Mehmet Şah Çınar’ın sunumunun özeti:
Yüce Allah insanı dünyayı imarla görevlendirip (Hilafet)imtihan edince insan hata yaptı. Hatasını anlayınca Âdem affedildi şeytan ise hatasına kılıf arayıp, ayak diredi. Allah insanı Cennetten indirip, dünyaya gönderince rehbersiz, başıboş bırakılmadı. Defaatle kitap ve Resüllerle ona yol gösterdi. En son kılavuz olarak Kur ‘an nazil oldu. Kur’an (vahiy)Âdem’i adam eden yok, Âdem Kur’an (vahiy)’a uymazsa edem(yok olma)olur. Kur’an’ı rehber edinenler hataları varsa bunun farkına varır, düzelme yoluna gider. Bilgi ve anlam dünyasına şekil veren Kur’an’la adam olunur. Değilse hatalara kılıf bulur, Mazeretler ileri sürülerek şeytanlaşır. Kur’an’la insanın ilk münasebeti Hz.Resüllüllah İle başlar. İlk temas onunladır. Kur’an ilk temasa geçtiği insanla nasıl bir itina ile temasa Geçtiğini yine kendisi ilk ayetlerle bize bildirir. Alak süresin’de “oku” kalem süresinde “kalem, yazı ve satırla” insanın anlama sorununa, bilgi ve mana problemine çözüm getirir. Bilgi ve anlama sorununu giderir. Aklımıza istikamet açısı gösterir. Bu ayetler insanın bilgisini Tashih edip, muhkemleştirir. Müzemmil ve Müddessir’de ise örtünen bürünen, içine Kapanan, anlam dünyası şekillendirmeye çalışan insanı harekete geççmeye çağırır. Bilgi ve anlam sorunu çözülen insanın bu doğrultuda harekete geçmesi yeniden inşa Olması arzulanıyor. Bu inşa kendisiyle başlayıp diğer insanlara sirayet etmelidir. Kur’an bu ilk süreler ve çok az ayetle muhatabı olan insanı yeniden ve büyük bir itina ile Terbiye eder. Kur’an’ın muhatabı olan insan bu direktiflerle inşa ve ihya olunca Kur’an ile İnsan arasındaki gerçek, ideal ilişki kemale ermiş olur. Kur’an insanlığa bir mesajdır. Bu mesajı insanlar alınca Kur’an asıl işlevini yerine getirir, insan Kur’an’ın bu mesajına uygun bir tutum sergilemeyince Kur’an ile insanın irtibatı kopar. Mesaj ile alıcı arasında Kopma olur. Kur’an bizi yüceltmek ister. Bir ustanın elinde yetişip, yücelmek gibi Halbu ki insanların önemli bir kısmı ise Kur’an’a abartılı tutumlarla raflara, kılıflara koymak suretiyle ilginç bir saygı ve değer yarışına girer. Kur’an bizi yüceltmek isterken biz ona uyacağımıza, onu aşırı derece “yücelterek” evlerin en uzak, yukarı bölümlerine kaldırarak saygı ve hürmet gösterdiğimizi zannettik. Kur’an bize inerken, biz onu bizden daha yukarılara ulaşamayacağımız derecelere çıkararak ondan kaçtık. Bu kaçışa da, ironik olarak,”saygı ve hürmet” dedik.
Haber: Burhan POLAT