Göksal Onat'ın sunduğu seminerde İsar'ın bir kur'an ahlakı olduğunu ve Kur'an'da beş yerde "bir şeyi bir başka şeye tercih etmek, bir şeyi başka bir şeyin üstüne çıkarmak anlamlarında kullanıldığını belirtti. (12/91; 20/72; 79/38; 87/16; 59/9)
İsar kavramının kök anlamını izah ettikten sonra sahabenin bu kavramı nasıl anladığı ile ilgili özellikle Ensar-Muhacir ilişkilerini örnekler vererek açıkladı.
Bunlardan en çarpıcı olanı Muhacirler, Mekke'den ve diğer bölgelerden hicret ederek Medine'ye geldiklerinde Ensar Hz. Peygamber'e (s.a.v) "Ya Rasulallah, tüm bağ, bahçe ve tarlalarımız emrine hazırdır, bunları biz ve Muhacir kardeşlerimiz arasında paylaştır" dediklerinde, Hz. Peygamber, "Bunlar çiftlikten anlamazlar, çünkü geldikleri yerlerde bu tür işler yapmamışlardır. Bağ ve bahçelerinizi sizlerin işleyip, onlara da hisse vermeniz mümkün olmaz mı?" der. Ensar da "İşittik ve itaat ettik" diye cevap verirler. Bunun üzerine Muhacirler, "Bu kardeşlerimiz kadar fedakâr kimseler görmedik, öyle ki onlar kendi tarlalarını işleyip, bize hisse verecekler ve bundan dolayı tüm sevabı onlar alacaklar" der ve Hz. Peygamber, "Onları övdüğünüz ve onlar için hayır duası ettiğiniz sürece sizler de Allah'tan mükafat alırsınız" diye cevap verir.
Daha sonra bu güzel ahlaka engel teşkil eden cimrilik duygusunu izah ederek özellikle cimriliğe sebep olan insanoğlu'nun iki vasıf Şuhh ve Buhl kavramları üzerinde durarak şunları söyledi. Buhl cimriliğin bizzat kendisidir. Şuhh ise insanın içinde bulunan ve bu cimriliğe sebep olan halin(vasfın) adıdır. Şuhh nefsin sıfatlarındandır. Ayrıca konuyla ilgili İbn-i Zeyd ve Âlûsî'nin görüşlerini aktararak "Allah'ın alınmasını nehyettiği bir şeyi alan ve verilmesini emrettiği şeyi vermeyen nefsinin şuhhuna (cimriliğine)tabi olmuş olur. Ve " Şuhh'tan murad, cimriliğin son derecesi olmalıdır ki, o sıfatı taşıyan kimse başkasının malına bile kıskançlık gösterir. Başkasının cömertlik yapmasını arzu etmez, ondan sıkılır da yapmaması için çalışır. Yahut o derece hırslı olur ki, mümin kardeşinin malını zulmen yer veya kendisinin olmayan şeylere göz diker, Başkasında olmasını da hoş görmez, kıskanır." Dedi.
Konuyla ilgili şu hususların altını çizdi
İsar, kişinin kendi ihtiyacı olduğu halde, bir başka Mümin kardeşini kendisine tercih etmesi demektir.
İsâr, islam ahlakının temel taşlarından biridir. Müslümana mal-mülk bilinci kazandırır.. kimin mala-mülke sahip olduğu, kimin de mal-mülk tarafından kullanıldığı bu eylemle belirlenir.. Üzerinde hükmedilemeyen, verilemeyen imkanların, nimet olmadığı aksine bunun açık bir imtihan olduğu onunla açığa çıkar.
İsar, cömertliğin bir adim ilerisidir.. ve bu adım ne kadar büyük atılırsa, Yüce Allah'ın rızasına yaklaşma da o oranda rahat olacaktır.. İsar, kulun malını sırf Allah rızası için ihtiyaç sahibi olan kardeşine yürekten vermesi ve böylece malın oluşturduğu kirlerden arınmasıdır.. burada aslolan ise, kardeşini kendinden öne alma ve bu tavırda samimi olmadır..
İnfakın sınırı üç derecede değerlendirildiğini ve bunların da Sehâvet, Cûd ve İsâr olduğunu belirterek bunların tanımını yaptı.
Sehâvet, malın bir kısmını verip bir kısmını kendine ayırmaktır.
Cûd, malın çoğunu dağıtıp az bir kısmını kendine ayırmaktır.
Îsar da zarar ve sıkıntılarına katlanarak başkasını kendisine tercih edip ihtiyacı olanı, başkasına vermektir.
İsar sadece mal ile yapılan bir fedekarlık olmadığını belirterek şu hususların altını çizdi.
Genellikle mali fedakârlıklar için kullanılmakla birlikte bazı kaynaklarda isar kavramı için "can ile isar"dan yani kişinin sevdiği bir kimse için kendi huzur ve rahatını terk edebilmesinden de söz edilmektedir.
Cömertlik ve daha üst düzeyi ile isar, Allah'ın vermiş olduğu maddi veya manevi değerlerin gerektiğinde ihtiyaç sahipleri ile paylaşılabilme özverisidir.
İsarın sadece maddi ihtiyaçların karşılanması ile sınırlanması ve bu çerçevede değerlendirilmesi yeterli değildir. Müslümanlara gönlümüzü açma, onları sevgi, saygı ile kucaklama da bir isardır.
Peygamber efendimizin (s.a.v) konuyla ilgili şu iki hadisini okuyarak seminer sona erdi.
"Her ümmet için bir fitne vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır."
"Allah'a yemin olsun sizin için fakirlikten (darlıktan) korkmuyorum. Sizin için öncekilere genişleyip (bollaştığı) gibi size de dünyanın genişleyip bollaşmasından, onlar gibi sizin de dünyalık yarışına düşmenizden, dünyalığın onları helâk ettiği gibi, sizi de helâk etmesinden korkuyorum."