Özgür-Der Antalya Temsilciliği 28 Şubat Darbesi Basın Metnidir:
28 Şubat 1997 tarihinde yapılan MGK toplantısı ve toplantı sonunda açıklanan bildiri, siyasi tarihimize "post-modern darbe" olarak geçmiştir. 28 Şubat'la aslında devlet yönetimine el konulmuş, mevcut hükümet istifaya zorlanmış ve sadece hükümet veya toplumun bazı kesimleri değil, tüm toplum denetim altına alınmak istenmiş, temel hak ve özgürlüklere aykırı birçok uygulama ve düzenlemeyle bu denetim elde edilmiştir.
Geçmişteki 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül Darbelerinin failleri ve destekçilerinden hesap sorulamadığı için, 28 Şubatı hep birlikte yaşadık. Siyasi tarihimizde birçok örneği olduğu üzere darbeciler yargılanmadığı ve hesapları sorulamadığı sürece, yeni darbelere kapılar aralanacaktır.
28 Şubat süreci, Türkiye'deki asıl iktidar gücünün kimde olduğunu çok belirgin bir biçimde açığa çıkarmış, Kemalizm'in laiklik düşüncesi var olduğu sürece herkes, Türkiye'de hükümet olmanın, iktidar olmak anlamına gelmediğine ve askeri vesayetin, kutsal egemen devlet anlayışının nasıl hayatımızın her alanına müdahale hakkını kendisinde görerek, acımasızlaştığına tanık olmuştur.
Tüm darbeler gibi 28 Şubat da, baskı ve dayatmaların çoğalmasına, özellikle din özgürlüğü başta olmak üzere, birçok temel hak ve hürriyetle ilgili ihlallerin yoğunlaşmasına yol açmıştır. Devletin vatandaş için var olduğu unutularak, vatandaşın devlet için var olduğu düşüncesi, tektipleştirici ve farklı olana karşı yaşam alanı tanımama sistemi, sorunlara kaynaklık etmiştir. Sorunların giderek içselleşmesi, sindirme ve dönüştürme politikaları, halkı umutsuzlaştırarak hata ve yanlışlara karşı duyarsız hale getirmiştir.
Oligarşik sistemin toplumu birbirine düşman kılması, toplumun bir kesiminin desteğini alıp diğer kesimlere zulmetmesi, halkın darbecilerden hesap sormasını engellemiştir. Darbeler karşısında bazı yapılar, yaşanan hukuksuzlukları görmezden gelmeye ve çifte standardı sürdürmeye devam etmektedir. Ancak kimden gelirse gelsin tüm haksızlıklara hep birlikte karşı durmak onurlu yaşamın bir gereğidir.
28 Şubat'ın bin yıl süreceğini söyleyen darbecilerin izinden giden 27 Nisan cuntası "Darbede devamlılık esastır." anlayışıyla yeni bir 28 Şubat denemesi yaptılar. Başarılı da oldular halen hayatın bir çok alanında yasakla muhatabız. Kemalist sistemin bekçisi bürokratik oligarşisi, 28 ŞUBAT da Müslümanları hedef alınmış ve 28 Şubatçılarla aynı düzeysiz gerekçeleri sıralamıştı. Kutlu doğum haftası etkinliklerini darbe gerekçesi kılacak ve çocukların uyku saatini muhtırayla belirleyecek kadar düzeysizleşen silahlı bürokrasinin en büyük destekçisi şimdi her biri Ergenekon tutuklusu olan çetecilerdir. Ergenekon davasıyla ortaya saçılan kirli ilişkiler, 28 Şubat'ı devam ettirme misyonunu, sistemin Ergenekon'ular üzerinden yürüttüğünü gösteriyor.
16.yılına giren 28 Şubat müdahalesi, yukarıda sayılan darbe planlarıyla hala bazı sivil-asker-bürokratik kurumlar eliyle devam ettirilmeye çalışılıyor. Geride bıraktığımız 16 yılda; 28 Şubat'ın, öne çıkardığı "İrtica Tehdidiyle" gündemi nasıl meşgul ettiği ve bu arada nelerin yapıldığına hepimiz tanıklık ettik.
Süreç ve devamında 8 yıllık kesintisiz eğitimle İHL ve meslek liselerinin orta kısımları kapatılmış, katsayı uygulamasıyla tüm meslek lisesi öğrencileri mağdur edilmiş, Kur'an kursuna gitme yaşı yükseltilerek, velilerin çocuklarına erken yaşta dini eğitim verilmesi hakkı engellenmiştir.
Yasal hiçbir dayanağı olmadığı halde başörtüsü yasağıyla; binlerce insanımızın öğrenim hakkı, çalışma hakkı, din ve vicdan hürriyeti hakları ihlal edilmiştir. Kadına karşı ayrımcılık oluşturan başörtüsü mağduriyeti; kampüslerden, ehliyet sınavına, öğretmenlerin sokaktaki giyimine, bazen de kişinin ailesinin giyimine kadar, hayatın birçok alanında müdahale alanı haline getirilmiştir.
- Üniversitelerde özgürlükten yana olan öğretim üyeleri ihraç edilmiştir. YAŞ kararları ile, itiraz hakkı tanınmadan birçok rütbeli askerin görevine son verilmiş, muhalif düşünürler başta olmak üzere, düşünceye hapis cezaları verilerek ifade özgürlüğü ihlal edilmiştir.
- Medya içinde bazı basın yayın organları, post modern darbenin zeminini oluşturmak amacıyla abartılı irtica yaygarasının aracı olmuş, konu mankenleri ve bazı fiilleri bahane gösterilerek, milyonlarca dindar Müslüman zan altında bırakılarak, inançlarına hakaret edilmiş, İslami kimlik toplum hayatından dışlanmak istenmiştir.
- Halen örneklerini yaşadığımız üzere yargıya verilen brifing ve yönlendirmeler sonrasında, bazı yargı mensupları hukuk dışı arama, gözaltı kararı vermiş ve davalar açmıştır.
- Örgütlenme özgürlüğü ihlal edilmiş, bazı dernek, parti ve vakıflar kapatılmıştır. Hukuk ayaklar altına alınarak toplumun önemli kesimi haksız bir şekilde fişlenmiştir.
Sonuç olarak, dönemin iktidar partisi ve başta İslami hassasiyetleri olan vatandaşlara karşı yapılan post modern darbe, süreç içerisinde tüm yurttaşların en temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmiş, maddi manevi mağduriyetlerine sebep olmuştur. 28 Şubat’ın “1000 Yıl” süreceğini iddia edenler bilmelidirler ki, biz buradayız ve kıyamete kadar burada olmaya devam edeceğiz ama sizler yıllar sonra bu milletin hafızasında milletin iradesine kasteden zavallılar olarak kalacaksınız. Bizler Özgür-Der Antalya Temsilciliği olarak;
-28 Şubat sürecinde yaşanan ve halen de devam eden tüm hak ihlallerini ve bu ihlallere neden olanları kınıyoruz.
-28 Şubat, Balyoz, Sarıkız, Eldiven, Ay ışığı, Yakamoz ve diğer tüm darbeleri yapan, yapmaya teşebbüs eden veya katkı sunan asker, bürokrat, siyasetçi, medya yetkililerinin süreç içerisinde sebep oldukları hak ihlallerinden dolayı yargılanmalarını ve darbelerin hesabını vermeleri için gereğinin yapılmasını talep ediyoruz.
ÖZGÜR-DER ANTALYA TEMSİLCİLİĞİ