Bartın Özgür-Der ve Ereğli Özgür-Der Temsilciliklerinde Hülya Şekerci’nin gerçekleştirdiği sunumun özeti:
"Fetih suresi 29. Ayette anlatılan Ekin meseli, merhaleli bir yapılanmanın, mü’minleri nasıl güçlendirdiğini ifade etmektedir. Günümüzde ekin meseli ile anlatılan tablo neye tekabül etmektedir. Sayısal çoğunluğa erişmekten ziyade nitelikli, hem vahyi, hem çağını okuyup çözümler üretebilen kaliteli bir birlikteliğin nasıl sağlanacağı ile ilgili sürekli kafa yormalıyız.
Bu çerçevede genç nesil ve onların nitelikli dönüşümünün sağlanması hayati önem taşımaktadır. Gençleri kuşatan en önemli hastalıklardan olan bireyselleşme, dünyevileşme, popüler kültür ve tüketim gibi ahlakı ve fıtratı yozlaştırıcı etkilerden nasıl uzak durulabileceği ve gençlerimizde Allah merkezli bir algının nasıl üretileceği konusunda istişari temelli birlikteliklerin çoğaltılması gerekir. Gençleri Ekin nesli yapmanın yollarını birlikte aramalıyız. Tabi bunun için öncelikli şartın kendimizi Ekin nesli haline getirmek olduğunu unutmamamız gerekir. Gençlerimizden taleplerde bulunmadan önce, onlara nasıl bir rol-modellik yaptığımızı gözden geçirmeliyiz. Sağlam örneklikler oluşturmadan teorik taleplerde bulunmak hem inandırıcı olmayacak hem de dönüşüm sağlamayacaktır.
Kendi yapamadıklarımızı, gerçekleştiremediğimiz hedeflerimizi çocuklarımızda görme arzusundan vazgeçmeliyiz. Onların kendi kişiliklerine uygun bir hedefle ama temelde Allah rızasını gözeten bir algıyla hayata bakmaları çok önemlidir. Bu anlamda gençlerimize yaklaşımlarımızda dikkat etmemiz gereken kimi hususlardan bahsetmemiz gerekir.
Geçmişte gençlerin, çocukların adam yerine koyulmaması gerçeğinden hareketle tersi bir aşırılıkla tamamen müsamahakâr olunmamalıdır. Hatalarını görmezden gelici, her dediklerini mutlaka yerine getirme telaşından vazgeçilmelidir. Ailelerimiz ata erkil mi ana erkil mi diye tartışırken artık çocuk erkil bir modele doğru gidişin olduğunu görmemiz gerekir ki bu konuda dengeyi muhafaza etmeliyiz.
Örneğin çocuklarımızın tesettürünü beğenmiyoruz ama sağlıklı, uygun bir üslupla eleştiri getirmekten de uzak duruyoruz. Oysa yanlışlar uygun dille ifade edilmeli, daha kötülerle kıyaslanarak mevcut hal yeterli görülmemeli ve her yaptıkları meşrulaştırılmamalıdır.
Gençler söz konusu olunca sadece ailelerin yeterli olmadığını alternatif çabalara, ıslah faaliyetlerine ihtiyacımız olduğunu, cemaat bilincini geliştirecek çalışmalara imza atmamız gerektiğini bilmeliyiz. Açacağımız öğrenci evlerimizle, alternatif eğitim faaliyetlerimiz ve sohbetlerimizle gençlerimize uygun zeminlerde, sahih bilgi ve pratiği yakalayabilecekleri ortamlar hazırlamak üzerimize yüktür. Bu konuda Allah rızasını merkeze alan ihya ve ıslah çabalarımızı artırmalıyız.
Gençlerimizle ilgili bazı gözlemlerimiz de şunlardır:
Gençler üzerinde ağır nefsi baskılar mevcut. Bunları kendi başlarına aşmaları çok zor görünüyor. Dizilerdeki ahlaksızlıklar tamamen gayr-i meşru ilişkileri yaygınlaştırıyor. Bunları eleştirsek de bilinçaltımızı adım adım işgal ediyor. Hatta öyle ki Türkleri ifsad ettiği yetmezmiş gibi Arap coğrafyasını bile kasıp kavuruyor. Gençlerimizi bu günah batağından kurtarmayı düşünürken öncelikle kendimiz örnekliğini sergilediğimiz bir aile modeli olmanın yollarını aramalıyız. Kendimiz olmalı, kendimize gelmeliyiz. Ailemiz içinde vaktimizi nasıl geçirdiğimizin muhasebesini iyi yapmalıyız.
Kız-erkek ilişkilerindeki ölçüsüzlükler giderek artıyor. Maalesef İmam hatip nesli de bu ifsaddan geri kalmıyor. İffet kavramını yeniden hayatın içerisine sokmak için neler yapabileceğimizi gündemleştirmeliyiz. Hz. Yusuf misali iffeti temsil eden gençler yetiştirmek için çabaları artırmalıyız. Yusuf peygamberin hayatını basit bir kıssa olmaktan çıkarıp hayatımızın merkezine yerleştirmeliyiz. İffet deyince aklımıza sadece kızlarımız gelmemeli, erkeklerimizin de iffetini düşünmemiz gerekir. Derneklerimizde, vakıflarımızda kavramsal analizlerle yetinmemeli, günlük hayatımıza tekabul eden bu ve benzeri konuları gündemleştirmeli, gençlerimizle bu konuları tartışmalıyız. Örneğin; İffet Anlayışımız, Eğlence Anlayışımızda Ölçülerimiz, Teknolojiyi Kullanmadaki Ölçülerimiz, Flört İlişkilerinin Uygunsuzluğu vb. konular ciddi bir disiplin içinde ve istişari temelde ele alınmalı, gençlerimizin kişiliklerine önem verdiğimiz gösterilmelidir. Güncel fıkhımızı üretmeye dair hamlelerimizi netleştirmeye çalışmalıyız.
Gençlerimizin ve ailelerinin İmam Hatip Liselerini tercih etmesi önemlidir. Tüm zaaflarına rağmen kazanımlarını da gözettiğimiz zaman İmam Hatip Liselerindeki imkânlar ve ifsadın daha az olması önemli bir tercih sebebi olarak kabul edilmelidir. Okul-aile birliklerine girmeli ve oraları verimli bir imkân olarak düşünmeliyiz. Öğrencilerle hakikatin yaygınlaşması adına birliktelik kurabileceğimiz tüm imkânları değerlendirmeliyiz. 28 Şubat’ın tembelleştirici etkisinden kurtulmalı, üzerimizdeki ölü toprağını artık kaldırıp atmalıyız. İçerisinde bulunduğumuz şartlar bizlere güzel imkanlar sunarken bunları Allah rızası adına değerlendirmezsek vebali çok daha ağır olacaktır. Rabbimize hesap verme bilinci ile hayatımızı Allah’a adamanın yollarını aramalıyız.
Gençlerimizle siyasi mevzuları da konuşmaktan çekinmemeliyiz. Bu anlamda hem anne-babalara hem de hepimize büyük görevler düşüyor. Onları siyasetin sorunlarından uzak tutma adına gerek coğrafyamız içerisinde olan bitenlere gerekse ümmet coğrafyasında olan bitenlere kayıtsız kalan gençler olmaması için çalışmalıyız. Ümmetin maslahatlarına uygun sağlıklı değerlendirmeler ve okumalar yapması için yönlendirici olmalı, yardımımızı esirgememeliyiz. Gündem değerlendirmelerini beraberce yapmalı ve ortak perspektif üretme çalışmalarını aksatmamalıyız.
Çocuklarımızın hayata bakış açılarını değiştirmek istiyorsak, öncelikle kendi bakış açımızı değiştirmeliyiz. Ahiret temelli bir hayat algısını beraberce diriltmeliyiz. Ahiret temelli yaşama idealinin dünyadan el-etek çekmek anlamına gelmediğini, bizzat dünyada vereceğimiz ıslah mücadelemizin ahireti kazanmamız için şart olduğunu iyi anlatmalıyız. Sürekli canları sıkkın bir şekilde duran gençlerimizin hayata anlam katabilmesi için gerekli tüm çabayı göstermeliyiz. Çocuklarımıza amaçlar aşılamalıyız. İdealleri ve değerleri uğruna yaşaması gerektiğini öğretmeliyiz. Rotası olmayan gemiye hiçbir rüzgârın yön veremeyeceğini anlamalarını sağlamamız lazım. Öğütlerimizi şekilsel olmaktan çıkarıp, bilinç aşılayıcı çalışmalar yapmamız gerekir. Her türlü çabayı gösterdiğimizde dahi başarılı olamayabiliriz ancak yine de cemaat algısı içinde çabalarımızı devam ettirmeliyiz. Sosyal medyanın evimizin açık kapısı olduğunu bilmeli bu konularda aile içinde istişari kararlar almalıyız."
Bu ufuk açıcı sunumun ardından yoğun katılımlı soru-cevap kısmından sonra seminer sona erdi.