"Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın) Kiminiz, kiminizin gıybetini yapmasın. (arkasından çekiştirmesin) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan tiksindiniz.." ( Hucurat 12)
Sunumuna "Su-i zan"ın kelime-kavram anlamını açıklayarak başlayan Parlar, Zan'ın toplumsal bir boyutta Müslümanlara zarar verdiğini, şeytanın kalbimize hükmetmesinin bir yolu olduğuna değinerek Müslümanın Müslümana kanı, ırzı, hakkına girmenin (su-i zan'da bulunmak) haram olduğunu belirttikten sonra Hüsn-ü zan ile Su-i zan arasındaki farkları açıkladıktan sonra Hz. Meryem ve Hz. Aişe (İfk olayı)'nin hayatlarından örnekler vererek "Müslüman'ım" bilincinde olan bireylere yakışan tavrın Hüsn-ü zan sınırları içerisinde olması gerektiğini, Nur Süresi, 12. Ayeti ile ifade ederek açıkladı. Su-i zan'a sebebiyet verecek davranışlardan kaçınılması gerektiğinin Müslüman bireyler için faydalı bir hareket olduğunu ifade etti. Hüsn-ü zan'ın önemine vurgu yaparak güzel görmeyi, güzel düşünmeyi öğrettiğini, vahyin terbiyesini üstümüzde taşımamıza yardımcı olduğunu kötülüğü uzaklaştırarak Salih amellere yöneltebileceğini vurguladı.
Düşüncelerimiz, amellerimizi, amellerimiz bizi yansıtır, kendimizden sorumlu olduğumuz kadar toplumdan da sorumlu olduğumuzu hatırlatarak sunumunu bitirdi.