Özgür-Der, katliamın 1. yıldönümünde Roboski’nin faillerinin bulunması için Batman Gülistan Caddesinde basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklaması öncesinde Şefik Sevim ve Mehmet Şat söz alarak birer konuşma yaptılar.
İlk sözü Şefik Sevim alarak konuyla ilgili şunları söyledi: “Roboski Katliamının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala faillerinin bulunmaması ve adalet önüne çıkarılıp yargılanmamalarını şiddetle kınıyoruz. Adaletin uzun süre tecelli etmemesi konunun farklı çevrelerin istismarına açıldığını belirtti. Çünkü belli çevrelerin Başbağlar ve Suriye gibi meselelerde suskun kalmaları ve bunun yanın da Roboski Katliamını kendi politikalarına araç etmelerinin düşündürücü olduğunu söyledi. Başbakanın Özür dileme konusundaki ısrarlarını da anlamadıklarını halbuki Rasulullah(a.s.)’ın bile bir yanlış anlaşılmadan dolayı Halid Bin Velid’in Cezime oğullarından yanlışlıkla öldürdüğü insanlar nedeniyle elleri semada gözlerinden yaşlar akıyorken, “Yarabbi ben Halid’in yaptığından beriyim. Ben Halid’in yaptığından beriyim, Ben Halid’in yaptığından beriyim.” Diyerek bir nevi özür dilediğini hatırlatmasını yaptı.
Daha sonra söz alan Mehmet Şat; Adaletin gecikmesi ve hatta belirsizliği herkeste büyük yaralar açtığını söyleyerek duygulu bir şiir okudu.
Son olarak söz alan Özgür-Der Batman Şube Başkanı Bünyamin Sevim basın açıklamasını okudu.
Basın açılamasında “Geciken Adalet Değildir!”, “Roboski’nin Utancı Hükümet’in Omzunda!”, “Roboski’nin Failleri Bulunsun, Katliamın Hesabı Sorulsun!”, “Ölen Kardeşin, Vurulan Sensin!” yazılı dövizler taşındı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
ADALET BOMBALARIN ALTINDA KALMASIN, ROBOSKİ 'NİN FAİLLERİ BULUNSUN!
28 Aralık 2011 gecesi Şırnak/Uludere'ye bağlı Roboski köyünden sınır ticareti için yola çıkan insanları askeri veya idari yetkililer yanlış istihbarat sonucu PKKli sanıp, bu ülkenin savaş uçakları ile bombalayarak bir katliam gerçekleştirmişti. Olayda çoğu çocuk ve gençlerden oluşan 34 insan yaşamını feci şekilde kaybetmişti.Bu olay basına geç yansımasından tutun da hükümet ve askeri yetkililerin failleri koruyucu ve olayı basitleştirici merhametten uzak beyanlarına kadar sürecin devamında gittikçe derinleşen bir trajediye dönüştü.
Bu olayın Ankara'nın dehlizlerinde kaybolmasına müsaade etmeyeceklerini söyleyen aynı Başbakan gelinen şu aşamada Uludere diyenlerin ağzına lafı tıkamakta."Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" misali bu konuyu soran kişiyi sorduğuna pişman edecek bir kibir ve öfke patlamasıyla bu konuyu gündemde tutanların terör örgütü ve uzantıları olduğunu söylemektedir.Başbakana buradan sesleniyoruz:Bu konuyu gündemde tutan adalet ve vicdan sahibi farklı çevrelerden onlarca kesimin olduğunu görmek istemiyorsunuz!
Başbakan Erdoğan'ın, katliamın faillerini korumaya çalışırken ifade ettiği, içlerine PKKlıların sızmış olabileceği gerekçesi ise olayı haklı kılmaya yetmemektedir. Çünkü 33 insanın hepsi PKKli olsa 1'i okul masraflarını çıkarmak için kaçağa çıkan 13 yaşındaki Orhan Encü olsaydı dahi bu durumda bir çocuğun ölmesi meşrulaşmayacaktı. Orhan'ın bedeninin aşağısını parçalayacak bombalar aklanamayacaktı yine de. Bunca yıl güvenlikçi stratejiyle yıllardır tecrübe edinmiş olması gereken TSK, nedense sahip olduğu imkanlara ve tecrübeye rağmen halen çobanı PKKli sanmakta, PKKliyi kaçakçı sanmakta. Benzer durum Amanos'larda PKKli sanıllıp da vurulan köylüler için de geçerliydi. Savaşın kurbanı olan o köylüler maalesef son olmamış, Roboski'de bu sefer ciddi bir istihbarat zaafiyeti sonucu, içinde çocukların da olduğu 34 insan çok kötü bir şeklide göz göre göre bombalanarak öldürülecekti. Devlet yetkililerince, olayın aydınlatılması ve suçluların açığa çıkartılması konusunda bugüne kadar somut ve güven verici hiçbir adım atılmamıştır. Hükümet ve askeri yetkililer, bu katliamı aklamak için; akıllara durgunluk veren tezler geliştirip hukuk ve vicdanla bağdaşmayan bir yaklaşım sergilemektedirler. Açılan soruşturmaların bir adım ilerlememesi, TSK’nın Meclis İnceleme Komisyonu’na olayla ilgili hiçbir belge ve bilgi göndermemesi veya ağırdan alması gibi gerçeklerden Roboski katliamını hükümet ve ordunun el ele verip olayı örtbas etmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Başbakanın, secde ettiği Allah'tan ve onun çetin hesabından korkması gerekerek tevbe etmesi gerektiğini hatıralatıyoruz. Mağdur ailelerin yüreğini biraz olsun rahatlatacak bir uslupla merhameti ve vicdanı elden bırakmadan devletin 100 yıllık ceberrut mantığından zihnini temizlemelidir. Bu günahın yükünden buradayken kurtulmak istiyorsa ve ahiret hesabından emin olmak istiyorsa yavrularını feci bir şekilde kaybeden mağdur ailelerin gönlüne su serpecek şekilde bir tutum içine girip, vakit kaybetmeden ve bedelinden korkmadan failleri bulmalı. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Sakın Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Allah onların cezasını gözlerin korkudan yerinden fırlayacağı bir güne kadar ertelemektedir.” diye buyurmaktadır. Zalimleri bazı hesaplarla korumak zalima meyletmektir. Zalime meyleden de zalimin suçuna, günahına ortak olacağı anlamına gelir.
Özgür-Der Batman şubesi olarak dünya hayatının geçiciliğini ahiretinse ebediliğini Başbakan'a hatırlatır. Dilindeki ve zihnindeki devletçi söylemden kurtulup, hak ve adalet temelli merhamet ve vicdan ile yoğrulmuş halkının taleplerine kulak veren mütevazi bir duruşa davet ediyoruz. Roboskili annelerden birinin dediği "Başbakan oğlunun bir parmağını bize kesip göndersin bizler de ona tazminat verelim.Yüreği kabul eder mi? Etmez! Öyleyse bizlere de tazminatı dayatmasın suçluları bulsun!" sözünü hatırlatarak ivedi bir şekilde yüreği yanık Roboskililerin acısını bir nebze azaltacak bir tutum içine girmesini ve süreci uzatmadan failleri ortaya çıkarması gerektiğini ifade ediyoruz!