Batman Özgür-Der'in alternatif eğitim seminerleri sürüyor. Bu haftaki semineri ''Vahyin Hayata Yansımaları'' başlığı altındaMuhammed Beydüz ve Ömer Faruk Çeliksundu.
Sunum başlangıcında konuya dair kısa bir giriş yapan Mahmut Batuk, sözü ilk önce Ömer Faruk Çelik'e verdi.
Ömer Faruk Çelik; konuşmasına Risalet'ten önceki Mekke'nin; Sosyal, Siyasal, Coğrafi, Ticari, Dini durumuna değinerek başladı. Mekke kötü bir durum ve gidişatta iken Rabbimizin Peygamberimize Risalet görevini verdiğini belirtti.
Risalet süreci, peygamberimize gelen ilk talimatlar, ilk talimatlar neticesinde peygamberimizin toplumsal sorumluluğunun farkına varması, Mekke müşriklerinin peygamberimize karşı olan tutumu, Peygambere gelen davanın niteliği, düşmanın kimliği, Risalet döneminde Müslümanlara karşı gerçekleşen zulümler işkenceler ve hicret konularına kısaca değinen Ömer Faruk Çelik; peygamberimiz ve ashabının yaşadıklarını öğrenip, anlamdan vahiyi hayatımıza yansıtmakta sıkıntılar yaşayacağımızı belirtti.
Ve buna bağlı olarak; Resulullah'ın hakikat arayışının salt Risalet'le ilgili olmadığını, insanlığın temel soruları olan (ben kimim? Nerden geldim? Nereye gideceğim? Hak ve ödevlerim nedir? V.s )gibi soruları kendine sorması ve sorunlarıyla( yani toplumdaki adalet ve ahlakla ilgili sorunlar) ilgili bir durum olduğunu, Çoğu zaman bizim kaygılarımız ve bu kaygılarımızın neticesinde almış olduğumuz tedbirler Allah'ın o doğrultuda bizi desteklemesi ile doğru orantılı olduğunu, Peygamberimizin de durumunun böyle olduğunu, Peygamberimizin sağlam kişiliğinden dolayı rabbimizin onu peygamber olarak seçtiğini ve ''eğer biz hayatımızın her alanında Allah'ı hesaba katarak yaşarsak, Allaha öncelik ve değer verirsek Allah ta bize yardım eder, izzet bağışlar ve ayaklarımızı bu yol üzere sabit kılar.'' Dedi.
Son olarak; ''Bizim Peygamberimiz ve peygamberlerin başlarına gelenleri veya yaşadıklarını birebir yaşamamız gerekmiyor. Yani o günün şartlarında yaşanan, işkence ve zulümleri görmemiz gerekmiyor. Onların yaşamlarından ilhamla günümüz imkân ve şartlarını da göz önünde bulundurarak hayatımızı vahin istediği çizgide yaşaya biliriz. Ama buna paralel olarak vahiyi yaşama ve yaşatma noktasında onlar gibi bilinçli, samimi, sadık, sabırlı, basiretli, fedakâr, vefakâr olabilmeliyiz. Öyle olunduğu takdirde zaferin bu dünyada da kapımızı çalması işten bile değildir. Akıbet müttakilerindir.'' Diyerek konuşmasını tamamladı.
Ömer Faruk Çelik'in ardından sözü alan Muhammed Beydüz konuşmasına vahyin öneminden ve geçmişten bugüne gelen peygamberlerin toplumlarına taşıdıkları mesajdan bahsederek başladı.
Ardından Tevrat ve İncil üzerinden Vahyin/Kitabın tahrifini anlatan Beydüz, "İsrailoğulları, kendilerine yol gösterici hakla batılı birbirinden ayırıp hakka kurtuluşa ebedi saadete çağıran Tevrat'ı tahrif ederek gönderiliş nedenini iptal eder. Tevrat'ın fonksiyonunu saptırırlar. Yahudiler her hal ve hareketiyle kendilerini bütün insanlığın efendisi ve en şereflisi kabul ederler. Mutlak hakikat olan Allah'ın yerini Yahudilerin düşünce ve hayallerinde tasarladıkları ırkçı, zalim, zorba bir tanrı olan Yehova alır. O Yahudilerin huzur ve refahı için çalışan ve Yahudilere, Yahudilerin çıkarları doğrultusunda her şeyi meşrulaştıran bir puttur. Aynı şekilde Hz. İsa ile insanlara verilen incilde insanlar tarafından reddedilmeye, yok edilmeye başlar ve davet olunan tevhid hakikatine muhalif yanlış inançlar ve yaşam biçimleri İncilin tahrif olmasıyla mutlak hakikat gibi insanlara sunulur." sözleriyle kitabın tahrifini özetledi.
Evvelki peygamberlerin taşıdıkları vahyin tahrifini anlattıktan sonra, son peygamber Hz. Muhammed aracılığıyla insanlığa ulaştırılan Kur'an-ı Kerim de geçen ayetler ışığında Müslümanların nasıl Ku'ran okuması gerektiğini 8 madde de açıkladı.
1-Kuran okunmalıdır
2-Kuran hissedilerek okunmalıdır
3-Aklederek okunmalıdır.
4-Uygun zamanda okunmalıdır.
5-Tertil üzere okunmalıdır
6-Anlamak için okunmalıdır
7-Uygulamak için okunmalıdır
8-Kuran yaşamak için okunmalıdır.
Sekiz maddenin tek tek açıklanmasının ardından sunumunu tamamladı.