İsa Okudan kapitalizme geçmeden önce kısaca feodalizmin genel yapısından bahsetti ve feodalizmin yerini kapitalizme devretmeden önceki son durumunu aktardı.
Okudan, kapitalizmin oluşumunun çeşitli aşamalardan geçtiğini ifade ederek bunlardan en önemlisinin "Merkantalist" aşama olduğunu söyledi. Okudan, merkantalizmi, 'İktisadi Milliyetçilik' olarak tarif ettikten sonra, "Merkantilizm; ticaretle uğraşmak, bir mal satmak anlamına gelmektedir. İthalatı kısıtlayıp, ihracatı teşvik ederek güçlü ve zengin bir devlet inşa etmeyi amaçlayan iktisadî milliyetçiliktir." dedi.
Daha sonra "Feodalizmin çöküşüne yakın tarihlerde ortaya çıkmış olan; değerli külçe birikimini, dış ticaret fazlasını, tarımın ve üretim sektörünün gelişmesini ve dış ticaret tekellerinin kurulmasını sert idarî düzenlemelerle tüm millî ekonomiyi kontrol ederek sağlayıp, bir milletin parasal zenginliğini ve gücünü birleştirerek artırmayı hedefleyen iktisadî sistemdir." dedi. Okudan milli ve ulus devletlerin ortaya çıkmasının da "Merkantalist dönemle" ilişkili olduğunu söyledi.
Okudan "14. ve 15. yy.larda dünyanın başka coğrafyalarının keşfedilmesi ve keşfedilen yerlerin, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarının "soylu olmayan" bir kesim tarafından ele geçirilmesi sonucunda adına "burjuva" denilen yeni bir sınıfın doğduğunu" ifade ederek "Kapitalizm, Anamalcılık, Sermayecilik, Serbest Piyasa Ekonomisi, Serbest Girişinin Ekonomisi adlarıyla da anılır. Avrupa'da feodalizmin çöküşünden bu yana egemen olan ekonomik bir sistemdir. Liberal sistem, serbest ticaret, karma ekonomi deyimleri de kapitalizmi belirtir. Kapitalist ekonominin temel özelliği üretim araçlarının büyük çoğunluğunun özel ellerde bulunması ve üretimle gelir bölüşümüne önemli ölçüde piyasaların işleyişinin yön vermesidir." dedi.
Okudan, Kapitalizmin daha çok 16.yy da İngiliz sanayisinin gelişmesi ile sistem olarak ortaya çıktığını aktardı. Kapitalizmin ilk dönemleri itibari ile daha çok ulus devletler bünyesinde geliştiğini ifade eden Okudan, daha sonra kapitalizmin girdiği krizler neticesi ile sermayenin ulus devletleri aştığını "küreselleştiğini" anlattı. Devamla "1.Dünya Savaşı, kapitalizmin gelişmesinde bir dönüm noktası oldu. Savaştan sonra uluslararası piyasalar daraldı, altın standardının yerini uluslararası para birimi aldı, bankacılık alanında hemegonya Avrupa'dan ABD'ye geçti, Afrika ve Asya ulusları sömürgeciliğe karşı başarılı mücadelelere giriştiler ve dış ticaretin önündeki engellere yenileri eklendi. 1929 Büyük Bunalımı pek çok ülkede devletin ekonomiye karışmamasını öngören kapitalizmin ünlü "Bırakınız Yapsınlar" politikasına son vererek bir süre kapitalist sistemin geleceğine ilişkin şüpheleri artırdı. Yine 2.Dünya Savaşı ile kapitalizm geriler gibi olduysa da her defasında yeni teoriler bularak krizlerden kurtulabilmiştir. Özellikle 'demokrasi', 'özgürlük' gibi söylemlerle devreye giren liberalizm, kapitalistler için bir can simidi olmuştur." dedi.
Okudan, Liberalizmin her ne kadar "Demokrasi, Özgürlük Ve Adalet" gibi söylemleri diline dolasa da aslında kapitalizmin maskelenmiş yüzü olduğunu ifade etti. Kapitalizm ve liberalizmin sömürüye dayandığını ve elit bir grubun dünya kaynaklarını elinde bulundurmasından başka bir şey olmadığını ifade etti.
Okudan " Kapitalizm vahşi bir sistemdir. Devamını sağlamak için insanların kanını dökmekten asla çekinmemiştir. Gerek 1. ve 2. paylaşım savaşlarında gerekse de günümüzde Irak, Afganistan vb. yerlerde olduğu gibi milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuş kanlı bir sistemdir. Ve maalesef bu vahşi sisteme günümüze kadar insan fıtratı ile uyuşan alternatif sistem kurulamamıştır. Sosyalizm ve Komünal sistem de özü itibari ile sermayeye dayalı sistemler olduklarından ve insan fıtratı ile uyuşmadıklarından başarılı olamamışlardır. Zaten bu sistemlerde kapitalizmin devletleşmesinden başka bir şey değildirler. Kapitalizmde emekçileri sömüren "patronlar", sosyalizmde ise "devlet" olmuştur." diyerek, alternatif bir sistemin ancak "Hak ve Adalet" eksenli olabileceğini ve bunun da ancak İslam'la gerçekleşebileceğini ifade etti.
Okudan, "İslam'ın sömürüye izin vermediğini, sınıflar arası uçurumların da İslam'ın doğasına aykırı olduğunu Allah'ın ayetlerinde açıkça görüyoruz. Bu nedenle Kur'an merkezli alternatif bir ekonomik model üretme sorumluluğundayız." dedi.
Dinleyicilerden gelen sorular cevaplandırıldıktan sonra seminer sona erdi.