Bağcılar Özgür-Der temsilciliği Cahili Kuşatma ve Vahyin Sosyalleştirilmesi konulu bir konferans düzenledi. Sunumunu Mehmet Kılıçaslan'ın yaptığı konferansın konuşmacısı Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya idi. Konferans programı Hasan Ağraç'ın Kur'an-ı Kerim tilaveti ve mealini vermesiyle başladı.
İçerisinde yaşadığımız dünyada gerek küresel sistemin gerek yerel sistemin mazlumları tahakküm ve kuşatma altında tuttuğu tespitiyle konuşmasına başlayan Rıdvan Kaya bu kuşatma ve tahakkümün boyutlarını şu şekilde ifade etti;'emperyalist olarak adlandırılan kürersel sisten sadece bugünü ve yarını değil oluşturduğu teori ve kavramlarla geçmişi de belirlemeye çalışıyor. Bunu gerçekleştirmek için yoğun ideolojik propagandalar yapıyor.
Bu konuda A.B.D tarafından ortaya atlan tarihin sonu yada ideolojilerin sonu kavramını örnek olarak ortaya koyan Kaya bu kavramın artık ideolojik çatışmaların geride kaldığı ve liberal kapitalist sistemin insanlığın geldiği son nokta olduğu ve dolayısıyla herkesin gelmesi gereken yerin burası olduğu iddiasında bulunduğunu ifade etti.
Bu tarz iddialara ve küresel sisteme yapılan karşı çıkışların irrasyonel ve maceracı olarak suçlandığını belirten Kaya ideoloji ve propaganda ile bastırılamayan bu karşı çıkış ve direnişlerin askeri işgal ile bastırılmaya çalışıldığını söyledi.
Doğrudan işgal olmayan yerlerde ise zihinlerin ve kalplerin işgal altında olduğunu anlatan Rıdvan Kaya gerçek işgalin bu olduğunu vurguladı. Askeri olmayan bu işgale karşı direnmenin güçlüğünden bahseden Kaya içerisinde yaşadığımız yerel sistemde aydın olarak nitelenen medya, üniversite ve toplum adına konuşanların laikleştirme vasıtasıyla köklü bir dönüştürme sürecine maruz kaldıklarını belirtti. Kimlikli karşı koyuşlarla dönüştürme süreçlerinin başarısızlığa uğradığını anlatan Kaya bununda dinin Allaha has kılınmasıyla mümkün olabileceğini dile getirdi.
KUŞATMANIN FARKINA VARMALIYIZ
Kaya, konuşmasının bundan sonraki bölümünde küresel ve yerel sistemin insanları nasıl kuşattığını örneklerle ortaya koyarak bu konuyla ilgili şu görüşleri ifade etti;
Egemenler sahip oldukları propaganda araçları vasıtasıyla nasıl yaşayıp nasıl düşünmemiz gerektiği hususunda bir çerçeve sunuyorlar. Hayatın amacını tüketmek, konforlu yaşamak ve eğlenmek olarak sunuyorlar. Küresel sistem kavramlar üretiyor ve bu kavramlar üzerinde düşünmemizi istiyor. İran'ın nükleer kapasitesi sorun olarak ortaya konuluyor, Sudan'ın Darfur bölgesi sorun olarak ortaya konuyor. Bunlar neden ve kimin için sorun oluşturuyor?
İçinde yaşadığımız yerel sistemde Müslümanların sahip olduğu hassasiyetler dikkate alınmıyor. Bayrak, sınırlar ve Atatürk gibi konular Müslümanlara sorulmuyor, propaganda ile dayatılmaya çalışılıyor. Eğitim adı altında resmi törenler çocuklarımıza ve bizlere dayatılıyor. Bizi yaratan Rabbimiz bile insanlara inanmaları hususunda dayatmada bulunmuyor. Süreç içerisinde İslami hassasiyete sahip insanlar dahi bu tür dayatmaların ve cahili göstergelerin farkına varamamaktadır. Bu farkına varamayış bu süreci içselleştirmeyi ve onun bir parçası olmayı beraberinde getirir.
Yaklaşık yüz yıldır İslami kimliği yok sayan, reddeden ve Türk ulus kimliğiyle kendini tanımlayan sistem Kürt sorunu çözememektedir. On binlerce can kaybına, kayıplara ve insanların birbirine muhalif olmasına yol açan bu süreçte Müslümanların eksik ve zaafları vardır ama çok şükür utanılacak bir geçmişleri yoktur.
Cahili küresel sistem insanları bireyselleştirmeye çalışıyor. Kapitalist sistem insanlarda bireyci duyguları yaygınlaştırıyor. İnsanları önce bireyselleştirip sonra daha kolay teslim almayı hedefliyor. Bireyselleşmeye engel olarak gördüğü cemaat olmayı ortadan kaldırmaya çalışıyor.
NE YAPMALI?
Özgür-der Genel Başkanı Rıdvan Kaya konferansın son bölümünde bu kuşatmaya karşı neler yapılması gerektiği hususunda şu sözleri sarfetti;
Kur'an-ı Kerimi bir bütünlük içerisinde kavrayıp, Resulullah'ın sahih örnekliğini göz önünde bulundurarak toplumsal sorumluluklarımızı yerine getirmeli ve İslami hayat tarzımızı ortaya koymalıyız. Hayata bütüncül perspektifle bakarak bu kuşatmaya karşı birlikte hareket etmeliyiz. Müslümanlarla beraber olarak birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmeliyiz.
Sadece helal ve haramlarla yetinip zulme tavır koymayan, sosyal sorumluluklarını yerine getirmeyen, talep etmeyen, iddiası olmayan kimlik İslami kimlik değildir. Yaşananları, zulümleri görmezden gelmeme sorumluluğumuz vardır. Gücümüz oranında tepki göstermeliyiz.
Sistemin ve şartların izin verdiği ölçüde İslami kimliğe razı olmak durumunda değiliz. Esas olan Rabbimizin emrettiği, istediği ölçüde İslami kimliğe sahip olmaktır. Bazı Müslümanlar İslami kaygıları olmaksızın memuriyet, ticaret ve öğrencilik yapıyorlar. Müslümanlar misyonlarını, görevlerini hatırlamadığında sistem bu insanları sıradanlaştırıyor. Müslümanlar olarak sıradanlaşmamalıyız. İnsanlar Müslümanları görünce Allahın kitabını, ahiret'i hatırlamalılar.
Konferans izleyicilerin sorduğu sorulara Rıdvan Kaya'nın verdiği cevaplarla sona erdi.