Halit Uğur, Hasan Sabbah ve Haşhaşiler konusunu işlemeden önce bu hareketin tarihi arka planını anlatmak ve Haşhaşiliğin tam olarak anlaşılabilmesi için geniş bir tarihi geçmişi üzerinde durdu. Uğur, Haşhaşiliğin İsmaililik mezhebine bağlı kurulmuş bir örgüt olduğunu söyleyerek, İsmaililiğin Fatimi Devleti içerisinde varlığını sürdüren bir mezhep olduğunu vurguladı.
Uğur 12 imam anlayışının yedincisinin İsmaililik olarak kabul edildiğini söyledi. İsmaililik hareketindeki kişilere ''dava'' denildiğini, bu yolda hareket eden bunun misyonunu sürdüren kişilere ise ''dai'' denildiğini söyledi.
Hasan Sabbah'ın El Burust dağındaki iki bin metre yüksekliğindeki Kartal Tepesindeki kaleyi ele geçirerek bu kaleye yerleştiğini söyleyen Uğur; Hasan Sabbah'ın 34 yıl boyunca bu kalede yaşayarak hatta hiç bu kalenin dışına çıkmadan burada yetiştirdiği fedailer ile suikastler düzenlediğini belirtti.
Uğur, Haşhaşiliğin önce İran sonra Suriye'ye yayılmış bir hareket olduğunu, Suriye'de Haçlılara karşı yapılan suikastler ile tanındığını söyledi. Uğur, Hasan Sabbah'ın Alamut Kalesinden elli dört suikast hareketinde bulunduğunu, bunlardan en önemlisi ve ilkinin Nizamülmülk'e yapılan suikast olduğunu belitti.
Haşhaşiliğin ideolojik olarak Abbasiler ile Büyük Selçuklu Devletine karşı ve devleti düşman olarak benimsediğini vurgulayan Uğur; tarikatın kendi örgütlenmesini katı bir hiyerarşi ile yönettiğini söyledi.
Halit Uğur sunumunun sonunda Haşhaşilik ile ilgili bir sinevizyon gösteriminde bulundu. Bu sinevizyon gösterimi üzerinden kısa bir değerlendirme yaptıktan sonra Uğur soru cevap kısmına geçerek sunumunu sonlandırdı.