Bünyamin Atalay'ın sunduğu program Kur'an'ı Kerim ve mealinin okunmasıyla başladı.
Bünyamin Atalay'ın konuşmasının özeti:
Hamd,sena ve övgülerin en güzeli ezelde ve ebedde var olan,lütfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden ,sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (C.C)'a mahsustur.
Atalay,İnsanlık tarihi hak ve batıl mücadelesidir. Adem'in Şeytanla yaşadığı serüven, Takdir-i İlahi' nin tecellisi olarak Ademoğlu'nun kıyamete kadar yaşayacağı bir serüvendir. Ademoğlu, kendisine ilham edilen takvasıyla Allah' la birlikte, fücurla ise Şeytan'la birlikte bir yeryüzü serüveni yaşayabilir. Kendine ikram edilen akıl ve irade nimetiyle karar kendisinindir. Verilen her karar beraberinde bir sonucu getirecektir. Habil ve Kabil, bu ikramlara verilen cevabın mücessem halleridir .dedi
Atalay,Bu serüvenin bir tarafı olan peygamberler de kendi ümmetlerinin kurtuluşu için , takva ehli olmaları için uğraşmışlardır.Ama doğalında bir tabu haline gelmiş alışkanlıklar gelenek – görenek, anane ve inançları değiştirmek hiçte kolay olmamıştır.Çoğu zaman kendilerine iman eden ümmetlerinin sayıları bir elin parmak sayısını geçmemiştir.Getirdikleri mesajlara karşılık sürekli bir mukavemet ,nankörlük inkar,kınanma ile karşılık bulmuşlardır. Kimi zaman doğduğu toprakları terk etmek zorunda bile kalmışlardır. Hatta canlarına kastedilmiştir.İşte tevhidi mücadelede peygamber halkasının sonuncusu olan Hz peygamberde ,peygamberlerin sünneti olan bu sıkıntıları yaşamaktan maalesef beri olmadığını belirtti.
Atalay,Hicret; Kur'an-ı Kerim'in anlaşılması ve yaşamlaştırılması ile alakalı anahtar bir kavramdır. Kur'an'ın birçok ayetinde imandan hemen sonra ve cihaddan hemen önce zikredilmesi hicretin anahtar bir kavram olduğuna gösteriyor dedi.Hicret, sözlükte "terk etmek", "ayrılmak", "ilgi kesmek" anlamlarına gelen bir terimdir.Kötülükten yüz çevirmemiz kelime anlamıyla bir hicrettir.
"Kalk ve uyar. Rabbi'ni tekbir et. Elbiseni temizle. Pislik (rics)'ten uzaklaş (fehcur: hicret et). Yaptığın iyiliği çok görüp başa kakma. Sabırla Rabbi'ne yönel." (74/2-7).Bu ilk dönem ayetleri Rasulullah (s) ve mü'minler için cahiliyyenin kirinden uzak durma yönünde bir bilinç oluşturma amacını gütmüştür.dedi
Atalay,Hz. Muhammed ve Ashabının Mekke'den Habeşistan ve Medine'ye doğru bilinçli olarak gerçekleştirdikleri ,doğup büyüdükleri anayurtlarını , Allah'ın rızasını kazanmak için terk etmeleridir.Bu anlamıyla kavramlaşan hicret için coğrafi bir değişim şarttır.Ciddi bedellerin göze alınması ,bunun Allah rızası için yapılması, islamın yeryüzünde hakim olması, Müslümanlarla birlikte olmak için bilinçli bir tercih olması gerektiğini söyledi.
Atalay,Mü'min erkek ve kadınların yoğun baskılara maruz kalmalarının en önemli sonucu birinci ve ikinci Habeşistan hicretleri ve ardından gerçekleşen Medine hicreti olmuştur.Ama hicretler salt baskılardan kurtulma eylemi olarak değerlendirilemez dedi.Müminlere yönelik baskı ve işkencelerin gün geçtikçe artması her yeni günün daha da büyük zorluklarla başlaması, başta Resulullah olmak üzere bütün müminler oldukça ağır sıkıntılar yaşatıyordu.Mekke eşrafı sık sık daru'n-nedve'de toplanıp yeni kararlar alıyor,her kararla baskı ve işkencenin dozajını biraz daha arttığını söyledi.İşte bu zorluk günlerinde resulullah ''hayattınız ve dininizden emin olacağınız yerlere gidebilirsiniz''anlamında yeryüzüne dağılın dedi ve Habeşistan(bugün ki Etiyopya) tarafını işaret ederek ''işte bu tarafa Habeş bölgesine gidin'dedi.
Atalay,Risaletin 7,8 ve 9 yılları son derece zorluklarla dolu bir dönem olmuştu.Yasir ailesinin iki ferdi işkencelerle şehit edilmişlerdi. Müminler için zorluk ve işkenceler günlük hayatlarının bir parçası olmuştu.Ancak direnmiş, pes etmemişlerdi.Sabrın yaşayan bedenleri olmuşlardı.İlahi iradenin bir an önce durumlarına müdahele etmesini bekliyorlardı.Zira onlarında tahammül sınırları vardı ve artık güçleri bitme noktasına gelmişti.Müslümanların Habeşistan'a hicretle birlikte başlattıkları Mekke dışına açılım hareketi ve sonrasında elde ettikleri kazanımlar Kureyş liderlerini daha da sertleştirdi. Kureyş, Rasulullah ve ashabını toplumdan tamamen tecrit etmeyi ve siyasi, ticari, ailevi vb. gibi tüm alanlarda boykot etmeyi kararlaştırdı. Alınan boykot kararı müminlerle birlikte, müminleri himaye eden Haşimoğulları ve Muttalipoğulları'nı da kapsıyordu. Kureyş'in aldığı boykot yazılı bir vesika haline getirildi ve Kabe'nin içine asıldı. Müslümanlar Mekke'nin dışındaki Şi'b Ebi Talip adlı küçük bir vadiye sığınmaya mecbur kaldığını belirtti.
Atalay,Kureyş'in boykotundan sonra Rasulullah iki acıyı üst üste yaşadı. Amcası Ebu Talib'in ve hanımı Hz. Hatice (r)'nin vefatı Rasulullah'ı Kureyş nezdinde daha bir yalnızlaştırdı.Elbette kendisine destek olacak ölümleri pahasına yardım edecek müminler vardı . Artan baskılar neticesinde Rasulullah Mekke'ye iki günlük mesafede (120 mil) bulunan Taif (Sakif)'e doğru evlatlığı Zeyd'i de yanına alarak yola çıktı. Rasulullah davet amacıyla ilk defa Mekke'nin dışına çıkıyordu. Hem Sakif kabilesini İslam'a davet etmek, hem de Kureyş'e karşı güçlü bir müttefik elde ederek Mekke'nin dışında ticari ve dini açıdan önemli bir şehri üs edinmeyi amaçlıyordu. Kimi kaynaklara göre 1 ay kimine görede 10 günlük bir zaman diliminde Resulullah kabile liderleri dahil görüştü,tüm kesimlerden red cevabı aldı. Sonuçta Taif'in kölelerine ve çocuklarına taşlattırılarak şehrin dışına kovulduğunu söyledi.
Atalay,Siyer kitapları, Kureyş'in boykot kararının iptalinden ve Taif seferinin ardından gelen senede, Rasulullah'ın Mekke şehrinin hemen dışındaki Mina bölgesinde, hac maksadıyla buraya gelmiş on beş kadar yabancı kabile temsilcisi heyet üzerinde gösterdiği gayretten, uzun uzadıya söz eder.Davet ve tekliflerinin bir çok kez geri çevrilmesinin ardından nihayet on altıncı heyet olarak Akabe mevkinde temas kurduğu heyet "altı kişilik Medine'den gelmiş küçük bir zümreydi". Altı kişilik heyetle karşılıklı kısa bir görüşme yapan Resulullah bu grubun hep birlikte Müslüman olduğuna şahit oldu.. Onlar peygamberlik hakkında Yahudilerden dolayı bilgi sahibiydiler.bu fırsatı kaçırmak istemediklerini belirtti.Bir yıl sonra yine hac mevsiminde 10'u Hazreçli ve 2'si Evsli müslümanlardan müteşekkil bir heyet yine Akabe mevkinde Rasulullah ile buluştu ve bizzat kendi ağızlarıyla biat (sadakat ve bağlılık yemininde)'ta bulundu.
Rasulullah, İbn Hanbel'in rivayet ettiği şu sözü söyledi: "Medineli müslümanlara;
"Tasada ve kıvançta emri dinleyip itaat etmek, darlık ve genişlikte infakta bulunmak, iyiliği emredip kötülüğü yasaklamak, kınayıcıların kınamasından korkmaksızın Allah için gerekeni söylemek üzere biat ediyorsunuz."dedi Onlarda kabul ettiler
Medineli Müslümanların evs ve hazreçlerin kendi aralarındaki çatışmalardan dolayı kendilerinden birinin imam olması aralarındaki sıkıntıyı körükleyeceğini belirtmeleri ve kendilerine ayetleri öğretecek birini istemeleri üzerine Mus'ab b. Umeyr (r), Rasulullah tarafından imam ve öğretmen olarak atandı.. Bu biatin ardından Medine'de her evde Hz. Muhammed konuşuluyordu. Mus'ab ve diğer müslümanlar, davet çabalarını hızlandırmışlar ve bir yıl sonra üç aileye mensup fertler müstesna Medine'de yaşayan Arap ailelerinin çoğundan fertler islamı kabul etmiş ve önemli görevler üstlenmişlerdi.Ertesi yıl yine hac mevsiminde Medine'den 71'i erkek 2'si kadın toplam yetmiş üç kişi Rasulullah ile üçüncü kez buluşmak üzere Akabe mevkiine geldiler.Hz. Muhammed, Kur'an okuduktan sonra ve herkesi İslam'ı kabule teşvik ettikten sonra;
"Kadınlarınız ve çocuklarınızı her neden koruyorsanız, beni de aynı şekilde korumak için sizden biat istiyorum" dedi.
Hepsi de kabul ettiler ve; "Malca felakete uğramayı, ulularımızın ölümüyle karşılaşmayı göze alarak kabul ediyoruz. Sözümüzü yerine getirmek mukabilinde bize ne vaad ediyorsun
" Sorusuna Allah'ın Rasulü; "Cenneti vaadediyorum" diye cevap verdi. Biat tamamlanınca Hazreç'ten 9 Evs'ten 3 kişiyi vekil olarak seçtiler. Medineli müslümanlar, Allah'ın elçisine:
"Darlık ve bolluk içinde her halükarda itaate, sözün ancak doğrusunu söylemeye ve Allah yolunda herhangi bir kınamadan korkmamaya" dair söz verdiklerini söyledi.
Atalay,Akabe biati, zilhicce ayının ortalarında cereyan etmiş bunun bir sonucu olarak aynı ayın sonlarına doğru Mekkeli Müslümanlar gerek fert fert gerekse küçük kümeler halinde Medine'ye doğru yola çıkmaya başlamışlardı. Kısa bir süre içinde Resulullah ,Ebu Bekir ve aileleri, köleler, kadınlar ve küçük yaştaki çocuklar, bir diğer kimsenin himayesi altında yaşama durumunda olan kimseler müstesna Mekke'de nerdeyse hiçbir Müslüman kalmadı.Hicret daha çok yetişkin mümin erkeklerin hicreti niteliğinde gerçekleşiyordu.
"Ey inanan kullarım benim arzım geniştir. Bana kulluk edin. Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz. İnanıp iyi işler yapanları altlarından ırmaklar akan cennette yüksek odalara yerleştiririz. Orada ebedi kalırlar. Çalışanların ücreti ne güzeldir. Onlar ki, sabrettiler ve Rabblerine dayanmaktadırlar. Nice canlı vardır ki, rızkını taşıyamaz, onları da sizi de Allah besler O, işitendir, bilendir." (29/Ankebut, 56-60)
Atalay,Resulullah Medineli Müslümanlardan kendisine yardımcı olma ve kendisini savunma biati aldıktan sonra hemen bireysel olarak hicret etmemiş, Mekke'de kalıp müminlerin hicret işlerini düzenlemiş, onları hicrete teşvik edip cesaretlendirmiş ve bu hicreti organize etmiştir. Resulullah herkesten geride kalıp hicrete niyet edenlerin hicreti tamamlanıncaya ya da en azından çoğunluğunun hicreti sağlandıktan sonra hicret etmiş olması önemlidir. dedi.
Atalay,.Hicret sırasında uzun ama güvenli bir yolu tercih ettiler.Beşerin alması gereken tedbirler alınmıştı. Hz. Muhammed ve Hz. Ebubekir üç gün boyunca bu mağarada gizlendiler Mekkelilerce bilinen bir mağaraya sığındıkları halde Allah'ın yardımı sonucu fark edilmediler:
"Eğer siz o hak elçisine yardım etmezseniz, iyi bilin ki, Allah ona yardım etmişti: Hani yalnız iki kişiden biri olduğu halde, inkar edenler kendisini (Mekke'den) çıkardıkları sırada ikisi mağarada iken arkadaşına 'üzülme Allah bizimle beraberdir' diyordu. Allah (ona yardım etti) onun üzerine sekine (huzur ve güven duygusunu) indirdi ve onu sizin görmediğiniz askerlerle destekledi; inanmayanların sözünü alçalttı. Yüce olan yalnız Allah'ın sözüdür. Allah daima üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir." (9/40)
Atalay,Hicret etmiş müminlerin çoğunluğu daha güneyde Mekke güzergahında olan Kuba da Resulullahı bekliyordu.Sadece bekleyen onlarda değildi.Hakkında çok şey duydukları bu adamı merak eden hem müşrikler hem Yahudiler de bekliyordu.Ve nihayet beklenen, 12.gün Resullulah ufukta görünmüştü ve büyük bir sevinçle karşılandı.Ve Allah'ın emriyle hareket edip Medine'ye hicret edenlerin, kendilerine gelenleri barındıranların aralarındaki kin ve düşmanlığı gideren iman ve Allah yolunda hicretin sonucu:
"Ve onların gönüllerini uzlaştırmıştır. Eğer yeryüzünde olan her şeyi sarf etseydin, yine de onların gönüllerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onları uzlaştırdı. O üstündür, bilendir." (8/63)
"Kendilerine zulmedildikten sonra Allah yolunda göç edenleri dünyada güzelce yerleştireceğiz. Ahiret mükafatı ise daha büyüktür. Keşke bilseler." (16/41)
"Allah yolunda göç eden kimse, yeryüzünde çok bereketli yer ve genişlik bulur." (4/100)
Ayetlerini okuyarak sunumunu bitirdi.
Program soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.