Batman Özgür-Der şubesinin Cumartesi seminerinde bu hafta ''Konuşmada Dil ve Üslubun Önemi'' konulu seminer Ahmet Beydüz'ün sunumu ile gerçekleşti.
Sunumunu başlıklar halinde ve ayetler çerçevesinde ele alan Ahmet Beydüz kısaca şu konulara değindi.
''Sözün en güzeliyle konuşmak;
Mü'min kullarıma de ki; konuşurken en güzel sözleri söylesinler. Çünkü şeytan aralarındaki havayı gerginleştirir. Hiç kuşkusuz, şeytan insanın açık düşmanıdır."Mü'min kullarıma de ki: Konuşurken en güzel sözleri söylesinler."(İsra 53) Şeytan kardeşler arasında kullanılan sert sözler aracılığıyla bir sürtüşme çıkarmak, bunun arkasından gelecek bir kötü karşılık verme ile de aralarındaki sevgi, dostluk, uyum havasını, ayrılık, sertlik ve düşmanlığa dönüştürmek ister. Güzel söz ise, kalplerin yaralarını sarar, katılıklarını yumuşatır ve onları güzel bir sevgi etrafında toplar.
İnsanın ağzından çıkan bir sözü, dilinin sürçmelerini özellikle yakalamaya çalışır. Kişi ile kardeşi arasında bu şekilde kin ve düşmanlık tohumlarını ekmeğe çabalar. Güzel söz ise, bu gedikleri kapatır, yolunu keser. Kardeşliğin dokunulmazlığını, saygınlığını sürtüşmelerden ve körüklemelerden korur.
Tatlı söz ve hoşgörü, peşinden başa kakma ve onur kırma gelen sadakadan daha iyidir. Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, O Halimdir.(Bakara 263) Hayatımızın belli bir bölümünde herhangi bir insana iyilik yapmış olmamız bu noktada bunu başına kaka bileceğimiz anlamına gelmez. Eğer öyle yaparsak her şeyi heba etmiş oluruz.
Sert, Hakaretvari, Sövgüyle ve Kaba konuşmamak;
Allah'tan gelen merhamet sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer sert, katı kalpli biri olsaydın, kuşkusuz çevrenden uzaklaşırlardı. Onları bağışla, kendileri için Allah'tan af dile, yapacağın işler hakkında onların görüşlerini al, ama karar verince artık Allah'a dayan. Hiç kuşkusuz Allah kendisine dayananları sever.(Ali İmran 159) Uhut savaşında peygamberin emrini yerine getirmeyen müminlerin yaşattığı yenilgi, ölüm ve yaralanmalara rağmen peygamber efendimiz hiç birine kızmamıştır.
Yürüyüşünde tabii ol (ölçülü hareket et) sesini de kıs. Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.(Lokman 19) Alçak sesle konuşma; terbiye, kendine güven, sözün doğruluğu ve gücü konusunda iç rahatlığını yansıtır. Terbiyesiz veya sözü ve kendi değerinden kuşkuda olandan başkası kabalık etmez, bağırıp çağırmaz. Sadece onlar hiddet, kabalık ve bağırtı ile bu kuşkularını gizlemeye çalışırlar.
Onların Allah dışında yalvardıkları putlara sövmeyiniz ki, şaşkınlığa kapılarak körükörüne Allah'a sövmesinler. Böylece her ümmete davranış ve tutumlarını cazip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir, O onlara yaptıklarının içyüzünü bildirir.(Enam 108) Yüce Allah'ın insanları yarattığı tabiatın gereği, herhangi bir şey yapan biri, yaptığını beğenir ve onu savunur. Bir kötülük işlemişse onu da beğenir ve savunur. Eğer doğru yoldaysa bundan memnun olur. Sapıklık üzere bulunsa bile durumundan memnun olur. Bu insanların değişmez özelliğidir. Yüce Allah'ın yaratıcı olduğunu ve her canlının rızkını O'nun verdiğini bilip kabul ettikleri halde, Allah'tan başkasına dua edip yalvaranlar, Müslümanlar ilâhlarına sövecek olurlarsa, büyük bir öfkeye kapılıp, şeytanın kendilerine süslü gösterdiği Allah'tan başkasına yönelik tapınmaları dolayısıyla sapık düşüncelerini, sistem ve geleneklerini savunmak amacıyla, kendilerinin de prensip olarak inandıkları Allah'ın ilâhlığına karşı saldırıya geçerler. O halde müminler onları bulundukları durumda bırakmalıdırlar.
Boş konuşmamak;
Onlar ki, boş ve yararsız şeylerle ilgilenmezler.(Müminun 3) Boş sözlerden, boş hareketlerden, boş ilgi ve düşüncelerden kaçınırlar. Çünkü müminin kalbini boş şeylerden, oyun ve eğlenceden, gereksiz ve yakışıksız şeylerden alıkoyan uğraşları vardır. Allah ı anmak, O'nun ululuğunu tasavvur etmek, O'nun iç ve dış âlemde yaralan ayetlerini kavramaya çalışmak gibi uğraşları vardır.
Yumuşak konuşmak;
Rahman'ın hâs kulları o kimselerdir ki, onlar yeryüzünde yumuşak adımlar atarak yürürler. Kendini bilmezler onlara sataştıklarında yumuşak sözlerle karşılık verirler.(Furkan 63)
Ona yumuşak sözler söyleyiniz. Belki aklı başına gelir ya da kötü akıbete uğramaktan korkar.(Taha 44) Çünkü yumuşak söz, karşı tarafı kızdırmaz; onun günahla, kötülükle gururlanma damarını kabartmaz. Azgın zorbaların başını döndüren kof bencillik kompleksini depreştirmez. Tersine kalbi uyarır. Uyanan kalp ise öğüt alır, azgınlığın sonundan korkmaya başlar. .
Zanla konuşmamak;
Onların çoğu sadece zayıf bilgiye, zanna dayanıyor. Oysa zan, zayıf bilgi, gerçeğin bir noktasının bile yerini tutamaz. Hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını bilir.(Yunus 36)
"Eğer sen yeryüzünde yaşayan insanların çoğuna uyacak olursan, bunlar seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar sadece zanların, sanıların peşinde giderler, sırf tahmin yürütürler. "(Enam 116)
Ey inananlar! Zandan çok sakının. Zira zanların bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerinizi araştırmayın; biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz. O halde Allah'tan korkun, şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir.(Hucurat 12)
Yalan Söylememek, Sözün Doğrusunu Konuşmak;
"Ey inananlar! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin. Ki Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınız bağışlasın. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, şüphesiz büyük bir kurtuluşa ermiş olur."(Ahzap 71-72)
Gizemli ve Fısıltılı Konuşmalardan Sakınmak;
7-Göklerde ve yerde olanları, Allah'ın bildiğini bilmiyor musun? Üç kişi gizli konuşsa mutlaka dördüncüsü O'dur. Beş kişi gizli konuşsa mutlaka altıncısı O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunursalar bulunsunlar mutlaka O onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir.
8-Görmedin mi şu adamları ki gizli gizli konuşmaları yasaklandığı halde yine o yasaklanan işi yapıyorlar. Günah, düşmanlık ve Resule isyan hususunda gizli gizli konuşuyorlar. Onlar sana geldiklerinde seni, Allah'ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar. Kendi içlerinden de "Bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü gidilecek yerdir orası.
9-Ey iman edenler! Aranızda gizli konuştuğunuz zaman günah, düşmanlık ve peygambere karşı gelmek üzere konuşmayın. İyilik ve takva üzerine konuşun, huzuruna varacağınız Allah'tan korkun.
10-Gizli konuşmalar (Fiskoslar)şeytanın yapacağı işlerdendir. Bu iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, Allah'ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler Allah'a dayanıp güvensinler.(Mücadele 7-10)
Buradan anlaşılıyor ki, ruhları ve karakterleri İslam'ın yaşam biçimi ile henüz bütünleşmemiş olan bazı Müslümanlar işler çatallaştığında gizlice toplanıyor, bağlı bulundukları önderlikten uzak bir şekilde olayları aralarında tartışıyorlardı. Hâlbuki böyle bir eylemi islam toplumunun karakteri ve İslami yapılanmanın özü kaldırmıyordu. Zira bu yapı bütün görüşlerin, bütün düşüncelerin ve bütün önerilerin her şeyden önce önderliğe sunulmasını ve cemaat içinde gruplaşmalara gidilmemesini gerektiriyordu.
Yine anlaşılıyor ki, bu tür gruplaşmalar ve kümelenmeler, bu işleri gizlice yürütürken kimseyi rahatsız etme amacını gütmeseler de birtakım rahatsızlıklara ve karışıklıklara neden oluyorlardı. Bu işlerle uğraşanların gündemdeki sorunları körüklemeleri ve bilmeden, ilerisini düşünmeden bu meselelerde sırf görüşlerini açıklamaları bile rahatsızlıklara ve itaatsizliklere neden olabilirdi.
Münakaşa ve Üstün Gelmek için konuşmamak;
Bu konunun pratiğe aktarılması noktasında çeşitli sıkıntılar yaşandığı muhakkak. Tartışmalar esnasında kişilerin mağlup konuma düşmemek için yaptıkları haksız söylemler ve enaniyet içerikli konuşmalar hem cemaat içinde hem de dışında kötü sonuçların doğmasına yol açmaktadır.
Gıybet Yaparak Konuşmamak;
Bu konu günümüz insanının pratiğe aktarmakta en çok zorlandığı konulardan biridir. İnsani ilişkileri en çok yıpratan, geren, çürüten, bozan şey gıybet etmektir.
Ey inananlar! Zandan çok sakının. Zira zanların bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerinizi araştırmayın; biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz. O halde Allah'tan korkun, şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir.(Hucurat 12)
Bu ayet ise, şerefli ve üstün olan toplumda kişilerin haysiyeti, özgürlükleri ve kişilikleri etrafında bir başka dokunulmazlık duvarı daha örmektedir. Bu duvarı ayet, onlara duygularını ve vicdanlarını nasıl temizleyeceklerini etkileyici ve akıllara hayret verecek bir üslup içinde öğretirken örmektedir.
Bütün Söylediklerimizi Allah'ın Haberdar Olduğunu Bilerek Konuşmak;
Ne ile uğraşırsan uğraş. Kur'an'dan hangi parçayı okursan oku, hangi işi yaparsanız yapınız, işinize daldığınızda mutlaka davranışlarınızın tanığı, gözeticisiyiz. Ne yerde ve ne de gökte bulunan zerre ağırlığınca bir şey Rabbinizden saklı kalmaz. Gerek bundan daha küçüğü ve gerekse daha büyüğü mutlaka apaçık bir Kitap'ta yer alır. (Yunus 61)
Hem huzur verici, hem ürpertici, hem sevindirici ve hem de korkutucu bir bilinçtir. Herhangi bir iş ile meşgul olurken Allah'ın kendisi ile beraber işini gözettiğini, işinin başında hazır bulunduğunu... Bütün büyüklüğü (azameti), bütün heybeti, bütün ihtişam ve bütün kuvveti ile kendisini gözlemlediğini kavrayan bu insan denen yaratığın hali ne olur acaba? Bu evrenin yaratıcısı olan Allah'ın kendisini gözetlemesi ona basit mi gelir? Bütün evrenin dizginini elinde bulunduran Allah'tan ürpermez ve O'nun karşısında erimez mi? Yüce Allah bu insan denen varlıkla beraberdir.
Her şeyin Allah'ın Dilemesi ile Olacağını Bilerek Konuşmak;
23- Hiçbir iş hakkında "Bunu yarın yapacağım " deme.
24- Bunun yerine, "Allah dilerse (inşallah) yarın bu işi yapacağım" de. Böyle demeyi unuttuğunda ise Rabbini an ve "Umarım ki, beni şimdikinden daha çok doğruya yaklaştırır" de.(Kehf 23-24)
Kuşkusuz her hareket, her kıpırdama, daha doğrusu canlıların alıp verdikleri her nefes, yüce Allah'ın iradesine bağlıdır. Gaybın perdesi, içinde bulunulan anın ötesini örtmekte, bilinmesine imkân vermemektedir. İnsanın gözü gayb perdesinin ötesine uzanamaz, insan aklı da birçok şeyi bilmesine rağmen bu konuda yetersizdir, yorgun ve başarısızdır. Şu halde insan "yarın bunu yapacağım" dememelidir. Çünkü "yarın" Allah'ın bilgisine ait gaybın kapsamındadır. Gaybın perdesi ise sonuna kadar kapalıdır.''
Diyerek sunumunu tamamladı. Seminer, katılımcıların katkılarını sunmasıyla sona erdi.