Doğan, sözlerine "vahiy" ne diyorsa hayatımızın öyle olması gerektiğini, hayatımızı vahiy ölçülerine göre uygun şekillendirmek zorunda olduğumuzu ve bunun ancak söylemlerimizin eyleme dönüştüğü zaman gerçekleşebileceği hakkında konuştu.
Bize gönderilen Kitap'ın son vahiy olduğunu, bundan sonra bizleri düzeltecek yeni bir vahiy gelmeyeceğine göre, bizlerin de Kur'an'a göre yaşayıp, emir ve nehiylere uymamız gerektiğini söyledi. Tarihte Müslümanların vahye göre kendilerinde gerçekleştirdikleri değişim ve dönüşüm sayesinde hayırlı bir toplum oluştuğunu söyleyen Doğan, toplum bir kapı ise bu kapının anahtarının da "vahiy" olduğunu, bu kapıyı ancak "vahiyle" açabileceğimizi ve "vahyin" toplumun sorunlarına şifa olabileceğini ve çözümleri ortaya koyduğunu söyledi. Eğer vahiy insanlığı, biz Müslümanları açamıyor ise bu sorunun vahiyden değil bizden kaynaklanan sebeplerden olduğunu ekledi.
Doğan, vahyin toplumu değiştirme ve dönüştürme noktasında daha önce başarılı olduğunu, eğer biz bunu şimdi gerçekleştiremiyorsak, sebebinin de vahye parçacı yaklaşımlarımızdan ve Kur'an'da geçen kavramların anlamlarının tahrif edilerek, içinin boşaltılmasından kaynaklandığını söyledi.
Toplumun ve bizlerin yaptığı yanlışlardan bahseden Doğan, bunlardan birinin de bizlerin kendi düşünce ve hizbimize göre Kur'an kavramlarının içini boşaltıp tahrif ettiğimizi ve buna örnek olarak da 'Rahmet' kavramını verebileceğimizi söyledi. Ve toplum olarak ölülere rahmet okuduğumuzu ama Kur'an'a göre yaşayanlara rahmet okunmasının uygun olacağını hatırlattı. Bizlerin Kur'an kavramlarını Allah'ın istediği şekilde anlamamız ve anlatmamız şeklinde çaba içerisine girmemiz gerektiği, bu kavramlara göre hayatımıza yön vermemiz gerektiğini belirtti.
Kur'an'ı Kerim'in bizim yaşam rehberimiz olduğunu, bu kitaptan hesaba çekileceğimizi, asla ve kat'a bu kitap dışında bir şeyin toplumu değiştirme kudretinde olmadığını söyleyen Doğan, Kur'an kavramlarının yerli yerinde olduğunu ve bizim bu kavramları Allah'ın bizden istediği şekilde algılayıp yaşamamız gerektiğini söyledi.
Doğan, seminerin devamında ''İlk Müslümanlar neden Hz. Muhammed'e inandı? '' diye dinleyicilere bir soru yöneltti. Buna cevap olarak Peygamberin (sav) güvenilir bir insan olmasının etkisinin belirgin bir etken olduğunu söyleyerek, güzel örnekliğin insanları Kitap'a yönelttiğini hatırlattı ve vahyin bize ve topluma neden etki etmediğini sordu? Bunun sebebinin ise bizim vahye uygun bir toprak olmadığımızı, tabiri caizse gerekli bakımları yapmadığımız, ilgilenmediğimiz için bize etki etmediğini ve düzgün ahlaklı, güvenilir insanlar olmadıkça da vahyin bizde vücut bulamayacağını ekledi.
Son olarak cahil insanın kendini merkeze koyduğunu, çevresine de kendisine uygun, kendisi ile çelişmeyecek ona karşı koymayacak kişileri toplayıp ve kendisine uygun bir Allah yada Tanrı oluşturup ona göre yaşadığını, müminin ise önce Allah'a inandığını daha sonrasın da ise kendisini ve çevreyi o inanca göre dizayn edip, inanan kişi olduğunu söyleyen Doğan, inşallah bizlerin de o kişilerden olmamız temennisinden bulunduktan sonra sunumunu sonlandırdı.
Program daha sonra soru ve cevap kısmı ile tamamlandı.