Seminerin sunumunu, Akhisar Özgür-Der Temsilcisi Ahmet Düzgün yaptı. Ahmet Düzgün, konuşmasına Hz.Adem'den Hz.Muhammed'e tüm peygamberlerin mücadelesinin "Tevhidi Mücadele" olduğunu söyleyerek başladı. Peygamberlerin bozulan tevhidi toplumu yeniden düzeltmek/ıslah etmek için gönderildiğini ifade eden Düzgün, "Her türlü güçlüğe rağmen Rasuller inşaa ve ıslah mücedelelerini sürdürdüler. Bu sorumluluk bugün için vahye inananlarındır" dedi.
Ahmet Düzgün daha sonra, İbrahim (as.)'ın yaşadığı ortamdan ve hayatından kesitler vererek, Hz.İbrahim örneğinde bize önemli mesajlar olduğunu aktardı. Hz.İbrahim, yaşadığı coğrafyada şirk bataklığında yüzen toplumla nasıl mücadele ettiğini, ve putperest kavmini tevhide nasıl davet ettiğini aktaran Düzgün, "Kur'an'ın ifadesi ile O'nun tek başına bir ümmet gibi hareket ederek Tevhid Mücadesi'ni sürdürdüğünü ve şahitlik görevini yerine getirdiğini aktardı. Düzgün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kur'an'daki kıssalar bizler için birer örneklik olsun diye aktarılmıştır. Modern eğitim sisteminde de 'rol model" uygulanır. Rol Model çok önemlidir. İbrahim as. ve diğer peygamber kıssalarında bizim rol modellerimizdir." dedi.
Düzgün, Kur'an'ın Hz.İbrahim'in hanif olduğundan bahsettiğini söyleyerek "İbrahim ne Yahudi ne de Hristiyandı, ancak o dosdoğru hanif bir müslümandı, müşriklerden de değildi." (Ali İmran 3/67) ayetini okuyarak, Hanifliğin tanımını şöyle yaptı: "İslam'a olan eğilimi ve bağlılığı dosdoğru ve çelişkisiz olup bu yolda sabit ve kararlı olan insandır, hanif… Hanif tek bir Allah'a teslim olup onun iradesine razı olan kimsedir."
Hanif ve muvahhid kavramlarının özdeş olduğunu ifade eden Düzgün "Haniflik çizgisini, Tevhid dinini tavizsiz ve çelişkisiz yaşama azmi olarak tanımlayabiliriz" dedi.
Düzgün sunumu şu sözlerle bitirdi: "Kur'an'ın fiili bir amacı vardır. Amacı, hayata doğrudan müdahale etmek ve yeryüzünü müminlerin eliyle imar etmektir. Bu anlamda vahyin perspektifinde zulme, şirke ve ifsada karşı çıkacak bir topluluk olması gerekir. Değişimi amaçlayan bir topluluk. Değişimi amaçlayan böylesi bir toplulukta tabi ki öncelikli bireylerden oluşur. Bu bireylerde kirden, pislikten ve her türlü şirkten hicret etmiş bireyler olması gerekir. Bu bireylerdir tevhid ümmetini oluşturacak olan bireyler" dedi.
Seminer dinleyicilerden gelen soruların ve eklemelerin ardından sona erdi.