Bartın’da Cuma namazı sonrası, Arap Camii önünde Baas zulmü lanetlendi.
Özgür-Der adına Şuayb Mekeç; insanlık değerlerimiz, Müslümanlığımız, kardeşliğimiz, hesap günü hatırlatması, zulme karşı çıkma zorunluluğumuz, yardım seferberlikleri ve her zorluğun ardından kolaylık ve rahmet günleri bir gün Suriye’ye de gelecektir vurgularıyla kısa bir açıklama yaptı.
Eylemde, “İşkenceci Katiller Yargılansın!”, “Baas Lobisi Hesap Verecek!”, “Müslüman Zulme Boyun Eğmez!”, “Suriye’den Mısır’a Direnişe Bin Selam!”, “Katil İran Suriye’den Defol!”, “Katil Rusya Suriye’den Defol!”, “Ya Allah Menna Gayrak ya Allah!”, “Lebbeyk Lebbeyk Lebbeyk ya Allah!’’ sloganları atıldı. Basın metninden sonra Zahid Nar’ın yaptığı duayla eyleme son verildi.
Basın açıklaması metni:
İŞKENCECİ BAAS DİKTATÖRLÜĞÜNE LANET OLSUN ; EY ZALİMLER MUTLAKA HESAP VERECEKSİNİZ !
Dünyanın gözleri önünde, üç senedir,her gün,Baas diktatörü zalim Esed katliam yapıyor. Yakıyor, yıkıyor,aşağılıyor,mazlum Suriye halkını yok ediyor. Her gün yüzü aşkın Suriyeli kardeşimizi; kadın, çocuk, genç- ihtiyar, tüm Suriyelileri muhalif/ terörist suçlamasıyla elindeki en gelişmiş silahlarla katlediyor. Öldürülen insan sayısı 150.000 ‘ni geçmiş durumda. Ayrıca Baas zindanlarında kaç kişinin bulunduğunu kimse bilmiyor, yakınlarını arayan Suriye’lilerin çığlığından on binlerce insanın tutuklu veya gizlice infaz edildiği tahmin ediliyordu. Baas Rejiminin kurulduğundan bu yana Esed diktatörlüğünün karanlık dehlizlerinde onbinlerce insanın, bilhassa Hama katliamından bu yana en feci işkence yöntemleriyle yok edildiğini zulmün tanıkları anlatıp duruyorlardı, ama dünyadan konuya ilişkin somut hiçbir tepki verilmemişti.Sözde insan hakları ve işkenceyle mücadele kuruluşları bu zulümlerin belgelerinin olmadığı söylüyorlar, her gün basına yansıyan kısa videolar muhaliflerin propagandaları olarak geçiştiriliyordu. Ama bu hafta medya gündemine düşen 55.000 işkence fotoğraf karesi ve 11.000 kişinin tek tek fotoğraflarıyla tespit edilmiş ölüm vakası haberi dünyanın gündemini bir anda bu konuya yöneltti, dün Bosna Katliamı sorumlularına yapıldığı gibi, Baas katilleri ve işkencecilerine hesap sorulabileceği konuşulmaya başlandı. Baas rejiminin Suriye’de işlediği insanlık suçları işkence görüntüleriyle bir kez daha tüm açıklığıyla belgelenmiş oldu. Tüm dünyayı sarsan bu görüntülerin, insanlık tarihine kara bir leke ve büyük bir utanç olarak kazınacağı kesindir. Artık bu zulüm çetesinin cinayetlerini anlatacak sözler tükenmiş durumdadır.
Kısa bir süre önce, Baas çetesinin Guta bölgesinde sarin gazlarıyla katlettiği çocukları ve annelerini bütün dünya seyretmişti. Küresel şer güçleri, büyük şeytan ABD ve yandaşları güya tepki verdiler, hesabın sorulacağını söylediler ama bu kibirli taife, sonradan Esed zaliminin kimyasal silahları teslim etme şartını kabul etmesinin ardından müdahale etmekten vazgeçtiler. Bu zalime adeta kimyasal silah haricinde öldürmeye devam edebilirsin dediler. Zalim Esed, dünyanın suskunluğundan cesaret alarak yüz binleri hergün öldürmeye devam etmektedir. Mazlumlara karşı kullandığı kimyasal silahlar ve varil bombaları yetmezmiş gibi bir de on binlerce insanı açlığa mahkûm ederek ve sistematik işkencelerden geçirerek katlettiği ortaya çıkıyor. Esasında ortaya çıkan işkence belgeleri yeni bir duruma işaret etmeyip bu sistematik insanlık trajedisini görmeyen gözlerin içine sokuyor.
Tüm bu yaşananlar karşısında vicdanları körelmiş Esed işbirlikçileri yine aynı yalanlarla direnişi haksız göstererek, utanmadan yaşananların gerçeği yansıtmadığını dile getireceklerdir. Kim hangi gerekçeyle olursa olsun Suriyeli mazlum kardeşlerimize iftiraya devam etse de artık gizli saklı her şey açığa çıkmıştır. Şunu tesbit edelim ; başından beri tüm gücüyle zalim Esed’in yanında duran ve zavallı Suriye halkını Baas katiliyle birlikte katliamlardan geçiren İran, en az Baas rejimi kadar bu zulmün ve katliamların suç ortağıdır.Şu aşamada müstekbir ABD, Rusya, Çin ve kurdukları BM bu vahşetin vebalini üzerlerinden atamayacaklardır, artık siyaset yalanları ve dünya diplomasi oyunları inandırıcılığını yitirmiştir. Zulmün siyaseti, diplomasisi olsa olsa zalime arka çıkıp güçlüden yana olan tavrını pekiştirecektir. Çünkü,bugüne kadar İsrail’in zulümlerine,Arakan’daki Budist çeteleri katliamlarına,Mısır’da darbecilerin işlediği cinayetlere, Doğu Türkistan, Afganistan ve Kafkas halklarının katledilmesine,şimdilerde Fransa’nın öncülüğünde işlenen Orta Afrika Müslümanlarına uygulanan soykırıma sessiz kalınmıştır. Şunu biliyoruz ki, zalimler yine, Suriye’deki bu zulme sessiz kalmaya devam edeceklerdir. Çünkü zalimlerin ahlakı budur.
Bu gün yeryüzünde Müslümanların yaşadıkları karşısında durumları yalnız kalmak ve acılara tutunmak oluyor.Bu gün İslam ümmeti yetim durumundan kurtulma mücadelesi veriyor. Bir gün bu acılardan kurtulma vakti gelecektir. Rabbimizin ön gördüğü toplumsal değişim ve ihya çabalarına yönelmemizin semeresini sünnetullah gereği bir gün göreceğimize inancımız tamdır.Ümmet topyekün diktatörlere karşı diriliş ve toparlanış sürecine girmiştir.Hiç bir zaman acılara takılıp kalmıyor ve en onurlu bir şekilde bu dirilişe destek veriyoruz.
Üç yıldır, en zalim yöntemlerle halkını katleden bu diktatörlüğün işlediği insanlık suçları karşısında bugüne kadar sessiz kalan, yeterli duyarlılığı göstermeyen, mazeretler ileri sürerek Baas zulmüne sessiz kalanlar için şunu bilmelidirler ; Baas zulmü karşısında yeterli tepkiyi göstermeyen, sessiz kalan, Suriyeli mazlumların yanında yer almayanlar bu insanlık dışı katliamlara destek verdiklerini, Esed’in suçlarına ortak olduklarını artık görmelidirler.
Son olarak, aylardır Baas zalimlerince kuşatma altında tutulan, İsrail’in zulmünden kaçıp Yermuk kampına sığınmış Filistin’li kardeşlerimizin, bir bir açlıktan öldükleri görüntüler dünya kamuoyuna yansımışken, üç yıldır Suriye halkı açlığa, işkencelere, katliamlara maruz kalıyorken, Türkiye’den Suriye’ye giden yardım tırları üzerinden başlatılan kampanyayla Suriye direnişi karalanmaya çalışılmaktadır. Bu girişimlerinin Esed rejiminin zulmüne ortak olmak anlamına geldiğini belirtmek istiyoruz. Suriye halkının maduriyetini bir nebze olsun giderebilmek için yapılan yardımları, hangi gerekçeyle olursa olsun engellemeye çalışanlar en büyük zilleti tercih etmişler, üç yıldır Esed çetesiyle aynı karede yer alan yerli şebbihalarla aynı safta buluşmuşlardır. Onları utanç verici bu çabaları terk etmeye, yanlıştan vazgeçmeye, mazlumlara düşmanlık politikaları yürütme günahından tövbe etmeye çağırıyoruz!
Suriye’den yansıyan bu korkunç manzara karşısında vicdan sahibi herkesi Baas rejiminin işlediği insanlık suçlarını kınamak üzere harekete geçmeye; duyarlılık sahibi tüm kardeşlerimizi Suriye direnişiyle dayanışmaya çağırıyoruz. Rabbimiz, Nisa suresi 75. ayette şöyle buyurmaktadır: ‘’Size ne oldu da Allah yolunda ve «Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!» diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz! ‘’
Suriye’den yansıyan bu korkunç manzara karşısında vicdan sahibi herkesi Baas rejimin işlediği insanlık suçlarını kınamak üzere harekete geçmeye; duyarlılık sahibi tüm kardeşlerimizi Suriye direnişiyle dayanışmaya çağırıyoruz.
ÖZGÜR-DER BARTIN, İHH BARTIN