Özgür-Der Beykoz Şubesi’nin her ay gerçekleştirdiği, aylık seminerlerin bu seferki konusu Suriye idi. Özgür-Der Genel Sekreteri Musa Üzer ile Beykoz Şubesi’nden Menderes Bingöl'ün konuşmacı olarak katıldığı program dernek binasında gerçekleştirildi.
İlk olarak söz alan Menderes Bingöl, Suriye meselesinin Müslümanlar için önemine değinerek, tarihsel arka plana ilişkin hatırlatmalarda bulundu. Bingöl, bir insanın ortalama yaşam süresi kadar geriye gidecek olsaydık, o zaman Suriye diye ayrı bir ülkenin olmadığını, aramızda hiç bir sınırın da bulunmadığını, bu coğrafya ile ve burada yaşayan insanlarla bir ve bütün olduğumuzu görürdük dedi. Geçtiğimiz yüzyılın başında ise emperyalizmin saldırganlığı ile İslam ümmeti parçalanmış ve ulus devletlere ayrıştırılmıştır diyen konuşmacı, Şam ile İstanbul arasında ya da Kudüs ile Diyarbakır arasında bu bakımdan sadece bir kardeşlik değil, bir bütünlük ve iç içelik vardır dedi. Bingöl, bizim Suriye'ye olan ilgimizin elbette sadece fikri, dini ya da tarihsel beraberlikle ilintili olamayacağını, bir Müslüman olarak, mazlum ve mağdur olan insanlara ve toplumlara karşı sorumluluğun İslam itikadından kaynaklandığını söyledi. "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" buyuran bir peygamberin ümmeti olarak bizim komşularımıza, çevremize duyarlılık vazifemiz vardır denildi. Konuşmacı Suriye'deki diktatörlüğü tanımlarken hata yapıldığını ve oradaki yönetimin mahiyetine ilişkin yeterli bilgi verilmediğine de değinerek, "Esedgillerin" Baas ideolojisinin, tek parti yönetimlerinin bile gerisine düşerek babadan oğula devam eden saltanatçı bir yapılanmaya işaret ettiğini belirtti. Yarım yüzyıla yakın bir zamandır, tam bir kapalılık ve karanlık içinde yaşam sürmeye mecbur bırakılanların, pek çok kere bu karanlığı yırtmak için mücadele ettiklerini belirten Menderes Bingöl, rejimin demir yumruk politikalarının hiç kimseye özgürlük alanı, yaşam alanı bırakmadığına da değindi. 1982 yılındaki Hama katliamında otuz bin insanın katlinin de bu vahşiliklere işaret ettiğini hatırlattı. İnsanlık ve İslamlığın bir gereği olarak zulme karşı kıyam edenleri sahiplenmek ve desteklemek ise yine aynı şekilde bir insanlık ve Müslümanlık gereğidir diyen Bingöl, sözü ikinci konuşmacı olan Musa Üzer'e bıraktı.
Musa Üzer, Suriye haritası üzerinden konuyu ele alıp, güncel olaylar çerçevesinden ortaya çıkan tartışma ve soruları izleyerek sunumunu yaptı. Üzer'in değindiği hususları kısa bir listelemeye tabi tutacak olursak;
1-Suriye'de rejim manen ve madden bitmiş olmasına rağmen, onu ayakta tutan İran, Rusya ve Çin'dir.
2-İran diğer destekçilerden çok daha kuvvetle ve istekle bu işi yapmaktadır. İran yörüngesindeki Hizbullah ile -ki onlar bu adı lekelemektedirler- yine ülkesindeki seçme kuvvetlerle bizzat cephede, Esed'in saflarında, Suriyeli Müslümanlara karşı savaşmaktadırlar. Aynı şekilde dünyanın değişik bölgelerindeki İran'a biatlı muhtelif kişi ve guruplar da her tür destek için seferber edilmişlerdir.
3-İran'ın mevcut yapısının ve yönetiminin mezhebi saiklerle hareket etmesi, tamiri ve tevili mümkün olmayacak noktalara gitmeye yüz tutmuştur. Artık emperyalistleri sevindirecek yeni mezhep kavgaları ve fitne çıkarmalar için, arayış gerekmeyecek kadar malzeme oluşmuştur.
4-Ancak bu işten uzun vadede zararlı çıkacak olanlar zalimler olacaklardır. Çünkü İran zalimleştikçe dünya Mazlumlarının ve Müslümanlarının da sevgisini, desteğini yitirecektir.
5-ABD ve Avrupa'nın ise Bosna'daki durumu hatırlatan, erteleyici ve ayak süren politikaları ise Suriye rejimine dolaylı destek mahiyetindedir.
6-Suriye'deki muhalefeti tek bir torbaya doldurup, onların tümünü de el Kaide etiketlemesi ile anmak propaganda taktiğidir. Ulusal ve uluslararası düşman olarak yeterince öcüleştirilmiş bulunan el Kaide ismini, bütün direnişçilere tek bir gömlek olarak giydirmek iyi niyetle izah edilemeyecek bir tutumdur.
7-Suriye muhalefeti ve direnişi onlarca gruptan oluşmaktadır. Bunlar arasında siyasal planda en etkili olan ise Suriye İhvan-ı Müsliminidir.
8-Mısır'daki İhvan'ı destekleyenlerin, aynı yaklaşımı Suriye’dekinden esirgemeleri anlaşılır gibi değildir.
9-ABD'nin İran'la şimdilerde arasındaki buzları eritme adımları atması, İslam dünyasındaki ve Ortadoğu’daki yeni gelişmelerle alakalıdır. İran ile ittifak bu bakımdan mümkün olabilir. Sünni ve statükonun değişiminden yana geniş yığınlara karşı Amerika ve Avrupa yeni partner olarak İran'ı düşünebilir.
10-Türkiye Ak Parti hükümeti ile egemenleri, hâkimiyet mücadelesi veren zorbaları rahatsız ettikçe "zulüm kardeşliğinde" eski düşmanları, dost görmek de mümkün olabilecektir.
Musa Üzer'in bu açıklamalarının ardından, Özgür-Der'in düzenlediği; "Suriyeli Mazlumlar İçin, Her Evden Bir Çift Battaniye" kampanyası hatırlatıldı. Kampanya tutarı olan "Elli Lira" nın, Beykoz Şube yetkililerine de, Özgür-Der Genel Merkez yetkililerine de ulaştırılabileceği belirtildi. Program, dinleyicilerden gelen soruların cevaplanması ile son buldu.