İlk değerlendirme Ramazan Çelikal tarafından Hülya Şekerci’nin “Kur’an-Hayat Ekseninde MÜMİN KADIN” kitabıyla yapıldı.
Dört bölümden oluşan kitabın 27 Ana ve 70 Alt başlıktan oluşması Mümin Kadın ile ilgili hemen hemen tüm konulara değindiğini belirten Çelikal, Tüm bu konulara 194 sayfada nasıl değindiğini de kitabın küçük karekterle yazılmış olması sebebiyle olduğu eleştirisini getirdi.
“Kadın Sorununa Yaklaşımda Perspektif” konulu birinci bölümde; Kur’an’ın “cahilî kadın” anlayışını ıslahı, Ataerkil düşüncenin islami ilimlere sızması, Siyer ve hadis kaynaklarında ezber bozan rivayetler, Kadın-erkek farklılığı ve cinsiyetçilik, Kadınla ilgili ayetlere parçacı yaklaşım, Kur’an dili ve kadın ve son olarak Kadın ve erkeğin birlikte vurgulandığı ayetler konularında yazarın bakış açısını özet olarak sundu.
Bu bölümde öne çıkan hususun Geleneksel kadın algısının Kur’an’ın sunduğu kadın algısından farklı bir algı olduğu ve buna sebep olarak ta rivayetlerden gelen farklı bir peygamber imajından kaynaklandığı ifade edildi.
Kitabın ikinci bölümünde “Toplumsal Hayatta Mümin Kadın” üst başlığı ile Kadının sosyalleşmesi, Takva elbisesi: tesettür, Yozlaşmanın örtülü yansımaları, Kadın-erkek ilişkilerinde iffet , Anne-baba ilişkilerinde vahyî ölçü, ve Müslüman kadının eğitim sorunu konularında yazarın görüşlerini özetledi.
Bu bölümde de öne çıkan yaklaşımların; Kadının toplumsal ilşkilerde daha sosyal olabilmesi hususunda tesettürün belirleyici olduğunu, modern zamanda başörtüsü başta olmak üzere tesettürün anlamsızlaştırmak istendiğini, Kadın-Erkek ilişkilerinin iffetli bir tarzda yürütülebilmesinde sadece kadının değil erkeğin de önemli bir sorumluluğu olduğunu söyledi. Ayrıca Çelikal, Yazarın kadın ile ilgili eserlerde pek rastlanmayan Aile içinde kadın ve gelin statüsü ve Ebeveynlerin “Hakkımı Helal Etmem” tehdidi gibi konularını orijinal bulduğunu söyledi.
“Kur’an ve Kadın” konulu üçüncü bölümde; Kadınla ilgili ayetlere yaklaşımda modernist tutum , Nikâh, Çok kadınla evlilik, Erkeğin yöneticiliği, Kocaya itaat, Nüşuz ve kadının dövülmesi, Boşanma, Miras, Kadının şahitliği ve Cariyeliğin mantığı ve kölelik konularında yazarın görüşleri kısaca özetlendi.
Ağırlıklı olarak kadın konusunda en çok tartışma konusu yapılan konuların işlendiği bu bölümde özellikle kur’ana parçacı yaklaşım ve rivayet kültürünün oluşturduğu bir zihin yapısıyla çok çarpık bir kadın anlayışının oluştuğunu, Aile içinde yürütülecek iktidar mücadelesinin ne kadına ne de erkeğe bir hayrı olduğunu, Eğer tüm eylemlerimiz Âlemlerin Rabbi adına ise aile içinde eşlerin inisiyatif alanlarını genişletmeye yönelik bir iktidar mücadelesi anlamsız olduğu vurgusu ön plana çıktığını söyledi.
Dördüncü ve son bölümde “İslami mücadelede kadın” başlığı altında Kadın islami mücadelenin zayıf unsuru mudur? İslami mücadele ve evlilik hayatı, Annelik sorumluluğu ve islami mücadele, Kadın hakları söylemi konuları işlendi.
İslami mücadele mi? Aile mi? Tartışmalarına kısmen cevap aranan bu bölümde İslami mücadele sürecinde kadın konusunda, 80’lerden başlayarak uyanış sürecinin yeni ve tecrübesizlikten kaynaklanan hatalar yapıldığını, Ancak 90’lardan sonra kadın ve Aile konularında daha dengeli davranarak hem aile içi rollerinde hem de islami sorumluluklarında daha dengeli hareket edildiği kanaati vurgulandı. Yazarın şu paragrafı konuyla ilgili manifestosu sayılabilir. “Hayatı bir imtihan sorumluluğunda soluyan, sahip olduklarını feda edebilecek bir bilinçle mücadele içinde yer alan Müslüman erkekler kadar Müslüman kadınlar da toplumsal dönüşümün asli unsurlarıdır. Dinle ilişkisini belirli alanlarda sınırlamayan mümin kadınlar İslami değişim çabalarında aktif olarak yer almalıdırlar.”