Özgür-Der Batman şubesinin bu haftaki alternatif eğitim seminerinde ''Dünyevileşmek'' konulu seminer Ramazan Çelikal'in sunumu ile gerçekleşti.
Ramazan Çelikal Seminerde özetle şu hususlara değindi;
Dünyevileşme, Ahiret inancını direk etkileyen önemli bir hastalık olarak tanımlanabilir. Dünyevileşmenin tek ve en büyük sebebi ahirete inancın zayıflamasıdır. Hesap verme inancının zayıflaması dünyevileşmenin en büyük tetikleyicisidir.
Dünyevileşmek dünyevî kazanımları nihai hedef olarak görmektir. Her şeyin sadece bu dünyadan ibaret olduğunu sanmak, lisanen bunu ikrar etmese de, yaşantı olarak öyleymiş gibi yaşamak, "emanetçilik" anlayışından "sahiplenmeye" geçmek, hiçbir zaman asli sahibi olamayacaklarına, ebediyen kendisininmiş gibi sarılmak insanoğlunun bütün çağlar boyu yapa geldiği en büyük hata olmuştur.
Efendimiz (a.s) ümmetini gelecekteki risklerle ilgili; Ben ümmetimin tekrar putlara tapmasından korkmuyorum. Benim korkum ümmetin dünyevileşmesi, mala, mülke, paraya tapar hale gelmesi, onu yüceltmesi ve dünyayı öncelemesidir. Şeklinde bu tehlikeye dikkat çekerek uyarmıştır.
Dünya; 'en yakın' veya 'daha aşağı' 'adi' 'alçak' anlamlarına gelir. Duygularımıza hitap eden varlıklar, en aşağıda olan maddi varlılardır, yani cisimlerdir.
Dünyevileşme, Allah'ın dininin gündelik hayattaki tesirini ve yerini azaltma, sınırlama, yaşadığı hayat tarzına dini müdahale ettirmeme anlamına da gelir.
Seminerin ilerleyen bölümlerinde; Kur'an Dünya hayatını nasıl tanımlıyor? Sorusunu ayetler çerçevesinde açıkladı.
"İyi bilin ki dünya hayatı, bir oyundur, bir oyalanmadır, bir süstür. Kendi aranızda karşılıklı övünme, mal ve nesli çoğaltma yarışıdır. Tıpkı o yağmura benzer ki bitirdiği ürün, çiftçilerin hoşuna gider. Ama sonra kurur, sen onu sapsarı kurumuş görürsün. Sonra da çerçöp haline gelir. İşte dünya hayatı da böyledir. Âhirette ise kâfirler için şiddetli bir ceza, mü'minler için ise Rab'leri tarafından bir mağfiret ve rıza! Evet, dünya hayatı bir aldanma metaından başka bir şey değildir." (Hadid, 57/20; benzeri anlatımlar için bkz. Kehf, 18/45, Muhammed 36)
Efendimiz de bu durumu şöyle ifade etmiş: "Benimle dünyanın misali, bir ağaç gölgesinde dinlenen yolcunun misali gibidir."
İnsanoğlu yaratılış gereği dünya süslerine meyyal şekilde yaratılmıştır.
"Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katındadır." (AL-İ İMRAN/14)
Rabbimiz bize iki hayat sunuyor ve hangisini öncelememiz gerektiğini de açıklıyor.
"Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız." (İsra 17/18)
"...İnsanlardan öyleleri var ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver, derler. Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur. Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! derler. İşte onlar için, kazandıklarından büyük bir nasip vardır. (Şüphesiz) Allah'ın hesabı çok süratlidir." (Bakara 2/200-202)
Daha sonra Dünyevileşme hastalığının insanda ortaya çıkan belirtilerini maddeler halinde şu şekilde izah etti.
1- Kirlenmenin farkında olmamak. Yaşamımız sürerken hayatımız bir şeyler alıyor (kirleniyoruz). Yerinde durmuyor. Biz ise çoğu zaman bunun farkında olmuyoruz. Özellikle sosyal çevremiz bunu fark etmemizi engelleyebiliyor.
2- Hassasiyetlerimiz azalıyor ve biz bunu ciddiye almıyoruz. Namazlarda geciktirmeler, kaçırmalar unutmalar, Naslara karşı lakayt davranma Sorumluluklarda gevşeme, yapıyormuş gibi davranma.
3- Yakini iman, tevekkül yerini Şüpheciliğe bırakması, Ya kaybedersem, ya param biterse, ya çoluk çocuğuma bir şey olursa kaygılarının artması.
4- Amelsizlik. Pratik eksikliği, salih amellerde azalma, tembellik, boşverme.
5- Ahiret'i gündemimizden çıkarma. Bir araya geldiğimizde muhabbetlerimizin genelinin Evlerimizden, arabalarımızdan, Gittiğimiz tatillerden, Çocuklarımızı yarıştırdığımız deneme sınavlarından, dersanelerden oluşması
6- Emr-i Bil maruf görevinin zayıflaması veya bitmesi. (Nasihat dinlememe)
7- Bireyci düşünmeye başlamamız. Sadece kendisi vardır. Cemaati, ümmeti yoktur. Toplumsal sorunlara bir duyarlılığı yoktur. Sadece kendisi ve çocuklarının geleceğini düşünür.
8- Hazcılık, Her şeye bu gözle bakmaya başlama, Dünyayı Lezzet, zevk, keyf ve sefa yeri olarak algılama başlama. Bu uyarıya karşı genelde şu cevabı alıyoruz. "Müslümanlar bunlardan mahrum mu kalsın"
9- Tatil kültürünün hayatımızı etkilemesi. Olmazsa olmaz bir hale gelmesi.
10- İsrafın artması buna mukabil infak'ın azalması. Madem bu kadar kazanıyorum tüketme hakkım var. Ben çok akıllı bir adamım bu kazancı kendi aklımla kazandım dilediğim gibi harcarım, harcamayı da yine bu aklımla en iyi ben yaparım.
Son olarak bu risklerden korunma yolları aşağıdaki şekilde açıklayarak seminer sona erdi.
1- Eşyaya bakış açımız "Saip olma" değil "Emanet" şeklinde olmalı. Dünyevileşmede belki de en önemli mesele eşya ile aramızda kurduğumuz ilişkinin mahiyetidir. Eşyaya bakış açımız ihtiyacımızı gideren ve "emanet" edilen bir meta olmanın dışına çıkmış, egemen olma, sahip olma ve aidiyet hırsının ve iktidar güdüsünün kışkırtıcılığı ile 'maliklik' pozisyonuna dönüşmüştür.
2- Aile, Cemaat, Ümmet üçlüsüne dikkat edilmeli. Çünkü; Modernizim bizi bunlardan vurarak, Bireyselleştiriyor.)
3- İslami mücadelenin ve gayretlerin içerisinde olma. Her an mücadelenin sıcaklığını hissetme.
4- Takva'yı önceleyenlerden olmak, Geleneksel ve modern tahrifatlara karşı, Kuran ve sahih sünnete dayalı ıslah mücadelesini sürdürmeli.
5- Dünyevileşmeye karşı, hakikat vurgusu yapan Kur'an'la sürekli ve olması gerektiği şekilde irtibat içerisinde olmak.
6- En büyük eksikliğimiz yeterince okumamamızdır. Okuma bize aralıksız uyarıları yapacaktır.
7- Sohbet konularımızda ölüm gerçeğinin bize yakın olduğunu unutmadan sık sık gündemimizde tutmalıyız.
8- Dünyevileşmek en fazla mal üzerinden bizi vurduğuna göre İnfaklarımızı çoğaltmalıyız.
9- Sık sık Muhasebemizi yapmalıyız.