davanın ilk on yılı yani 1938 yılına kadar genellikle şu faaliyetler yürütüldü.
- Evlerde ve Camilerde konferans ve derslerin verilmesi
- Çeşitli yayın ve risalelerin yayınlanması
- Şubelerin yaygınlaştırılması
- Üniversitelerde ve okullarda faaliyetler
- Misyonerlik faaliyetlerine karşı koyma
1938 yılında kardeşler, En-Nezir dergisini yayınlamaya başladılar. Bu derginin ilk sayısında Hasan El Benna tarafından adeta manifesto niteliğinde bir yazı yayınlandı. Bu yazıda ifade edilene göre artık “Genel Davet” yönteminden “Özel Davet” yöntemine geçiliyordu. Bu dönemin en önemli özelliğini “Ameli Cihad” kavramı oluşturuyordu. Bu duruma göre artık cemiyet sadece davet çalışmasında bulunmayacak aynı zamanda eylem durumuna geçecekti. Ameli Cihadın en önemli yansıması Filistin Davasının savunulmasında görüldü. İhvan üyesi olanlar 1948 yılında İsrail’e karşı olan mücadele ve savaşlarda hep en ön saflarda yer aldılar. Müslüman Kardeşler üyelerinin savaşlardaki bu performansı zamanın Mısır hükümeti tarafından tehlikeli kabul edilmiş, cemiyete yönelik ilga kararı alınmıştır. Bu kapatma kararı ve Mısır’daki iç karışıklıklar 1949 yılında Hasan El Benna’nın şehid edilmesi ile daha üzücü bir hal almıştır. Hasan El Benna Kral Faruk’un istihbarat elemanları tarafından acımasızca şehid edilmiştir.
1952 yılında gerçekleşen “Hür Subaylar Darbesi” her ne kadar Mısır’da yeni bir dönemin başlangıcı olmuşsa bile darbeyi gerçekleştiren kadrolar ve özelde de Cemal Abdül Nasır, Müslüman Kardeşlerin amansız düşmanı kesilmiştir. Cemiyet faaliyetlerinin yasaklanması ve ileri gelenlerinin tutuklanmasından Seyyid Kutup’ta nasibini almış, Nasır iktidarı tarafından acımasızca idam edilmiştir.
1970’ten sonra Enver Sedat ve 1981’den sonra Hüsnü Mübarek dönemleri Müslüman Kardeşler Cemiyeti için farklı olmamış sürekli baskıcı Mısır iktidarlarının gözetiminde olmuşlardır.
25 Ocak 2011 yılında Mısır’da muhalif gençlerin tahrirde Mübarek yönetimini protesto etmek için toplanmaları, İhvan’ın destek vermesi ile devrime dönüşmüş, otuz yıllık Mübarek yönetimi 13 Şubat’ta alaşağı edilmiştir.
Bu devrim Mısır için çok önemliydi. Çünkü halk ilk defa kendi iktidarını seçmek lüksüne sahip olacaktı. Nitekim parlamento seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sıhhatli bir şekilde gerçekleşmiştir. Seçimler sonucunda İhvan’ın adayı Muhammed Mursi, Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak göreve başlamıştır. Mısır’da belki de tarihte ilk defa halkın yönetimi olan bir hükümet ve bir Cumhurbaşkanı vardı. Ancak karanlık eller devreye girdi ve 3 Temmuz’da gerçekleştirdikleri bir darbe ile Mısır halkının iradesine el koydular.
Bugün de İhvan’ın kapatılması gündemdedir. Ancak bu İhvan’ın alışık olduğu bir durum olduğu için İhvan’ın çalışmalarına devam etmeyceğini düşünmek İhvan’ı ve tarihini bilmemek demektir. Firavunlar ülkesi olan Mısır günümüzde de kendi Firavunlarını çıkarmıştır. Ancak Firavun saraylarında Musaların da yetiştiğini Unutmamak gerekir.”
Zafer Çınar’ın sunumundan sonra izleyicilerden gelen soruların cevaplandırılması ile seminer sona erdi.
Haksöz-Haber