‘’Yakın Tarih Kriterleri; Uluslaşma, Kemalizm’’ konusunu anlatan konuşmacı özetle şunları söyledi:
Kemalizm’i anlamak için Avrupa aydınlanmasının evreleri, modernizm ve Osmanlı'nın batılılaşma macerasının bilinmesi gerekiyor.
Aydınlanma dönemi aklı ve bilimi merkeze aldı. İnsanın, sınırsız aklın kılavuzluğunda özgürlüğüne dayalı bir dünya görüşünü yaşam alanlarında yapılandırdı. Aydınlanma aydınlarınca insanları din adamları hiyerarşisine mahkûm eden, aklı devre dışı bırakan ve kişilikleri köleleştiren olduğuna inanılan mit, önyargı ve hurafelerden arınmak en öncelikli işlerin başında gelmeliydi. Aklı kısıtlayan ve inançları dogmalara boyun eğdiren bir hayattan ve kabullerden kurtulma çabaları, süreç içinde kendine özgü fikri ve eylemsel açılımlarını sosyal siyasal ekonomik alanlarda, eğitimde, bürokraside ve devlet formunda kendini yapılandırmaya bıraktı.
İngiliz ve Fransız aydınlanması ve modernleşmesinin siyasal, askeri ve ekonomik başarıları ve ilerleme yöntemleri diğer imparatorlukları yaşanılan bu değişimi anlama ve uygulama için harekete geçirdi.
Osmanlının modernleşme serüveni; Tanzimat ile başlıyor, meşrutiyetler ile daha da batıcı bir şekle evriliyor ve nihayetinde süreçte, batılı nosyonlar ve hayat tarzlarına hayranlık duyan yeni yetişen gençlerde o dönem savaş koşullarında batının hâkimiyeti ve dünya imparatorluklarına yön veren güçlü imajlar olarak hayranlık bırakan etkilere yol açıyordu. Batı işgal ediyor ve sömürüyordu ama insanların zihninde bıraktığı güçlülük ve modernlik olgusu kitlede yüzünü batıya çevirmiş bir taklit sürecini işletiyordu.
Sömürgeci batının İslam topraklarını işgale yönelmesinin ardından, batıdaki endüstri alanlarının elzem ihtiyacı olan enerji ve iş gücü kaynaklarına yönelmesinin ardından yeni bir süreç şekillenmeye başlamış, aynı paralelde de bozulan düzenin imarı öngörülerinde sosyal siyasal ekonomik ve devlet formu talepleri batının lehine karşılık bulmaya başlamıştı. En somut ve görünen yönelim; yeni devlet formu, toplum inşası, tarih bilinci ve bilimsel yaklaşımlarda batılılaşma fikri olarak tezahür eder olmuştu. Osmanlı devlet yapısında, yönetim anlayışında ve merkez şehirlerde yeni yetişen gençlerde kent kültürü ve yaşam bilinci olarak Batılı yaşama özenen Aydınlanma izdüşümleri gözlenir olmuştu.
Birinci dünya savaşı sonrasında İstanbul’un İngilizler tarafından işgali, Osmanlıyı halk merkezli başlatılabildiğinde ancak başarıya ulaşması mümkün olacak bir istiklal mücadelesi arayışlarına sevk etmişti. Güvendiği komutanlarını Samsun ve Trabzon üzerinden Anadolu’nun iç taraflarına gönderdi. İngiliz vesayetine rağmen Sivas ve Erzurum kongrelerinde bağımsızlık mücadelesine girişecek kuvvetlerin sağlanması ve devlete verilecek destek konusunda kararlar alındı.
Ama ikinci meşrutiyetin ardından iktidara gelen İttihat Terakki yönetimi süreci batılılaşma merkezli sürdü. Osmanlı ciddi toprak kaybetti. Girilen savaşlar kaybedildi. Batının işgalleri Osmanlıyı daha da zayıflattı. Osmanlının saltanat merkezli yönetimi yerine halk meclisi üzerinden işleyecek cumhuriyet yönetimi arayışlarına yönelindi.
Neticede cumhuriyet yönetimi ile sonuçlanan süreç "aydınlanmış despotizmin" Müslüman topraklardaki iktidar olguna evrilir oldu.
Yeni kurulan cumhuriyetin devlet karakteri Kemalist aydınlanma düşüncesi olarak yol alır olmuştu. Yukarıdan aşağıya doğru, sosyal siyasal dini yaşam ve eğitim alanlarında devlet eliyle şekillenen değişim ve inşalar Kemalizm merkezli tek adam yönetimine dayalı bir yöntem zemininde mücessem hale gelmeye başlamıştı.
"Tek doğru olmak, ebediyen geçerli olmak’’ iddiası bu yöntemin otokratik uygulama gerekçesi ve devlet eliyle yapılanları gerekçelendirme tarzıdır. Kemalist sistem şefçi, elitist ve vesayetçidir. Çoğulcu, hoşgörülü, uzlaşmacı değildir. Tek particidir, muhalefetin hiçbir türüne izin vermez. Siyasal tartışmaya ve katılıma açık değildir. Hem otoriter yer yer de totaliterdir, iddia ettiği aklın sistematik diktatörlüğüdür. Kemalizm en genel ifadeyle, "Kökleri Tanzimat’a uzanan batılılaşma hareketlerinin milli mücadele sonrasında aldığı radikal bir biçimdir."
Uluslaşma, devrimler meselesine de kısaca değinildi. Yeni dönemde dizayn edilen sosyoloji, Kemalist ideolojinin temel unsurları ve çeşitli Kemalizmler üzerine verilen ayrıntılarla süren program katkılar ve soru cevap bölümü ile nihayetlendirildi.