İlk konuşmacı Şule Karabacak, Cumhuriyet öncesi kurulan İstiklal Mahkemelerini anlattı. Basta firarı subayların durumuyla ilgili olarak kurulan mahkemenin kısa surede her turlu siyası ve sosyal olaya anında müdahale eden, olağanüstü yetkilerle donatılmış bir hale dönüştüğünü belirtti. M. Kemal'in tek adama dönüştüğü süreçte, çıkarılan Başkumandanlık yasasıyla mahkemelerin doğrudan M. Kemal'e bağlandığını söyledi. Yasanın çıkarılması sırasında Topal Osman ve adamlarının meclisi kuşatmış olduğunun altını çizdi.
1920 Hıyaneti Vataniye Kanunuyla başlayan sureci cumhuriyetin kurulusuna kadar anlatarak, gezici ve sabit mahkemeler eliyle ortaya çıkabilecek her türlü muhalefete anında müdahale edildiğini söyledi. En küçük bir muhalefet kırıntısının bile en ağır sekilde cezalandırıldığını örneklerle anlattı. Avukat kabul edilmeyen mahkemelerin hukuki ve adıl olmadığını, kişisel kanaatlerin belirleyici olduğunu belirtti. Temyizi olmayan mahkemelerin kararlarının hemen uygulandığını ve pek çok kararda tutanak dahi tutulmadığını ifade etti. Cumhuriyet öncesi İstiklal Mahkemelerinde 3 yıllık süreçte kayıtlara göre 3910 kısının idama mahkûm edildiğini, bunların 1049 unun infaz edildiğini aktardı.
İkinci konuşmacı olarak söz alan Zuhal Ozyurt, İstiklal mahkemelerinin Cumhuriyet dönemi uygulamalarını anlattı. Takrırı Sükûn Kanununa dikkat çekerek bu kanunla meclisin denetim mekanizması olmaktan tümüyle çıkarıldığını söyledi. Cıkarılan sıkıyönetim kanunuyla hükümetin tam yetkiyle donatıldığını anlattı. Takrırı Sükûn döneminin 5 yıl sürdüğünü belirtti.
Üç Aliler divanı diye bilinen olağanüstü yetkilerle donatılmış Ankara İstiklal Mahkemesinin kararlarını örneklerle anlattı. Delil olmasa da idam kararlarının verildiğini, kimi zaman şahitlerin infazdan sonra dinlendiğini hatırlattı.
Gazeteciler davası, Telgraf memuru eylemi örnekleriyle İstiklal Mahkemelerinin her turlu muhalefetin susturulması ve yok edilmesinin bir aracı olarak kullanıldığını anlattı. Sark Mahkemelerinde 131 kişinin idam edildiğini, şapka kanununa muhalefet gerekçesiyle gezici mahkemelerce pek çok kişinin idam edildiğini aktardı. İzmir Suikastı ihbarıyla,100 kısının tevkif edilerek,15 kısının idam edildiğini anlattı. İnfazların İzmir'in çeşitli semtlerinde gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Devam eden süreçte pek çok vekilin Anakara'ya havale edilerek yargılanmalarına devam edildiğini vurguladı.
M. Kemal'in "Kan ile yapılan inkılâplar daha muhkem olur…" sözünü hatırlatarak İstiklal mahkemelerinin devrim mahkemeleri rolüyle 5000 civarında idamla muhalefetin tasfiyesinde kullanıldığını söyledi. Mahkemelerin bizzat M. Kemal'in talimatıyla, gerek kalmadığı ifade edilerek kapatıldığını anlattı. 4 Mayıs 1949 da kanunun yürürlükten kaldırıldığını fakat sonrasında İstiklal Mahkemesi geleneğinin günümüze kadar devam ettirilmeye çalışıldığını belirtti.
İstiklal Mahkemesi kayıtlarının bir kısmına hala ulaşılamadığını, ulaşabildiklerimizin ise tek kaynaktan alınabildiğini söyleyen Özyurt, daha çok hatıratlar yoluyla bilgi edinilebildiğini belirterek sözlerine son verdi.
Program soru ve katkıların ardından sona erdı.