Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın konuşmacı olarak katıldığı seminerde Türkiye'de ordu konusu üzerinde durularak militarist vesayet ele alındı.
Rıdvan Kaya konuyla ilgili yaptığı konuşmada ordunun gücünü öncelikle silahtan aldığını ayrıca disiplin ve hiyerarşi sonucu homojen bir yapının ortaya çıktığını belirterek bu yapının da siyasete müdahaleyi kolaylaştırdığını söyledi. Kaya, ayrıca ordunun savunma konsepti yerine güvenlik konseptini benimsediğini belirterek bu durumun da ordunun siyasete müdahalesini ortaya çıkardığını kaydetti
Orduları/militarizmi bu derece azdıran, pervasızlaştıran bir diğer olgunun da zayıf ve iradesiz iktidarlar olduğunu kaydeden Kaya; bu bağlamda güçlü iktidarların ordunun siyasete müdahale etme gücünü zayıflattığına dikkat çekerek bu konuda asıl önemli olan hususun halkın askere olan bakış açısı olduğunu ve halkın bu konuya yaklaşımının ordunun siyasete ve toplumsal hayata müdahale etmesinde asıl belirleyici olacağını söyledi.
Buradan hareketle sözü Türkiye gerçeğine getiren Kaya, halkın darbeleri benimsemediğini ve dolaylı olarak karşı çıktığını belirten Kaya darbelerden sonra yapılan seçimlerde halkın darbecilerin tercih etmediği partileri desteklediğini belirtti.
Kaya, dinleyicilerden gelen soruları cevaplandırdıktan sonra sunumunu bitirdi.
Askerî muhtıra, darbe; toplum, siyaset ve ekonomi üzerinde vesayet… Türkiye'de "ordu" denince akla gelen sözcükler… Osmanlı devleti enkazı üzerinde ordunun öncülüğünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, 1940 yılının sonunda kısmen iç ve ağırlıklı olarak dış gelişmelerin sonucunda çok partili sisteme geçtiğinde ordu ve siyasi erk arasında başlayan gerginlikler 1960 yılında 27 Mayıs darbesiyle yeni bir boyut kazandı. 27 Mayıs 1960 darbesinin getirdiği ve geliştirdiği kurumlar uzun yıllar ülke gündemini meşgul etti; Anayasa Mahkemesi, Milli Güvenlik Kurulu, Danıştay, OYAK vd. … Her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler, darbe teşebbüsleri ve muhtıralar Türkiye'de siyasi gidişatı yönlendiren bir olgu olarak her zaman gündemdeki yerini korudu ve ordu ülke yönetiminde kimi zaman bilfiil iktidar olarak kimi zaman da adeta bir muhalefet partisi gibi hareket ederek söz sahibi oldu, güçlü konumunu devam ettirdi. 200O'li yılların ikinci yarısında ise bu kez kısmen dış gelişmeler Avrupa Birliği üyelik süreci ve ağırlıklı olarak toplumsal düzeyde yaşanan gelişmeler, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin uyguladığı dış politika ve ordunun 27 Nisan bildirisi ve hükümetin bu bildiriye verdiği tepki ordu-siyaset ilişkisini yeni bir boyuta taşıdı ve ordunun siyaset üzerindeki gücünün kısmen de olsa azaldığı bir dönem yaşanmaya başlandı.
Murat Yürükoğulları / Haksöz-Haber