Murat Yürükoğulları / Haksöz Haber
Sunuculuğunu Serkan Ekmen'in yaptığı program Kur'an-ı Kerim tilaveti ve meali ile başladı. Türkiye'deki darbe süreçlerini ve 15 Temmuz darbe girişimini ve halkın darbeye karşı direnişini anlatan sinevizyon gösterisinin ardından IHH Başkanı Bülent Yıldırım ilk konuşmacı olarak kürsüye geldi.
Bülent Yıldırım, konuşmasına 15 Temmuz darbe girişiminden siyasetçilerin, bürokratların ve toplumunda sorumlu olduğunu vurgulayarak başladı. Yıldırım, aklı kullanmayan, rafa kaldıran teslimiyetçi anlayışın emperyalist ve Siyonistlerin emri altına girdiğini belirtti. Yıldırım, darbe girişimine karşı çıkan insanların ya da yapıların da aklını kullanma ve bağımsız olma vasfı taşıdıklarına dikkat çekti. Yıldırım, o gece yapılan saldırının Türkiye'ye karşı değil ümmete karşı yapıldığını ve bunun bilincinde olan bütün mültecilerin sokaklara çıktığını ifade etti. O gece yaşananların, Mavi Marmara'da yaşananlarla aynı olduğunu ifade eden Yıldırım, 15 Temmuz gecesi silahlara karşı çıkan halkın korkusuzca mücadele ettiğini belirtti.
Bülent Yıldırım, ayrıca 28 Şubatı unutmadığını ve bu darbenin akıl hocasının Fethullah Gülen olduğunu söyleyerek sözlerini sonlandırdı.
Programın ikinci konuşmacısı Abdurrahman Dilipak, aklın bize öğretemediğini hayatın öğrettiğini, dünyanın her yerinde devletin, ordunun, polisin halkı koruduğunu, Türkiye'de ise halkın bunları koruduğunu ifade etti. Dilipak, İslam'ında, İslamcılığın da bu ülkede yaşadığını ve bu tür olaylarında uyanışımıza vesile olduğunu vurguladı. Bu konunun paralel devlet krizi olmadığını, paralel din planlaması olduğunu vurgulayan Dilipak, A.B.D ve NATO'nun askeri ve stratejik hedeflerine tehdit oluşturmayan bir din pazarlandığının altını çizdi.
Dilipak, faşizm ve komünizm'in yıkıldığını, şimdi ise kapitalizmin kriz içine olduğunu ve krizden kurtulabilmek için Fethullah Gülen'e muhtaç hale geldiğini söyledi. Dilipak, adaletten, barıştan ve hürriyetten yana bir dünya kurmamız gerektiğini ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.
Programın son konuşmacısı Hamza Türkmen, sunumunda şu görüşleri dile getirdi. 15 Temmuz darbe girişiminin aktörleri, ön cephede Batıni, müfsid din anlayışına sahip ahlaksızlardı. Ancak bunlarla birlikte işbirlikçi, NATO'cu Amerikancılar vardı. Darbe ile hedeflenen iç ve dış vesayetten kurtulmak için verilen özgürlük mücadelesinin engellenmek istenmesiydi. Darbeye karşı çıkanlar, 28 Şubattaki direniş ruhunu taşıyan insanlar, bu ülkenin maslahatlarına, kazanımlarına sahip çıkan, topyekün özgürlüğü savunan erdemli insanlar ve iç ve dış vesayete karşı çıkan ve dünya beş'ten büyüktür diyen Recep Tayyip Erdoğan'nın çağrısıyla hareket eden insanlardı. Darbe girişiminin istismarcıları ve şakşakçıları konusuna gelince o gece Bağdat Caddesinde, Gazi Mahallesinde ve Artvin'in Hopa ilçesinde ve diğer yerlerde darbecileri alkışlayan kişiler vardı. Diyarbakır ve diğer yerlerde HDP ve PKK mevzi kazanmak için darbeye destek vererek sokaklara çıktılar. CHP o gece darbeye karşı çıkmak için insanları meydanlara çağırmadı. Darbe girişimin ardından ise demokrasi maskeli Kemalist darbeciler ve eski solcular gündeme gelmeye başlayarak süreci istismar ettiler. Subay kadrolarında oluşan boşluğu Kemalist Ergenekoncu, balyozcular doldurmaya çalıştılar.
Darbe girişiminin ardından cemaat kavramı zedelenmeye çalışıldı. Ancak burada eleştirilmesi gereken cemaat kavramı değil, Batıni, muharref ve sığınmacı bir din anlayışının yanlışlığıydı. Yargı ve yargılama süreçlerinde haksız mağduriyetler oluşturulmamalıdır.
Program, Grup Yürüyüş'ün seslendirdiği marş ve ezgilerle sona erdi.