Yağmurlu havaya rağmen çok sayıda Bartınlının iştirak ettiği ''Bartın Sivil İrade Platformu''nun düzenlediği eylemde basın bildirisi okunup dua edildi. Darbecileri lanetleyen ve 28 Şubat mahkûmlarının özgürleşmesini talep eden sloganlar atıldı. Eylemde ''28 Şubat Darbecileri Yargılansın'', ''28 Şubat Mahkumlarına Özgürlük'', ''Darbeciye Değil Mağdurlara Özgürlük'' ''Darbeciler Halka Hesap Verecek'' sloganları atıldı ve tekbir getirildi.
Platform adına Aydın Kuloğlu'nun okuduğu basın bildirisinden sonra Fahri Okun'un yaptığı duanın ardından eylem sona erdi.
Eylem sonrasında 28 Şubat 1997'de yayınlanan gazetelerin sergilendiği sergi salonuna gidildi. Sergi salonunda o dönemki gazetelerin manşetlerinin yer aldığı orijinal nüshalar sergilenmekte olup, sergi birkaç gün halkın ziyaretine açık olup gezilebilecektir.
Eylemde okunan basın bildirisi metni;
Bugün, burada, bundan 21 sene önce gerçekleşen 28 Şubat post modern darbesini, tüm darbeleri ve tüm darbecileri lanetlemek için toplandık. 28 Şubat darbesi de; 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri gibi, darbe geleneğinin bir devamıydı. Yine 15 Temmuz darbe teşebbüsü de, aynı darbe geleneğinden alınan cesaret ile planlanan, fakat darbe karşıtı halkımızın cesaretle karşı koyması ve 250 kardeşimizin şehadetiyle, Allah'ın izniyle başarısız olmuş bir darbe girişimiydi.
28 Şubat darbe kararları gerekçe gösterilerek, İmam Hatip Liselerine katsayı uygulaması getirilerek mezunlarına üniversite yolu kapatıldı. Zamanın birinci partisi ve hükümet partisi olan Refah Partisi ve akabinde Fazilet Partisi kapatıldı. Rahmetli Necmettin Erbakan siyasi yasaklı hale getirildi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan şiir okudu diye, hapis cezasına çarptırıldı. Başörtüsü, üniversite ve diğer tüm kamusal alanlarda, kesin bir şekilde yasaklandı. Kurumlardaki mescitler kapatılarak, eşleri örtülü veya namaz kılan birçok askeri personel ve bazı kamu çalışanlarının işlerine son verildi. Ekonomi alanında irticacılara müsaade edilmemesi adına, birçok ticari kuruluşa kısıtlamalar getirildi. Bu yüzden birçok şirket iflas ettirildi. Kılık kıyafet düzenlemesi adı altında sakal -bıyık, kadınların giysileri yeniden düzenlendi ve eğitim müfredatına Müslümanlığı gerici gösteren düzenlemeler dâhil edildi. Buna benzer, saymakla bitmez zulüm uygulamaları yapıldı.
Bu gün hamdolsun 28 Şubat sürecinin aktörleri olan kibir abideleri, İslam'a ve topluma düşmanlığın simgesi haline gelmiş, o günün asker-sivil kişileri çok kısa bir süre içinde tarihin çöplüğündeki yerlerini aldılar. Dönemin asker ve sivil bürokrasisi, basın patronları, gazeteciler, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay gibi kurumlarda görevli bürokratlar, bazı savcı ve hâkimler, muhtelif iş dünyası patronları, sözde bazı siyasetçiler, üniversitelerde görevli akademisyenler, YÖK başkanları, rektörler ve muhtelif darbeci gönüllü kuruluşlar, 28 Şubat günlerinde çok zalim ve güçlü gözüküyorlardı. Ancak bu zorbaların kibri; bizleri yolumuzdan, yalnız Allah'a kul olmak hedefimizden, çocuklarımızın ahlak ve din eğitimi hassasiyetimizden ve toplumun geleceğine dair hakkaniyetli sorumluluk anlayışından vaz geçiremedi.
Bugün gelinen nokta itibari ile darbeci vesayetin bir hayli gerilediğini, ekini ve nesli yok eden bu saldırgan zihinlerin, hareket alanlarının bir hayli daraldığını söylemek mümkündür. Ancak yaşanan gelişmeler muvacehesinde 15 temmuz göstermiştir ki; hiçbir şekilde yeniden 28 Şubatların yaşanmayacağı garantisi yoktur. Bizim, meşru haklarımızı korumak için, nöbet bilincini terk etmememiz, kulluk görevlerimizdendir. Hayat tercihlerimizi İslam'la, fıtratla buluşturacak özgürlük yürüyüşümüzü bırakmamamız şarttır. Eğitim, kültür alanındaki İslamlaşma çabalarımızı sürdürmemiz, bu konudaki duyarlılığımızı da daha geliştirerek; sosyal, siyasal, ekonomik, eğitim ve kültürel hayat alanlarında mücadelemizi, insanca, Müslümanca sürdürmemiz, aslolan görevimizdir. Sadece kendi çevremiz için değil, bugün büyük bir bunalım içinde yaşayan, dünyadaki zulüm ve katliamlar karşısında vicdanını ve duyarlılığını kaybetmiş insanlığın tek kurtuluşu; Rabbimizin yeryüzü yaşamına dair indirdiği Din-i Mübin-i İslam'dadır. Yeryüzünde tüm insanlar için adaleti, iyiliği, güzel ahlakı, barışı, esenliği, can ve mal emniyetini, insanlığın saadet medeniyetini inşa görevini bizlere yüce Rabbimiz emanet etmiştir.
28 Şubat zorbalığının, yıllar önceden bu güne, yargı düzleminde yaşattığı çelişkilerin, görmezden gelinmemesi gerektiğine dikkat çekiyoruz. 28 Şubat hukuksuzluğunun zulüm uygulaması olarak, yıllardır, adeta unutulmaya terk edilmiş kardeşlerimizin, onların ailelerinin ıstırabının görmezden gelinmesini ibretle izliyoruz. 28 Şubat darbecilerinin toplumda yol açtıkları bu çok boyutlu ve derin yara, hala kanamaktadır. Karanlık sürecin düşmanlaştırdığı, İslami kimlikli kişilere yönelik takibat ve yargılamalar neticesinde verilen ağır cezalar nedeniyle, hala pek çok kişi cezaevlerindedir. Hukuksuzluğun zirve noktasını teşkil eden "brifinglendirilmiş yargı" marifetiyle, bu süreçte verilen akıl almaz kararlarla, 600 kadar insanın, aileleri ve yakınlarıyla birlikte maruz kaldıkları mağduriyet yıllardır sürmektedir.
İslami örgüt suçlamasıyla açılmış pek çok davada verilmiş kararlar nedeniyle yıllardır cezaevinde tutulan ve aynı şekilde bu davalarda isimleri geçtiği için ülke dışında yaşamaya mecbur bırakılan pek çok kişinin, darbecilerin hukuksuzluğunun mağdurları oldukları, bugün her açıdan anlaşılmış, açıklığa kavuşmuştur. Ne var ki, uzun bir zamandır, bu konuyla ilgili tartışmalar sürmesine rağmen, hala bu mağduriyetleri sonlandırma adına, yargı bazında somut bir adım atılamamıştır. 28 Şubat darbe süreci mağdurlarının, acilen tahliye edilmelerinin hukukun ve adaletin gereği olduğunun altını çiziyoruz. Ayrıca, Fetöye bağlı kadrolar tarafından emniyet ve yargıda yürütülen soruşturmaların, delil toplanmasından karar verilmesine kadar, derin şaibeler veya karanlık kumpasların altını çiziyoruz. Uydurma gerekçelerle açılmış davalardan cezaevine girmiş, 600'den fazla mağdur var. Özellikle müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alarak, cezaevinde yatan mahkûmların çoğunluğu 28 Şubat sürecinde yargılanmış, ya da kararları bu süreçlerde onaylanmış mahpuslardır. Oluşturulan dosyalar; iftiralarla, işkence ile alınmış beyanlarla, saptırmalarla, askerlerin verdiği brifingler sonucunda âdil bir yargılama' yapılmadan verilen cezalarla doludur. Bartın SİP (sivil irade platformu) olarak 28 Şubatçı darbecilerin ve FETÖ kadrolarının mağdur ettiği kardeşlerimiz için adaletin tesisini istiyoruz. Bu sorun, kanun hükmünde kararnamelerle çok rahatlıkla çözülebilir. Şu anda 28 Şubat mağduru olan kardeşlerimiz arasında, ülkemize karşı emperyalist projelerle hain darbe girişiminde bulunan FETÖ çetesine ve onların ulusal, küresel yandaşlarına karşı tankların üzerine çıkan ve Mümince bir duruş sergileyen bir direnişin destanını yazan aileler mevcuttur. Bu kardeşlerimizin çocukları cezaevleri yolunda büyüdü.
Unutulmamalıdır ki, 12 Eylül'den hesap sorulmamış olması 28 Şubat'ı doğurmuş, 28 Şubat'tan hesap sorulmamış olması 15 Temmuz'u doğurmuştur. Darbelerden hesap sormak; bir taraftan darbelerin bütün aktörlerinin hak ettikleri cezalara muhatap olması, diğer taraftan darbelerin mağdur ettiği mazlumlar üzerindeki zulmün ortadan kaldırılması ile mümkün olabilecektir. Af talebinde bulunmayan, vakur ve onurlu bir duruşla haklarını arayan, darbeciler yargılanırken darbe hukukunun kararlarıyla içeride tutulan bu insanların ve bu insanların ailelerinin hak talebinin gereğini yerine getirmek, açıktır ki başta yargı, hükümet ve TBMM olmak üzere herkesin üzerine düşen önemli bir görevdir. Binlerce insanın hayatını karartmış olan 28 Şubat sürecinin her yönüyle aydınlatılmasını ve bu sürecin bütün aktörlerinin açığa çıkartılarak bunlardan hesap sorulmasını; 28 Şubat sürecindeki siyasi yargı kararlarının iptal edilerek, 28 Şubat'ın brifingli-siyasi yargılamalarının yok sayılmasını ve 28 Şubat mahpuslarının hiçbir bahane ya da erteleme olmaksızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
15 Temmuz'daki direniş önemlidir. Bu direnişin temelleri, aslında 28 Şubata karşı koyma mücadele sürecinde atılmıştır. Haklarımız konusunda hassas olmamız gerekiyor. 28 Şubat sürecinde daha önceki darbe süreçlerinde neler yaşandığını unutmayacağız, unutturmayacağız.
Sonuç olarak tüm darbecilerin, yargılanma sürecinin büyük bir hassasiyet içerisinde, gerçek faillere en ağır cezaların verilmesinin hedeflendiği bir sürecin takipçisi olacağız. Bizim değerlerimize, çocuklarımızın geleceğine ipotek koymaya çalışan 28 Şubat darbecileri ve 15 Temmuz darbe çetesine karşı yargı sürecinin en adil koşullar atında sürdürülmesi şarttır. Bizler bilinçli vatandaş olma, meşruiyet haklarına sahip çıkma, özgürlüğüne, mal, can, akıl, din ve nesillerin geleceği konularında özgürlük haklarına sahip çıkma noktasında birbirimizle kenetlenmek zorundayız.
Bugün Afrin'de verilen mücadele, halkın özgürlüğüne taşıdığı sapkın ideolojiyle darbe yapmaya çalışan zorba bir topluluğa karşı verilen kutlu bir mücadeledir. Bu mücadelede, onlarca yıldır diktatörlük rejiminin darbe koşulları altında, insani haklarından mahrum bırakılmış, ağır koşullar altından kurtulmak için, özgürlük mücadelesi veren mazlum Suriye halkının evlatları da ordumuza destek vermektedir. Doğu Guta da kardeşlerimiz zalim İran, Rusya ve diktatör Esad rejimi tarafından aç bırakılarak, işkence yapılmakta ve katledilmektedir.
Mazlumlar ortak değerlerinde, din kardeşliğinde, özgürlük mücadelelerinde omuz omuza vermek zorundadırlar. Darbeler ve darbecilerle mücadelemizden ödün vermeyeceğimizi buradan haykırıyoruz. 28 Şubat darbecilerini, 15 Temmuz darbecilerini ve İslam dünyasında mazlum halkların tepesine çökmüş darbecileri, Sisi darbesini, Esed darbesini lanetliyoruz. 28 Şubat darbe sürecinde hukuksuz yargılama usulleriyle mahkûm ve mağdur edilmiş kardeşlerimizin yaşadıkları zulme son verilmesini talep ediyoruz. Rabbimizden inançlarından ve kimliklerinden ötürü zulme maruz kalmış kardeşlerimize sabır yağdırmasını ve nusretini diliyoruz.
BARTIN SİVİL İRADE PLATFORMU