Özgür-Der Batman şubesinde bu hafta “Kuran ve Empati” konu işlendi. Konuyu Murat Kayacan tebliğ etti. Kayacan’ın tebliğ notları şu şekildeydi.
KUR'AN VE EMPATİ
A- Giriş
1-Tefsir ilmiyle bunun ne ilişkisi var?”
2-Niyetimiz karşımızdakini anlama çabasına dair Kur'an’ın bir şey söyleyip söylemediğini ortaya koymaktır. Çünkü empati çatışmaları azaltacaktır.
3-Rachel Courrie iyi bir örnektir.
4-“Biz kimiz ki haşa Allah ile empati yapalım? Bu, gaybı kurcalamak değil mi?”
B. Empati ve İlişkili Kavramlar
1-Erimede (fusion) konuşan ötekiyle, empatide ise öteki adına konuşur
2-Ben-merkezci davranan bir kimsenin, karşısındakinin rolüne girmesi ve olaylara onun bakış açısından bakması, yani empati kurması mümkün değildir
4-Bazı empati girişimleri hakaret ve büyüklenme ve iftira amaçlı da olabilir.
5-empati olumsuz görüşlerimizin azalmasına katkıda bulunur.
6-Psikoanalistler ve öğretmenler tam empati kurmak, bununla birlikte işlerini en iyi bir şekilde yapmak durumundadırlar.
7-Empati ile ilişkili bir kavram olan sempati ise, birisiyle birlikte acı çekmektir. Empatide anlamak, sempatide karşımızdakine hak vermek Müslümanın sempati göstermesi karşısındaki ister inanan isterse inanmayan olsun, konu maruf kapsamında ise beklenen bir şeydir.
8-diğerkâmlık, Yardımsever bir kimse ya da kahraman bir itfaiyeci veyahut asker diğerkâm olabilir. Burç FM’de bir öğretmen Türki cumhuriyetlerde suya düşen öğrencisini kurtarmak için atladı ve hayatını kaybetti. İsar kavramı diğerkâmlık olarak görülebilir. İşgale ve sömürüye karşı canını ortaya koymak da bu kapsamda görülebilir. (Bakara 2/207).
9-Empati ile ilişkili olduğunu düşündüğümüz hermenötik yorum, bir kimsesin kendisini yazarın yerine koymasının imkânı) sorunudur Yazarın niyeti veya zihni sözlü konuşma değil, yazılı ifadeler ya da metinler söz konusu olduğunda hermenötik sorun hale gelmektedir (Tatar, 1999:24). Bu bağlamda hermenötiği yazılı metin ile empati olarak tanımlamak mümkündür. Empatiyle ilişkili olduğunu düşündüğümüz kavramları açıkladıktan sonra Kur'an’da bu kavrama tekabül edecek ayetleri ele alalım:
C. Kur'an’da Empati Türleri
1. Müminlerin Empatisi
a. Büyüklerle Empati
“Sizden olan çocuklarınız erginlik çağına girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi, onlar da izin istesinler. İşte Allah, ayetlerini size böyle açıklar. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nur 24/59). Yani, “Ergenlik çağına girmiş çocuklarınız siz büyüklerinin her zaman geldiğini fark ettirip selam vererek izin istemeniz gibi
b. Müminlerin Kur'an-ı Kerim ile Empatisi
“Anlayasınız diye apaçık bir Arapçayla indirdik.” mealindeki ayetlerin tümü Kur'an ile empati kapsamında değerlendirilebilir. Kur'an’ı anlamadan okuyup duygulanan insanlara ne diyeceğiz? Onların ki de empati değil midir? Belki şöyle bir ayrım yapmak gerekir. Algılamak ile anlamak ayrı şeylerdir.
c. Müminlerin Savaşmış Müminlerle Empatisi
Allah Bedir savaşındaki müminlerle empati kurmamızı istiyor: “Şüphesiz karşı karşıya gelen iki toplulukta size bir âyet, bir işaret ve ibret vardır. Onlardan biri Allah yolunda savaşıyordu, öbürü de kâfirdi ve karşılarındakini göz kararıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da gönderdiği yardımla dilediğini destekliyordu. Gören gözleri olanlar için elbette bunda apaçık bir ibret vardır.” (Âlu İmran 3/13). Yüce Allah'ın "...Karşı tarafı gözleri ile kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı..." Müslümanlar -müşrikler kendilerinin üç katı olduğu halde- müşrikleri kendilerinin "iki katı" olarak görmelerine rağmen direnmiş ve onlara karşı üstün gelmişlerdi (S. Kutub, 1991:
d. Müminlerin Kâfirlerle Empatisi
“Düşman topluluğunu takip etmede gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz Allah'tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Kuşkusuz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Nisa 4/104). Yani, “Onlar az bir sermaye olan dünya hayatını ararken siz sonsuz sevap ve ahireti istersiniz. Sizin ümit sahanız onlardan çok geniştir. Onun için siz onlardan çok yüksek bir azim ve istekle cihat etmelisiniz.
e. Hayvanlarla Empati
“Göğün boşluğunda Allah'ın emrine boyun eğdirilerek uçuşan kuşlara bakmadılar mı? Şüphesiz bunda inanan bir toplum için âyetler (ibretler) vardır.” (Nahl 16/79). İnsanlar kuşları izlediğinde kendisini onların yerine koyduğunda, kendilerini daha özgür hissediyorlar. Kuşun fiziki yapısı ile empati yaptıklarında uçak yapmaya meylediyorlar.
f. Müminlerin Önceki Toplumlarla Empatisi
“Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Bağışla bizi, mağfiret et bizi, rahmet et bize! Sensin bizim Mevlamız, kâfir kavimlere karşı yardım et bize.” (Bakara 2/286). "cumartesi" yasak.
2. Allah’ın İnsanlarla Empatisi
“Herhalde sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih 48/10). haşa Allah ile Peygamber (s) aynı şey olarak gördüğümüz anlaşılmasın. Sadece Allah’ın kendisini peygamberin yerine koyduğuna dikkat çekmek. Allah ile empatinin yapılabilmesi vahiy ile. Ancak bu şekilde onun kastını anlayabiliriz. Bu çaba için de muhkemler öncelikli olarak ele alınmalı, müteşabih ayetler onların muhtevasına göre anlaşılmalıdır. Yine bazı haramların tedricen uygulanmaya konması da Allah’ın kullarıyla empatisi
3. Müşriklerin Putlarıyla Empatiye davet edilmesi
İnsanın anlama tarzının somuttan soyuta doğru olduğunu dikkate alan Allah, şirkin tutarsızlığını anlatmak için insanlara somut bir örnek vermektedir: “Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile, kendisine güzel bir rızık verilen ve o rızıktan gizli ve açık olarak harcayan hür bir insanı misal verdi. Hiç bunlar eşit olur mu? Bütün hamd Allah'a mahsustur. Doğrusu insanların çoğu bilmezler. Allah şu iki adamı da misal verdi: Bunlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez; efendisine bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, adaletle emreden ve doğru yolda bulunan adam eşit olur mu?” (Nahl 16/75-76). Yani hürriyetine sahip olmayıp başkasının mülkü olan âciz köleler grubu ile hürler grubu ve özellikle güzel rızık ile rızıklandırılmış olup da onu muhtaç olanlara harcayan hür kimselerin grubu eşit olur mu? Elbette eşit olmazlar, değil mi? İşte Allah'tan başkasına tapanlar, gönüllü olarak Allah’tan başkasını otorite kabul edenler, başkasının malı olan köle gibi hürriyetini verip bir yaratığa kul olmuş köleler gibidirler. Nasıl olur da bir put veya taş ile her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, iyiliği emreden, doğru yola ileten yüce Allah bir tutulabilir? (fizilal)
4. Mekkelilerin Önceki Toplumlarla Empatisi
“Buna rağmen yine de onu inkâr ettiler. Biz de onu (Hz. Nuh) ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Ve onları yeryüzüne halifeler yaptık. Âyetlerimizi inkâr edenleri ise suda boğduk. Bak işte uyarılanların akıbeti nasıl oldu.” (Yunus 10/73).
5. Peygamberin Empatisi
a. Peygamberin Müminlerle Empatisi
“O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler.” (Cuma 62/2). Bu fedakârlık çabası empatinin güzel örneklerindendir. Zira kendisini merkeze alan insan, toplumun arınmasıyla ilgilenmez. Yine Peygamber (s)’den nakledilen ve “En hayırlınız” diye başlayıp, “Kur’an öğrenen, öğreten, hanımlara karşı iyi davranan.” şeklinde devam eden rivayetler onun müminlerle yaptığı empatiye örnek verilebilir.
b. Peygamber (s)’in Peygamberlerle Empatisi
“Andolsun ki biz, senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik de, onlara apaçık delillerle vardılar. Onun üzerine günah işleyenlerden intikam aldık. Müminlere yardım ise, bizim nezdimizde bir hak oldu.” (Rum 30/47). Bu anlamda tarih okumaları ve tarihî mekânları ziyaret, günümüzde yaşanan problemleri anlama ve çözmede faydalıdır diyebiliriz.
c. Peygamberin Müşriklerle Empatisi
Allah Peygamber (s)’den kendisini Ehl-i Kitab’ın müşrik olanlarının yerine koymasını tavsiye etmektedir. Bu sayede verilen örnek ile şirkin tutarsızlığı muhatap tarafından daha rahat anlaşılacaktır: “Ey Muhammed! de ki: "Rahman olan Allah'ın bir çocuğu olsaydı, ona ibâdet edenlerin birincisi ben olurdum." (Zuhruf 43/81). Böyle bir üslup, karşı tarafın kabulünü kolaylaştıracak, onların inatlarını terk etme ve içlerindeki tarafgirlik ateşinin söndürülmesi konusunda daha etkin olacaktır (Şatıbî, II, 104):
d. Peygamberin Putlarla Empatisi
“Hani İbrahim, babası Azer'e dedi ki; "Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Ben gerçekten gerek senin ve gerekse kavminin açık bir sapıklık içinde olduğunuzu görüyorum. Biz İbrahim'e göklerin ve yerin görkemli egemenlik mekanizmasını böylece gösteriyorduk ki, o kesin inançlılardan olsun. Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü: ‘Rabb'im budur.’ dedi. Yıldız batınca da: ‘Ben batanları sevmem.’ dedi. Ay'ı doğarken gördü: ‘Rabb'im budur.’ dedi. O da batınca: ‘Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum.’ dedi. Güneş'i doğarken görünce: ‘Rabb'im budur, bu hepsinden büyük.’ dedi. O da batınca dedi ki: ‘Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.’Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim.’ Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: ‘Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?’ Hakkında hiçbir delil indirmediği halde, siz Allah'a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım? Eğer bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır?” (Enam 6/74-81). Hz. İbrahim’in gök cisimlerine tapmayı eleştirirken kullandığı üslup yalancı olduğunu bildiği düşmanına insaflı davranan kimsenin kendi görüşünde fanatik olmadığını gösteren bir üsluptur. Çünkü bu üslup hakka çağırmada ve sorunlardan kurtulmada en iyidir (Zemahşerî, II, 38).
3. Kötü Niyetli Empati Örnekleri
Sözgelimi, vatanlarını savunan Filistinlilerin iktidara getirdiği bir siyasi partinin hala terörist olduğuna inanmamızı isteyen buna karşılık bir kiliseye saldıran Yahudileri “fanatikler” olarak tanımlayan televizyon haberleri bizi işgalcilerle empatiye teşvik etmektedir.
a. Dedikoducuların Empatisi
“İşte dedi, (yöneticinin hanımı) ‘Bu gördüğünüz, beni hakkında kınadığınız (gençtir). Yemin ederim ki, ben bunun nefsinden yararlanmak istedim de o, namuslu davrandı. Yine yemin ederim ki, emrimi yerine getirmezse, muhakkak zindana atılacak ve kesinlikle zelillerden olacaktır. Şehirde bazı kadınlar da, ‘Azizin karısı, delikanlısından murad almaya kalkmış, sevgi yüreğini yakıp kavuruyormuş, görüyoruz ki, kadın çıldırmış besbelli..’ dediler”. (Yusuf 12/30-32).
b. Müşrik Bir Devlet Başkanının Allah ile Empatisi
Allah, Hz. İbrahim dönemindeki yöneticinin kendisini yaratma konusunda Allah yerine koyduğunu ifade etmektedir: "Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim'le tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, ona, "Benim Rabbim odur ki, hem diriltir, hem öldürür." dediği zaman, "Ben de diriltir ve öldürürüm." demişti. İbrahim, "Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir!" deyince o inkâr eden kimse şaşırıp kaldı. Öyle ya, Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” (Bakara 2/258). bu empatisi, hakaret amaçlı olup, iyi niyetten ve anlama çabasından uzaktır.
c. Müşriklerin Allah İle Empatisi
Allah’ın neyi kastettiğini biz ancak vahiy aracılığıyla, onu okuyarak bilebiliriz. Bu tür bir empati meşru görülebilir ancak delil olmaksızın Allah hakkında kötü zanda bulunmak görünüm olarak empati: “Allah'a ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi, ne biz, ne atalarımız O'ndan başka şeye tapardık ve O'nun emri dışında hiçbir şeyi haram kılardık." Kendilerinden öncekiler de böyle yaptılar. Buna karşı peygamberlerin vazifesi, ancak açık-seçik bir tebliğden, ibarettir.” (Nahl 16/35).
d. Kafirlerin Peygamberlerle Empatisi
“(Sihirbazlar daha sonra Musa ve Harun'u göstererek şöyle) dediler: "Bu ikisi muhakkak sihirbazdır; büyüleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve en sağlam yolunuzdan alıkoymak istiyorlar." "Onun için bütün tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra hep bir sıra halinde gelin. Bugün üstün gelen muhakkak zafer kazanmıştır." (Taha 20/63-64). "Size yerinizden yurdunuzdan çıkarmak isteyen sihirbazlardır" şeklindeki sözleridir. Çünkü bu söz de alabildiğince nefret uyandıran bir sözdür. Zira, insanın doğup büyüdüğü yerden ayrılması, kalplere zor gelen bir şeydir.(Razi) Ve maalesef bazen toplumlar milli menfaatlerini dinlerinden üstün tutabilmektedirler. Belki de bu nedenledir ki büyücüler vatan mefhumunu, “Dininizi yok etmek istiyorlar.” sözünden önce zikretmişlerdir. Bu yaklaşım toplumu etkileme gücüne sahip insanlarca empatinin nasıl kötüye kullanılabildiğine dair oldukça güzel bir örnektir. “Yine onların içinde öyleleri vardır ki, Peygamber'i incitiyorlar ve "O her söyleneni dinleyen bir kulaktır." diyorlar. De ki; "Sizin için bir hayır kulağıdır. Allah'a inanır, müminlere inanır, ayrıca sizden iman edenlere de bir rahmettir". Allah'ın Resulünü incitenlere acıklı bir azap vardır.” (Tevbe 9/61). Peygamber (s.a) her şeyi dinler, ama sadece hayırlı ve toplum yararına olan şeyleri dikkate alır. Batılılarda bu var. Sizi iyi dinliyorlar, sanıyorsunuz ki, hidayete ermesinde ramak kaldı. Halbuki çapımızı ölçüyor, kastımızı anlamaya çalışıyorlar hepsi bu.
f. Firavun’un İleri Gelenleriyle Empatisi
“Firavun'un kavminden ileri gelenler, "Muhakkak bu çok bilgili bir sihirbazdır." dediler. O, sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. (Firavun): "O halde siz ne emredersiniz?" dedi.” (Araf 7/109-110). Firavunun, ileri gelenlerine kibar davranarak muhalif sesler yükseltmelerini önlemiş olmaktadır.
g. Şeytanın İnsanla Empatisi
“Nihayet şeytan ona vesvese verdi. Şöyle dedi: "Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?" (Taha 20/120). Allah'ın onu teşvik ettiği şey ile İblis'in teşvik ettiği şey aynıdır.
h. Müşriklerin müşriklerle
Hud (a.s)'un uyarısı üzerine iman ve itaat etselerdi “And olsun ki, onlara size vermediğimiz imkânlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşattı.” (Ahkaf 46/26). Yani, “Mal-mülk, güç ve iktidar bakımından hiçbir zaman mukayese yapamazsınız. Sizin iktidarınız sadece Mekke şehriyle sınırlıyken, onlar çok geniş bir ülkenin iktidarını ellerinde tutuyorlardı.” (Mevdudi, 1986:
Müşriklerin putlarla Empatisi
Müşriklerin bir tanesi hariç tüm putlarını kırıp ardından da bu işi yapıp yapmadığı sorulan Hz. İbrahim: “Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun" dedi. Bunun üzerine vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) dediler ki: "Doğrusu siz haksızsınız." Sonra yine (eski) kafalarına döndüler: "And olsun ki (ey İbrahim!) bunların konuşmayacağını (sen de) bilirsin." dediler. (İbrahim) dedi: "O halde, Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara mı tapıyorsunuz?" "Size de, Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun, siz hâlâ akıllanmayacak mısınız?" Onlar: "Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin." dediler.” (Enbiya 21/63-68). İbrahim’in bununla yapmak istediği, onların, putların kendilerini korumak üzere hiç bir şey yapamamış olmalarının hatta çaresiz ve güçsüz oldukları için konuşamamalarının farkına varmaları ve bunu kabul etmeleriydi.
ı. Münafıkların Müminlerle Empatisi
“O sırada münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar, (Müslümanlar hakkında) "şu adamları dinleri aldattı" diyorlardı. Oysa her kim Allah'a tevekkül ederse bilsin ki, Allah galiptir, güçlüdür ve hikmet sahibidir.” (Enfal 8/49). Üç yüz küsur fakir fukara kalktılar da bin kişilik güçlü bir düşmana karşı çıktılar.
Sonuç
Görüldüğü gibi empati bir kısmının sevap bir kısmının da günah olacağı unutulmamalıdır.
“En iyi Müslüman benim gibi olur.” şeklinde düşünüp diğer Müslümanları tekfir etmek de bir empatisizlik örneğidir.
Empati yaparken öncelik sırası Kur'an’a ve Müslümanlara aittir.
Bu bağlamda İsrail’de ölen çocuklar için üzülmekten ziyade kolları kırılan, öldürülen Filistinli çocuklarla; oğlunu askere gönderdiği ve kaybettiği için Amerikalı kadından önce, tecavüz edilen vatanları ellerinden alınan Iraklılarla empati yapmak önceliklidir.
Empati mazlumlarla yapıldığında bir erdemdir. Zalimlerle yapılan empatinin yegane amacı olabilir: Onları zulümden, işkenceden ve işgalden alıkoymaktır.
Konumuzu bitirirken size bir hikâye anlatmak istiyorum: “Ağır yaralanan arkadaşını komutandan izin alıp can tehlikesine rağmen kurtarmaya giden Mehmet arkadaşını sırtlanıp hayatını kaybetmiş halde geri getirir ve komutan askere, "Sana demiştim. Boşuna hayatını kaybedecektin." deyince. Komutanım arkadaşım dudaklarının kapamadan önce söylediği önemliydi." der. Vefat eden askerin son sözü şu olur. "Mehmet, geleceğini biliyordum Mehmet! Geleceğini biliyordum, Mehmet.”