Kimlik tartışmalarının modern zamana tekabül ettiğini anlatan Örs, "Kimsin?" sorusuna eskiden, "Müslümanım", "Hıristiyanım", "Yahudiyim" diye cevap verildiğini, günümüzde ise, aynı soruya, "Türküm", "Kürdüm", "Lazım" şeklinde cevapların verildiğini aktardıktan sonra bunun bir "kırılma" olduğunu ifade etti.
Bu kırılmanın "modernleşme/ulus devlet" ile başladığını aktaran Örs, ulus devletlerin bir kavmin "egemenliğini" esas alarak diğer kavimleri yok saydığını anlattı.
"Osmanlı'da ise ulus bağlamında hiçbir kavmin egemenliğinin söz konusu olmadığını" ifade eden Örs, konuşmasına şöyle devam etti: "Kavim" anlamında millet kavramının ilk olarak Namık Kemal tarafından kullanıldığını görüyoruz. Osmanlı'da da "millet kavramı" vardı, ama orada "din" anlamında kullanılırdı. Bizdeki batıcı-aydınlanmacı aydınlar, Avrupa'da ortaya çıkan "milliyet" ve "kavim" anlamındaki "millet" kavramını kullanmaya başlayarak, ulus devlet için kimlik oluşturmaya başladıklarını söyleyebiliriz." Dedi. Örs, "Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp gibilerin de Türk kavminin egemenliğinde bir ulus inşası öngördüklerini" dile getirdi.
"M.Kemal ve arkadaşlarının inşaa ettiği Cumhuriyetin batıcı, pozitivist ve ırkçı bir Cumhuriyet" olduğunu ifade eden Örs, "Bugün Türkiye'deki ırkçı anlayışı öyle kendiliğinden oluşmadı. Bunda bizim evliya bildiğimiz padişahların (2.Abdulhamit) ırkçı kavimci anlayış ve eğitim metodlarına göz yummasının ve İttihat ve Terakki'nin büyük payları vardır." dedi.
"10 yılda 15 milyon genç yaratmakla övünen bu cumhuriyet bir firavunlaşma cumhuriyeti'dir" dedi.
Güneş Dil Teorisine de kısaca değinen Örs, "Böylece Türk ulus kimliğinin" oluşturulduğunu anlattı.
Örs, "Türkiye'de İslami kimliği en çok savunan kişilerin arasında ise N.Fazıl'ın öne çıktığını görüyoruz. Ancak bu kimlik tevhidi bir kimlik değildir. Daha çok içinde maneviyatı da barındıran bir Türk kimliğidir. Onun idealize ettiği örnek nesil bile Büyük Doğu Marşı'nda, Oğuz Kaan'a nisbet edilir ki, Oğuz Kaan şirk döneminin kurgusal kahramanıdır." diyerek "gerek N.Fazıl'ın, gerekse de N.Topçu, ve Sezai Karakoç'lar olsun, bunların üzerinden İslami Kimliği savunma süreci oldukça zaaflıdır ve bu kimlik zaaflı bir kimliktir." dedi.
Örs Devamla "Ak Parti İktidarı da N.Fazıl'ların, S.Karakoç'ların neslidir. Bu anlamda N.Fazıl siyasi iktidardadır diyebiliriz." dedikten sonra, Tevhidi arınma sürecinin 28.Şubat'la bir darbe aldığını "örgütsüz ve dağınık" duran Müslümanların bu darbe ile iyice savrulduğunu ve AKP ile liberal bir kimlik üretildiğini aktardı.
Bu kimliğin "muhafazakar demokrat kimlik" olduğunu, ifade eden Örs, bu kimliği şu şekilde tarif etti:
"Kendisini İslam üzerinde tarif edemeyenlerin, kendisini demokratlık üzerinden tarif etmesi. Ama nasıl demokratlık? Muhafazakar demokratlık. Muhafazakarlık ülkemizde şu anlamlara geliyor: Tarikatçılık, Mevlevilik, faizle içli dışlılık, para biriktirmek vb."
Örs, Konuşmasının sonlarına doğru ise, resmi ideolojinin tezleri ile Radikal bir hesaplaşma içerisine girmemiz gerektiğini, ona sığınarak asla sahih bir kimlik sahibi olamayacağımızı aktardı.
Sistemin resmi ideolojisini dayattığını ifade den Örs, "Eğitimde kutsallarını nasıl dayattıklarına şahit oluyoruz. Uydurma tarih tezlerini çocuklarımıza nasıl sorgulama fırsatı tanımadan dayattığı aşikardır." diyerek "bedel ödemeden özgürleşemeyiz." dedi.
Örs, "Tasavvuf, gelenek ve Kur'an dışı vahiyle hesaplaşmadan nasıl tevhidi kimlik ile bütünleşebiliriz? Bunlarla bağımsız kimlik oluşturulamaz. Modernist sapmalardan uzak dururken bunlarda da kurtulmalıyız. Bunlarla ayrışmadan kendi kimliğimizi oluşturamayız" diyerek sunumunu tamamladı.
Haber: İrfan Sincar