Programın sunumunu yapan Vedat Çetinkaya kısa bir giriş konuşmasının ardından sözü Selahaddin Eş Çakırgil'e bıraktı.
Çakırgil, konuşmasına müslümanların çağa ve olaylara bakışında örneklik teşkil edecek hususun peygamberlerin yaşantısı olduğunu söyleyerek başladı.
Çakırgil daha sonra şu hususlara değindi:
"Peygamberlerin örnekleri bizzat kendileridir, ümmetlerin örnekleri ise peygamberlerdir. Acaba biz onların yolunu takip edebiliyor muyuz?
Bazı hadiseler karşısında nasıl tavır almamız gerektiğini peygamberlere bakarak anlayabiliriz. Bir zat televizyonda bir hadis okuyor. Diyor ki, bu hadisi başka yerde bulamazsınız kitaplarda bulamazsınız bunu veliyullah aldı. Şimdi burada, dünyaya bakışımızı neye göre belirleyeceğiz herkes kendince bir âlimin sözünü getirip ona inanıyor.
Yine benzeri olarak aynı ayeti okuyan insanlar birbirini öldürüyor. Burada iki husus olabilir: Birinci olarak, emperyalistlerin oyununa mı geliyoruz? İkinci olarak, bunu ulemamız mı belirliyor? O halde problemimiz ne, bunu düşünmeliyiz. Geçenlerde birisi çıktı cehennem azabından insanı yakmayan kefen icat ediyor düşünebiliyor musunuz? Almanya'da birisi varmış kendi şeyhine uyulması için çağırıyor, diyor ki diğer hocalar kul hakkı harici her şeyi affediyormuş, bizim şeyh onu da affediyor.".
Çakırgil, bu örneklerin ardından böylesine kolay kandırılan insanlar olduğumuzun yanlışlığını ifade etti.
"Haklı bir insana yardım edemiyorsak halimiz nicedir." diyen Çakırgil, bu durumu Adnan Menderes'in başbakan iken idam edilmesini örnek göstererek anlattı. Geçirdiği uçak kazası sonucu sağ kurtulduğunda İstanbul'a dönüşünde toplum tarafından kahramanlar gibi karşılandığını söyleyen Çakırgil, "Fakat bu olaydan 14 ay sonra darbe olduğunda kimse kendisine sahip çıkmadı." dedi.
"Problemlerimiz hala devam ediyor sadece bugün daha rahat durumdayız." diyen Çakırgil,"Sistemi değiştiremiyoruz, zorbalar öyle bir anayasa yapmış ki değiştiremiyoruz." diyerek milletvekili yemin metni üzerinden bu duruma örnek verdi. Çakırgil, "Sadece bir kişinin ilkelerine bağlı kalarak yemin ettirmek doğru mu?" dedikten sonra dünyada Kuzey Kore hariç Türkiye dışında ölmüş liderinin değerlerine bağlı kalınacağına dair anayasalarında bir yasa olan ülke olmadığını söyledi.
Değiştirilmesi, düzeltilmesi gereken çok şeyin olduğunu söyleyen Çakırgil, bu durumun bizi karamsarlığa itmemesini, "Sistemin şu anki durumunu kurucuları görse kahrolurlardı herhâlde."diyerek konuşmasına devam etti.
Konuşmasının son bölümünde toplum ve müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz siniklik ve sönüklük hâlinden nasıl kurtulmamız gerektiğine değinen Çakırgil, "Sadece rahat etmek için mi geliyoruz dünyaya?" diye sordu.
Çakırgil, "En sefil hayat başkalarının istediği şekilde yaşamaktır, biz Müslümanız, diyorsak gerektiğinde o uğurda ölümü göze alacak durumda olmalıyız." dedi. Bir benle mi olacak bu iş şeklindeki yanlış düşünceye de varılmamasını söyleyen Çakırgil, peygamberlerin böyle demediğini ve üzerlerine düşeni her şartta ifa ettiklerini belirterek konuşmasına son verdi.
Program soru-cevap faslının ardından sona erdi.