Hakan Olgun, sunumuna "Kendinizi dindar olarak görüyor musunuz?" sorusu ile başladı. Dindarlık kavramının sakıncalı olduğunu belirten Olgun, dindarlık ve muhafazakârlık kavramlarının yakınlığına değindi. Muhafazakârlığın Avrupa'dan ortaya çıktığını, Konservatizm kavramından türetildiğini ve Hıristiyanların mevcut düzeni muhafaza etmek için Konservatizm akımını başlattığını belirtti. Muhafazakârlık esasen atalardan gelen dinin bir torbaya koyulup muhafaza edilmesidir diyen Olgun, geleneksel ritüellerin yerine getirilmesinin de dindarlığın ölçüsü olduğunu belirtti. Sunumunun devamında dünyevileşme sorununa değinen Olgun, bu kavramın özü itibariyle sekülerleşme ile aynı kavram olduğunu ve batıya ait bir söylem olduğunu belirtti. Dünyevi olan insanın dinsiz insan olmadığının altını çizen Olgun, dünyevi olan insan din ile ekonomi, sanat, politika vs. birbirine karıştırmayan insan olduğunu belirtti. Sunumunun devamında Olgun, İslam'ın tevhid dini olduğunu, hiçbir kompartımanı bir diğerinden ayırmadığını ve tek otorite olarak Kur'an'ı esas aldığını söyledi. Akabinde Hakan Olgun, Kur'an hükümleri eğitimde, sanatta, siyasette vs. yer buluyorsa bu muvahhitliktir dindarlık değildir. Bir Muvahhid de kendine seküler zeminde yer aramaz dedi. Konuşmasına dizi- film arasında namaz kılmak dindarlık iken dizi-film eleştirisi yapıp bu toplumsal ifsadı önlemeye çalışan da muvahhid'dir benzetmesi ile devam eden Olgun, İslam'ın dünyevi bir din olduğunu dünyevileşme dini olmadığını belirterek dinimizin bu dünyadaki hayatımızı her konuda tanzim ettiğini belirterek sunumunu bitirdi.
Program soru-cevap faslının ardından sona erdi.