Şuayp Mekeç, 80'li yıllarda Müslümanların durumunu, Müslümanlar üzerine oynanan oyunları kısaca dinleyicilerle paylaştıktan sonra İslami bir kimlik ile o günlerde nasıl ve ne tür mücadeleler verildiğinden bahsetti. 28 Şubat'ın aslında Müslümanları tasfiye etme projesi olduğunu, bu süreçlerde Müslümanların Türkiye'nin birçok ilinde sıkıştırılmak istendiğini ve buna karşı dayatılan modern cahiliyeye karşı Müslüman bireylerin asıl kimliklerine kavuşmalarının zorunluluklarından bahseden Mekeç, 80 kuşağı Müslümanlarının bu bağlamda darbeci düzene karşı alternatifler ürettiğini belirtti. Konuşmasının devamında 12 Eylül muhtırası hakkında dinleyicilere kısa demeçler sunan Mekeç , o günlerde birçok dernek, vakıf gibi oluşumların terör bahanesiyle kapandığını ve Müslümanların zor dönemlerden geçtiklerini söyledi. Akabinde o dönemleri yaşayan bir Müslüman olarak tercüme faaliyetlerinin Müslümanlar üzerinde büyük etki uyandırdığın, milliyetçi ve muhafazakar Müslümanların, Seyyid Kutup ve Mevdudi'nin eserleriyle birlikte bu kimliklerinden yavaş yavaş arınmaya başladıklarını ve İslamcılık fikrinin daha baskın hale geldiğini vurguladı. Yine o dönemlerde bir grup Müslümanın parti kurup devlet üzerinden amaca ulaşmaya çalışmalarını dinleyicilere aktaran Mekeç, toplumun ıslah temelli değişiminin yine bu çevirilerle zihinlerde yer edindiğini belirtti. 80'li kuşağın en büyük zaafını, komplocu bir yaklaşımla olayları değerlendirmeleri olarak gören Mekeç, bu komplocu yaklaşımların asıl olanın görülmemesine neden olduğunu vurguladı.
Son olarak Mekeç, günümüz Müslümanlarının geçmişte yaşanılanlardan ders alınması gerektiğini, gençlerin bu bağlamda büyük sorumluluk almaları gerektiğini vurguladı. Geçmişten miras kalan bu düşünceye, ekole bir şeyler katarak ilerlemek gerektiğini söyledi.
Program soru-cevap faslı ve akabinde yapılan kapanış duası ile sona erdi.