17 Ekim Cumartesi akşamı yapılan bu haftaki seminerin konusu "Vahiy Temelli Ahlak ve Zihniyet" idi. Yöneticiliğini Mehmet Gönül'ün yaptığı etkinliğin konuşmacıları Veysi Selimoğlu ve Şükrü Hüseyinoğlu'ydu.
"Vahiy Temelli Zihniyet" konusunu işleyen Şükrü Hüseyinoğlu'nun konuşmasından önemli tespitler:
Zihniyet insanın varlığı ve hayatı anlama ve anlamlandırma biçimidir. Vahyi temelli zihniyet'in temel özellikleri konusunda şu hususlar belirtilebilir:
1- Zan ve taklidi reddeden, sahih bilgiye, Rabbani delile dayanmayı şart bilen, insana neye niçin inandığı ve neyi niçin yaptığı bilincini öngören bir zihni yaklaşımı ifade eder. (Alak 1-5; İsra 36; Casiye 24; Necm 23-28; Maide 104)
2- Kula kulluğun her çeşidini reddeden ve mutlak tabiiyet ve itaati yalnızca alemlerin rabbi yüce Allah'a has kılmayı öngören tevhid eksenli bir zihniyet. (Tevbe 31; Al-i İmran 64, 144)
3- Vahyin inşa ettiği zihniyetin ilgi alanı gayb âlemi değil insanın imtihan alanı olan hayattır.
4- Vahyin inşa ettiği zihniyet hayata bütüncül yaklaşan, hayatın tüm alanlarıyla ilgi ve irtibat sahibi olan bir zihniyettir. (En'am 162)
5- Vahiy temelli zihniyet çevresine ve tüm yeryüzünde ve evrende yaşananlara, sorunlara ve gelişmelere duyarlıdır. (Rum 1-5)
6- Vahiy temelli zihniyet Allah merkezli düşünen ve hayatı Allah merkezli algılayıp, yaşamayı temel gaye bilen zihniyettir.
"Vahiy Temelli Ahlak" konusunda ise Veysi Selimoğlu özetle şu hususları dile getirdi:
Ahlak insan ilişkilerinde iyi veya doğru veyahut kötü veya yanlış olarak adlandırdığımız değer yargılarını ifade eder. Bazı ahlak kuralları hukuka temel oluşturacağı gibi hukuk kuralı haline de gelebilir.
Fıtrat olarak isimlendirdiğimiz insanın üzerinde yaratılmış olduğu ilahi formatla vahyin yönlendirmeleri birbiriyle tam bir uyuşum içerisindedir. Kur'an'da bu fıtrata Fıtratullah ve Sıbgatullah denilir. Hz. Muhammed (s)'in "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim'' sözü de fıtratta olan şeyin(ahlakın) vahiyle ve bizzat peygamberin yaşayışıyla teyit edilmesi anlamına gelir.
Kur'an insanları hidayete çağırırken insanlık tarihinin başlangıcından beri peygamberler aracılığı ile devam eden bütün bir vahyi geleneğe uygun olarak onları fıtri olan asli yapılarına ve yaratılış gayelerine uygun bir hayat tarzına davet etmektedir. Davet edilen bu yol dünya ve ahiret mutluluğunu amaçlayan, aşırılıklardan uzak, denge ve itidal üzerine kurulan bir yoldur. Kur'an bu daveti yaparken insanın kavram dünyasını düzenleyip yeniden tasarlar, insanın değer ve eylem boyutunu tevhide dayalı iman ve alem telakkisiyle oluşturarak inşa eder, ibadetlerle nefis tezkiyesini motive edip bir tür oto-kontrol mekanizması oluşturur, kıssalarla da bu bilgi, iman ve ahlaki değerler sistemine uygun bir tarih şuurunun oluşumunu hedefler.
Murat Yürükoğulları / Haksöz-Haber