Saat 18.00'de Orhangazi parkında bir araya gelen Bursalı müslümanlar başörtüsü yasağının hukuksuzluğunu dile getirerek, yasağın bir an evvel kalkması ve başörtüsünün her alanda serbest kalması gerektiğini bir kez daha ifade etti. Özgür-Der adına basın açıklamasını okuyan Sara IŞIKLAR özetle şunları kaydetti:
"Yasakçılar üniversitelerde, kamu kurum ve kuruluşlarında, medyada ve hatta özel kuruluşlarda kol geziyor. Şimdilerde üniversiteye başlayacak öğrenciler için kayıt haftası içindeyiz. Yine aynı yasakla karşılaşan mağdurlar; bırakın kayıt yapmayı, ÖÖS'ye giremediği için üniversitesinin kapısına bile gidemiyorlar.
Mevcut siyasi iktidarın söylemleri bu konuda nihayi bir sonuca ulaştıramadığı gibi, bizim mücadelemizi de engellemiyor. Laik, Kemalist düzenin zulümleri bin yıl sürecekse de kazanacak olan İslami mücadelemizdir.
AKP tutarlı olmak istiyorsa bu sorunu çözmek durumundadır. Resmi ideolojinin köhnemişliğinin eseri YÖK'ün bilimsellik maskesini paramparça eden başörtüsü AKP'nin de tutarsızlığını göstermeye tek başına yeterlidir. Yıllardır sürdürülen inkârcı ve ırkçı devlet ideolojisinin yarattığı bu sorunun hak ve adalet temelinde çözümü ertelenemez. Hiçbir iktidar kavgasına kurban edilemez. Biz hiç kimseden merhamet dilenmedik. Gasp edilen haklarımızın iadesini kimseden beklemedik. Bu hakkımızdır ve onu mutlaka alacağız. İnancımızı pazarlık konusu edecek değiliz. Başörtümüz Allah'ın emridir ve asla vazgeçmeyeceğiz."
'Yaşasın İslami mücadelemiz', 'zulme karşı direneceğiz', 'inancına örtüne kimliğine sahip çık', 'yasakçılar Silivri'de yasakları yürürlükte', 'yasakçılar yenilecek direnenler kazanacak', 'tevhid adalet özgürlük' gibi sloganların atıldığı basın açıklaması yaklaşık bir saat sonra sona erdi.
Basın Açıklaması tam metni:
BAŞÖRTÜSÜNE ŞARTSIZ AYRIMSIZ HER ALANDA ÖZGÜRLÜK
Yıllardır sürdürülen başörtüsü yasağı şiddetini arttırarak devam ediyor. Yasakçılar üniversitelerde, kamu kurum ve kuruluşlarında, medyada ve hatta özel kuruluşlarda kol geziyor. Şimdilerde üniversiteye başlayacak öğrenciler için kayıt haftası içindeyiz. Topluma unutturmaya çalıştıkları başörtüsü yasağı üniversitelerin kapısına bile gidemeyen başörtülülerle bir daha hatırlanıyor.
Başörtüsü yasağının en düşündürücü yönlerinden biri de bu yıl kayıt döneminin Ramazan ayına denk gelmesi oluyor. Başörtüsünün işaret ettiği hakikate yasak uygulayanlar, oruç tutan öğrencilerin örtülü fotoğraflarını kabul etmiyor. Başörtülü olarak kayıtlarını yapmıyor.
Sistem ciddi bir meşruiyet krizinde olsa da zor kullanarak bu yasağı her alanda sürdürüyor. Başından beri AKP hükümetinin de yasağa yönelik vurdumduymazlığı laik kemalist rejimle ne kadar uyumlu çalıştığını gösteriyor. Halkın neredeyse bütününden gelen yasağın kaldırılması talebini kendi iktidarını korumak için politik manevralarla geçiştiriyor. 'Denedik ama olmadı, öyleyse susun' diyerek susturabileceğini zannediyor. Sistemin kendi çelişik kanunlarıyla bile izah edemeyeceği kadar keyfi olan başörtüsü yasağını bir daha dile getirmemesini başka nasıl ifade edebiliriz?
AKP tutarlı olmak istiyorsa bu sorunu çözmek durumundadır. Resmi ideolojinin köhnemişliğinin eseri YÖK'ün bilimsellik maskesini paramparça eden başörtüsü AKP'nin de tutarsızlığını göstermeye tek başına yeterlidir.
Umuyoruz ki başörtüsü yasağının kaldırılmasında ve 12 Eylül darbeci zihniyetinin bir ürünü olan anayasanın değiştirilmesinde yaptığını Kürt sorununda da yapmaya yeltenmeyecektir. Yıllardır sürdürülen inkârcı ve ırkçı devlet ideolojisinin yarattığı bu sorunun hak ve adalet temelinde çözümü ertelenemez. Hiçbir iktidar kavgasına kurban edilemez. Yoksa gasp edilen hakların iade edilmesinin ertelenmesini asla izah edemeyeceklerdir.
İçinde bulunduğumuz ramazanı, orucu, namazı, başörtüsünü birbirinden ayırarak İslam'ı paramparça etmek isteyenler asla başarılı olamayacaktır. Rabbimizin emrettiği üzere Başörtüsü Allah'ın emri ve Müslüman kadının kimliğidir. İnsanlık var olduğundan beri tüm saldırılara rağmen bu böyle olmuştur. Bundan sonra da böyle olacaktır. Biliyor ve inanıyoruz ki Allah bu insanlık dışı yasağı sürdüren zalimlere hesap soracak değildir. Onların hesabı çoktan görülmüştür.
Ancak, bu zulme karşı sessiz kalanlar da bu suskunluklarının hesabını veremeyeceklerdir.
Bir haftadır yine burada yürüttüğümüz 'Başörtüsüne Şartsız Ayrımsız Her Alanda Özgürlük' imza kampanyasında yasağın kaldırılması talebinin ne kadar güçlü olduğuna yaşayarak şahid olduk. Ancak devletin bu yasaklarından bezmiş, darbelerle susturulmaya ve sindirilmeye çalışılmış insanlarımız son çırpınışla soruyorlar: Bu yasakların, bu yasakçıların hakkından gelebilecek miyiz, konuşursak sesimizi duyurabilecek miyiz, gasp edilen bu haklarımızı mücadele ederek alabilecek miyiz? Yasakçıların bu kaba kuvvetine karşı ne yapabiliriz ki, diye soruyorlar.
Biz hiç kimseden merhamet dilenmedik. Gasp edilen haklarımızın iadesini kimseden beklemedik. Bu hakkımızdır ve onu mutlaka alacağız. İnancımızı pazarlık konusu edecek değiliz. Başörtümüz Allah'ın emridir ve asla vazgeçmeyeceğiz.
28 Şubat darbesinin, zulmün ve laik kemalist dayatmanın bin yıl süreceğini söylediler. Biz ise hep peygamberleri anımsadık. Müslümanları, şanlı direnişlerini anımsadık. Ve hep aynı şeyi söyledik. Bir daha söylüyoruz. Zulüm bin yıl sürse de hiç bitmeyecek olan bizim haklı mücadelemizdir. Mutlaka kazanacak olan İslami direnişimizdir.
Özgür-Der Bursa Şubesi