Öncelikle Filistin tarihinin genel hatlarına değinerek başlayan Furkan DÖNMEZ; bu coğrafyanın tarih öncesi devirlerden itibaren çeşitli kavimlerin ve imparatorlukların göçlerine işgallerine istilalarına tanık olduğunu ve hala günümüzde tanık olmaya devam ettiğini söyledi. Daha sonra aşağıdaki konulara değindi: "Nedenlerine iki başlık halinde değinecek olursak bölgenin Arap coğrafyası içinde zengin ve stratejik konumu ve üç ilahi dinin gerek ortaya çıkışı gerekse gelişmesinde oynadığı rol ve kendilerince kutsal saydıkları mekânları barındırmış olmasıdır."
"XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa'daki milliyetçilik hareketlerinden etkilenerek Siyonist ideoloji etrafında örgütlenen Yahudiler vaat edilmiş topraklar "Arz-ı Mev'ut " bu toprakların çok eski zamanlardan itibaren kendilerine ait olduğu düşüncesiyle milli bir yurt kurma amacıyla buraya yönelmişlerdir."
"Filistin toprakları MS.4 yüzyıldan itibaren bir Hıristiyan nüfuzuna, 637 yılından sonra da yerli halkın çoğunun din değiştirmesiyle Müslüman Arapların hakimiyeti altına girmiştir. 1090'lara gelindiğinde Haçlı Seferlerinin başladığını ve bölgenin haçlılar tarafından Hristiyanlaştırıldığını ve çok geçmeden 1187'de Selahaddin-i Eyyübi'nin Kudüs'ü fethetmesiyle son bulduğu görülmektedir. Bundan sonra Filistin toprakları çeşitli hükümdarların eline geçse de Müslümanların hakimiyeti 1917'ye kadar devam etmiştir. 1516'da Sultan Selim'le birlikte Filistin Osmanlı egemenliğine geçmiş, 1917'de Osmanlı ordularının buralardan çekilmesiyle Müslüman hakimiyeti son bulmuştur."
"İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur BALFOUR'un 2 Kasım 1917'de Filistin'de yurt edinmek isteyen Siyonist dernekleri federasyonu adına Lord ROTSCHİLD'e tarihe "BALFOUR BİLDİRİSİ" diye geçen mektupta kısaca İngiltere'nin Filistin'de Yahudi halkı için milli bir yurt kurulmasına olumlu baktığı ve orada yaşayan Yahudi olmayan topluluklara bir zarar getirmeyeceğine ve bunun için elinden gelen bütün gayretleri sarf edeceğini belirtmiştir. Ne yazık ki İngilizler, Yahudilere bu vaadi verirken daha Filistin topraklarına eline geçirmemişleridir bile."
"Çok geçmeden İngilizler 1918'de Filistin topraklarını işgal ettiler. İngiliz işgali 24 Temmuz 1922 tarihinde bugünkü Birleşmiş Milletler konumunda olan Milletler Cemiyeti tarafından onaylandı ve Filistin toprakları resmen İngilizlerin vesayetine verildi. İngiliz işgalinden sonra Yahudilerin Filistin topraklarına göçü de hızlandı. Çünkü İşgal yönetimi Yahudilerin bu topraklara yerleşebilmeleri için her türlü imkânı hazırlıyordu. Filistinliler mücadelelerini organize için çeşitli örgütler de kurdular. Yahudi göçüne karşı gerçekleştirilen en geniş çaplı hareket 15 Nisan 1936'da Kudüs müftüsü Emin el-Huseyni'nin öncülüğünde başlatılan genel grevdir. Altı ay süren grevden sonra Yahudi göçünü durdurma sözü veren İngilizler daha sonra çeşitli ülkelerdeki Siyonistlerin baskılarından dolayı sözlerinden dönmüşlerdir."
"Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1947'de Filistin topraklarının Araplarla Yahudiler arasında paylaştırılmasına dair bir karar aldı. Yahudilerin çıkardıkları tedhiş olayları ve iç savaş sebebiyle İngilizler 1948'de Filistin topraklarından tamamen çekildiler. Bunun ardından Yahudiler BM'in kendilerine verdiği toprakların üçte biri oranında daha toprak işgal ederek ve tam olarak sınırlarını da belirtmeyerek 14 Mayıs 1948'de Siyonist İsrail Devletinin kuruluş bildirgelerini yayınladılar. İsrail'in kuruluşu ve bu kuruluşun 181 sayılı BM Genel Kurulu kararına dayandırılmasıyla 960 bin Filistinli Arap evsiz, mülteci durumuna sokuldu. Filistinlilere yapılan zulüm ve işkencelerin yanı sıra İsrail'in henüz elli yılı doldurmamış olan ömründe altı büyük savaş vardır:
1. 1948'de İsrail'in kuruluşuyla birlikte patlak veren savaş
2. 1956'da bu ülkenin Fransa ve İngiltere'nin desteğiyle Mısır'a karşı açtığı savaş,
3. 1967'de ABD desteğinde Mısır, Suriye ve Ürdün'e karşı gerçekleştirilen savaş,
4. 1968'de Ürdün'e saldırı,
5. 1973'te İsrail tarafından başlatılan Arap - İsrail savaşı
6. 1982 Lübnan işgalidir.
"En geniş çaplı mücadele 8 Aralık 1987'de Filistin İslâmi Direniş Hareketi'nin öncülüğünde başlatılan intifadadır. 1. İntifada, (7 Aralık 1987'de Filistinli işçileri taşıyan arabaya bir Yahudi'nin kamyonetiyle çarparak dört Filistinlinin ölümüne dokuz Filistinlinin de yaralanmasına sebep olması üzerine başladı.) İsrail'in intifadayı durdurmak için başvurduğu uygulamaların hiçbiri sonuç vermedi. Bunun üzerine gerçekte Filistin halkını temsil etmeyen bazı kişileri karşısına alarak onlarla sözde barış görüşmeleri yapmaya başladı. Filistin meselesinin Barış yoluyla bir çözüme kavuşturulması için görüşmelere 1991 Ekim'inde İspanya'nın başkenti Madrid'de başlandı. 1992'de de devam edildi. Ancak bütün yıl boyunca aralıklı olarak değişik yerlerde gerçekleştirilen görüşmelerden herhangi bir sonuç alınamadı. Filistin İslâmi Direniş Hareketi, bu görüşmelere ve Siyonistlerle pazarlığa oturmaya başından itibaren karşı çıktı. Sonuçta 13 Eylül 1993'de tarihe OSLO Antlaşması olarak geçen Gazze ve Eriha'ya özerklik verilmesine dair bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre Filistin topraklarının % 5'inden daha az bir kısmında Siyonist İsrail yönetimi kontrolünde ve yerel hizmetleri yürütme ve iç güvenliği sağlama dışında hiç bir yetkiye sahip olmayan bir özerk yönetim kurulacak buna karşılık Siyonistlerin kalan Filistin toprakları üzerindeki hâkimiyeti resmen tanınmış olacaktı."
Sunumunun ardından bugünkü Filistin'e de değinen Dönmez, Filistin'de yaşanan dramı bütün dünyanın gördüğünü, sözde barışı tesis etmeye çalışan zulmü seyretmekten başka bir şey yapmadığını, biz Müslümanların ise orada bulunan mazlum halkın yanında olduğumuzu her fırsatta göstermemiz gerektiğini söyleyerek sözlerini bitirdi.