Gültekin Sincar sunumuna örgütlenmenin farklı formlardaki tanımını yaptı;
Örgüt: Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat;
Bir kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü; olarak tanımlanmaktadır;
Örgütlenme ise: Ortak bir çabayı gerektiren bir amacın gerçekleştirilebilmesi için gerekli yapının oluşturulmasına yönelik olarak yapılan eylemlerdir.
Kararlaştırılmış ilkeler ve hedefler temelinde, belirli bir programın tatbiki , organlaşmış ilişkiler ağı,
Örgütleme, örgütün amacının gerçekleştirilmesine yönelik dinamik bir yapının kurulmasıdır. Bunun yanında, kuruluşun çalışması için gerekli olan her şeyi sağlama, belirlenen amacı gerçekleştirebilmesi için en uygun yapıyı kurma olarak da tanımlanabilir.
Örgütleme, düzensizlikten bir düzen meydana getirme sürecidir.
Neden örgütlü olmalıyız?
- Amaçlara ulaşmak kolaylaşır.
- Elde bulunan maddi ve maddi olmayan kaynakların kullanımı etkinleşir.
- Verimlilik yükselir.
- Bireylerin görevleri ve sorumlulukları daha belirginleşir ve bu da bireyler arasındaki çatışmanın azalmasını sağlar.
- Örgütlü yapılarda bireyler sorumluluklarını daha iyi bir biçimde yerine getirir.
- Örgüt sayesinde bireyler, sınırlı olan farklı düşünme ve kavrama yeteneklerini birleştirerek bireysel güç ve yeteneklerini aşan amaçları gerçekleştirilebilir.
İnsanın toplumsal bir varlık olduğunu ve tek başına yaşamasının olanaksız olduğunu, toplum içinde olmanın, toplumu oluşturmanın da başta gelen unsurlarından birisinin ortak gereksinimler olduğu vurgusunu yapan Sincar;
İnsanlar en güçsüz canlı topluluklarından birisi olduğunu, en küçük işlerinde dahi bir başkasına gereksinim duyan toplum içindeki bireylerin, doğal olarak kendilerine benzer olanlarla daha yakın olmak istediklerinden söz ederek, bu yakınlıklar ve birlikteliklerin örgütlenmenin maddi yanını oluşturduğunu söyledi. Bunun yanında mevcut egemen güçlerin kendi güç ve otoritelerini sağlamlaştırmak için, ellerinden geleni yaptığını, bu egemen güçlerin, bulundukları ortam ve koşullarda farklı hüviyete sahip olmakla birlikte kitleleri, kendi amaçları doğrultusunda sürüklemek için her türlü birliktelikleri bozarak bireyciliği kutsadıklarını vurgulayarak kısaca aşağıdaki konular üzerinde durdu:
- Müslümanlar, genellikle mevcut örgütlü yapıların zaaf ve yanlışlıkları ile her türlü örgütlü oluşuma karşı baskıcı bir tutum izleyen sistemlerin şerrinden korunma kaygısı gibi temel sorunlardan hareketle örgütlülüğe soğuk bakmaktadır.
- Geçmişte yaşanmış deneyimler sadece benzeri hataların günümüzde de yaşanmaması için birer ders; egemenlerin baskıları ise doğru yolda olunduğunun somut delilleri olarak algılanmalı ve hiçbir biçimde mazeret üretimine kapı aralanmamalıdır.
- Kur'an'ı Kerim'in bütünü, insanlar üzerinde sahte ilahların, zorba güçlerin yığdığı zincirleri kırmaya ve Allah'ın kullarını gerçek özgürlüğe kavuşturmaya yönelik bir mücadele çağrısıdır.
-Temelleri doğru tespit ve tanımlarla atılan, irade ve kararlılıkla yükseltilen bir mücadele hattının belirlenen hedefe doğru yürüyebilmesi ancak örgütlülük ile mümkündür.
-Kur'an-ı Kerim örgütlülükte somut idealin ne olması gerektiğini, ''bünyanün mersus'' [Kurşunla kaynatılmış binalar] (61 Saff 4) ifadesiyle belirtmektedir.
Şüphesiz Allah, davası uğrunda sanki yekpare çelikten bir bina gibi saf disiplini içerisinde savaşanları sever. (61 Saff 4)
''Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havârîlere: Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir? demişti. Havârîler de: Allah (yolunun) yardımcıları biziz, demişlerdi. İsrailoğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.'' (61 Saaf 14)
''Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.'' (5 Maide 2)
Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
(8 Enfal 46)
Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz. (47-Muhammed/7)
Mevcut Örgütlerde yaşanan zafiyetler nelerdir?
- Sorumluluk paylaşılmıyor.
- Bireysellikten kurtarma adına birey silikleştiriliyor,
- Grup içerisinde grupçuklar oluşuyor,
- Örgüt içerisindeki bireyler tek tipleştiriliyor,
- Ortak akla önem verilmiyor,
- Örgüt içi eleştiri mekanizması aktif değil,
- Samimi başlayan hareket, zaman içerisinde çıkar ilişkilerine dayanan bir yapıya bürünüyor.
- Merkeze Kur'an ve Peygamberlerin Sünnetleri değil; Şeyh, Hoca, Efendi vb kişilerin görüş ve eserleri yerleştirilerek kişiler ve kitaplar kutsanıyor.
- Söylem ile eylem arasında tutarsızlıklar var,
- Nitelikli kişilikler yerine sayısal çokluklara önem veriliyor,
- Görevler liyakat esasına göre değil, etikete göre dağıtılıyor.
Sunumunu çeşitli ayet mealleri ile sürdüren Sincar; Müslümanların mevut zincirlerini kırmaları ve istişari birliktelikler kurmaları gerektiğini vurgulayarak soru cevap bölümü ile sunumunu tamamladı.