Zahide Tuba Kor sözlerine; Filistin ve Gazze’nin coğrafi özellikleri, Filistin’in kendi içinde coğrafi olarak parçalanmışlığı venüfus yapısı ile ilgilibilgiler vererek başladı.
Filistinlilerin en büyük silahının nüfusları ve eğitimleri olduğunu ifade etti.
Filistin’in bir açık hava hapishanesine çevrilmiş olması ve havadan Hamas komutanlarının devamlı takip edilmesi, yer altında tünellerin açılmasına ve bu tünel ağlarının gelişmesine neden olduğunu,direnişçi komutanların güvenlik gereği yer üstüne çok nadir çıktıklarını söyledi.
Gazze’ye kimlerin girip-çıkmanın son derece son derece zor ve çileli bir iş olduğunu söyleyen Kor, tek giriş-çıkış kapısının refah sınır kapısı olduğunu, Refah Sınır Kapısı’nın da ne zaman açık olacağı belli olmadığından, Gazze halkının ciddi belirsizlikler içerisinde yaşamak zorunda kaldığının altını çizdi.
Gazze nüfusunun üçte ikisinin mülteci olduğunu, ayrıca nüfusun çok genç, yaşlı nüfusun az olduğunu; ambargo, kamp hayatı ve işgalin yol açtığı psikolojik ve ekonomik faktörlerden dolayı insan ömrünün çok kısa olduğunubelirtti.
Gazze halkının yaşadığı kampların çok kalabalık, evlerin çok küçük, sokakların çok dar, insan yaşamını sınırlandıran bir çok olumsuz faktörünvar olduğunun söyledi.
Zahide Tuba Kor; bugün Gazze’de yaşanan vahşetin ilk defa yaşanmadığını, aynı şeylerin Suriye’de de yaşandığını belirtti. Suriye’de kamplarda yaşananlar ile ilgili bilgiler verdi.
‘’Esed ve Rusya, Suriye’de uyguladığı taktiği İsrail Gazze’ye uyguluyor. ‘’Ucuz yöntem’’ deniyor buna. Muhalif savaşçılarla savaşmak yerine muhaliflerin denetiminde olan yerler kuşatılıyor. İçeriye gıda ve temel ihtiyaçların girişi yasaklanıyor. Ve tepeden devamlı bombardıman yapılıyor.’’ dedi.
Filistin’deki mevcut siyasi tabloya değinen Kor; ‘’Filistin’de 2006 Ocağı’nda seçimler yapıldı ve Hamas yüzde 60 oranında oy alarak iktidar oldu. Hamas’ın siyasete girmesine izin verilirken şu düşünülüyordu. Siyasete girsin, biraz gazı alınsın, zaten muhalefet olacağı bekleniyordu. Böylece bu direnişinden biraz vaz geçer diye düşünülüyordu. Seçim sonucu beğenilmedi ve İsrail ve Batı, Hamas’a baskı yapılmaya başlandı. İki devletli çözüm, silahsızlanma ve 90’larda yapılan anlaşmaları kabul etmesi için zorlandı. Ama Hamas bunu kabul etmedi. Seçimden birkaç ay sonra bakan ve milletvekilleri tutuklanmaya başlandı ve sonrasında Gazze, İsrail tarafından bombalanmaya başlandı. 2007’de Hamas’a yönelik bir darbe girişimi oldu, fakat Hamas bunu erkenden fark edip darbe girişimini engelleyerek, Gazze’den sürdü. Bu noktadan sonra Hamas ve El-Fetih arasındaki ipler koptu, Batı Şeria’da; el fetih, Gazze’de Hamas hükümetleri kuruldu.’’ dedi.
Yukarıda bahsi geçen olaylardan sonra Gazze’nin tecrit edilmeye başlandığını, İsrail’in Gazze ile ilgili tecrit politikasının özetinin ‘’öldürmemek, oldurmamaktır’’ olduğunu, kalori hesabı yapılarak Gazze’ye mal girişine izin verildiğini yani minimum kalori hesabı yapıldığını bundan dolayıgıda fiyatlarının çok pahalı olduğunun altını çizdi.
Bunun yanında İsrail’in; hem sivil hem de askeri işlerde kullanılan malzemelerin içeriye girmesine izin vermediğini, elektriğive suyu bir savaş aracı olarak kullandığını, elektrik ve suyun çok kısıtlı ulaşmaları, özellikle suyun sağlıksız olmasının ciddi sağlık problemlerine neden olduğunu belirtti. Bu olumsuzlukların Gazzelileri farklı alternatiflere yönelterek ‘’buluş toplumu’’ olarak isimlendirilmesini sağladığını söyledi.
7 Ekim’den öncesine kadar ki tablo göz önünde bulundurulunca; Gazzelilerin iki seçeneğe mahkum edildiğini söyleyen Zahide Tuba Kor; ‘’Ya İsrail’in zaman zaman gerçekleştirdiği bombardımanlarda ölmek ya da ambargoların yol açtığı olumsuzlukların etkisiyle yavaş yavaş ölmek. ‘Hamas neden bu harekatı başlattı?’ diyenler var. Filistinliler bombalara taş ile karşılık verdiklerinde de bombalanıyordular şimdide bombalanıyorlar. Bunu söyleyenlere bunu hatırlatmak gerekir.’’ dedi.
‘’Gazzeliler nasıl ayaktalar?’’ sorusunu yanıtlayan Kor; Gazzelilerin hayat felsefesinin ‘’kim bir iş yaparsa en iyi şekilde yapsın’’ hadisi şerifi olduğunu, Gazzelilerin bütün bombardıman ve zulümlere rağmen normal hayatlarına devam etme mücadelelerinin İsrail’i çıldırtan bir durum olduğunu, Gazzelilerin hayatlarını kaybetmelerine rağmen özel günlerini en güzel şekilde kutladıklarını, bu kutlamaların onların ‘’biz hayattayız, ayaktayız’’ mesajı olduğunu, Gazzelilerin söylemi ile ‘’Gazzeliler için hayatın tadı ümmetin meselesi için yaşamaktır. Hayat Gazze’de zordur ama güzeldir.’’ Olduğunu ifade etti.
Son olarak; ‘’Hamas neden 7 Ekim de böyle bir harekata girişti’’ sorusuna yanıt veren Zahide Tuba Kor; ‘’2021 Mayıs’ında İsraillin 11 gün süren saldırılarının akabinde, ateşkes imzalandıktan sonra, Kassam Tugayları bir sonraki karşılaşma için hazırlıklara başladı. Kassam iki yıl bu harekata hazırlık yaptı ve ateşkesten memnunmuş gibi davranarak İsrail’i yanılttı bu sure zarfında. ‘Aksa Tufanı Harekatı’ ile Hamas Ortadoğu’da çok büyük bir oyunu bozdu. Bugün Hamas bu harekatı başlatmamış olsa biz, Suudi Arabistan İsrail anlaşmasını konuşuyor olurduk. BM kurulunda konuşan Netanyahu; İsraill’in artık düşman Araplarla barıştığını söyledi. Ve bu barışla beraber, Birleşik Arap Emirliklerinden başlayıp, Suudi Arabistan’dan devam eden ve hayfa limanında son bulan bir ticaret ağı oluşturulacaktı. Bu harekatla bu oyun bozulmuş oldu ve Netanyahu son açıklamasında bu bölgesel düzeni savaşla kuracağını açıkladı.’’ dedi.
Hamas’ın İsrail’in yenilmezlik mitini yıktığını, bunun sonucu olarak İsrail halkının İsrail’i terk etmeye başladığını, İsrail’in şu anda hiç beklemediği zaiyatlar verdiğini, zaiyatların ilan edilenden kat kat fazla olduğunu ve İsrail’in tarihinde hiçbir zaman bu kadar askerini ve teçhizatını kaybetmediğini, İsrail’in hiçbir zaman dünya kamuoyunda bu denli tepki göstermediğini belirterek sözlerini tamamladı.
Seminer soru-cevap bölümünün ardından son erdi.