Sincar; Vahiy kelimesinin "Sürat ve gizlilik içinde verilen işaret, fısıltı, risalet, Allah'ın Peygamberlere dini iletme tarzı, ilham, yazı yazmak, yazılmış nâme ve kitâbe, elçi göndermek, ilka etmek, Cebrail'in Hz. peygambere haber getirmesi" gibi manalara geldiğini
Kur'an'da ise daha çok "Allah'ın, dilediği emirleri insanlar arasından seçtiği elçilere (peygamberlere) bildirmesi manasında" kullanıldığını ifade etti.
Sincar ayrıca Kur'an'da "Vahiy'in peygamberlik alanının dışında da birçok anlamda kullanıldığını ve bu anlam alanlarının "cansız varlıklar; hayvanlar; melekler ve insan" olduğunu tespit ettiği söyledi. Ve bunları Kur'an'dan ayet mealleri okuyarak delillendirdi. (Fussilet 11-12, Zilzal 4-5, Nahl 68)
Daha sonra insanın yaratılış gayesini anlatan G.Tekin Sincar: İnsanın "sorumlu" bir varlık olarak yaratıldığını ve onun sorumluluğunun da "Yeryüzünde yaradılış amacına uygun bir hayat inşaa etmek" olduğunu aktardı. Bu inşanın gerçekleşmesi için de "Alt yapı ve Üst yapı bilgisine sahip olması gerekir" dedi.
Alt yapıya "fıtrat" diyen Sincar "İnsan bu ilahi format ile yaratılmıştır" diyerek, peşinen var olduğu için İslam Bilgi Felsefesinde buna "Huduri Bilgi" dendiğini, Üst Yapı'nın ise "insan da bir tasavvur, akıl ve şahsiyet oluşturma ameliyesi" olduğunu bunun da sonradan kazanıldığı için Bilgi Felsefesinde "Husuli Bilgi" olarak adlandırıldığını anlattı.
G. Tekin Sincar Husuli Bilgi ile Huduri Bilgi'nin birbiri ile çelişmemesi gerektiğini, sonradan kazanılan (Husuli) bilginin fıtratımızda var olan (Huduri) bilgi ile ölçülmesi gerektiğini ifade etti. Eğer Fıtratta olan ölçülmeyip onunla çelişirse, insan fıtratından uzaklaşarak kendisine "yabancılaşacağını" aktardı.
Ve kendisine "yabancılaşan" insanın geldiği noktayı, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan vahşetlerin resimlerini göstererek örneklendirdi.
Yaşanan bu süreci "insanın ilahi-fıtri inşaa'yı kendi elleri ile imha etme süreci" olarak adlandıran Sincar, "Allah, İnsanın kendi kendisine karşı gerçekleştirdiği bu zulmü engellemek ve ona olan merhametini bir kez daha tecelli ettirmek için , insana unuttuğu sorumluluğu ''hatırlatan'' vahyini" gönderdiği anlattı.
"Bu anlamda, gönderilen tüm vahiylerin amacının yaradılış amacına uygun bir hayatı inşaa sorumluluğunu yüklenmiş olan insana sorumluluğunu hatırlatmaktır" diyen Sincar, Vahyin "İlahi bir inşaa" olduğunu dile getirdi.
Vahyin İnsanı Dört aşama da gerçekleştirdiğini söyleyen Sincar'ın bahsettiği aşamalar:
1-Tasavvurun İnşası
2-Aklın İnşası
3-Şahsiyetin İnşası
4-Hayatın İnşası
Bu aşamaları tek tek ele alan Sincar, içi boşaltılarak özünde saptırılmış ve anlam kaybına uğrayan kavramları, yeniden anlamlandırarak tasavvurumuzun vahiyle inşaa edildiğini, aklın inşasının da, Cahili Mekke aklı ile Modern Batı aklından farklı olarak "Tevhidi akıl, Adil akıl Özgür ve Güvenli akıl" olarak açıkladı. Tevhidi aklı, "Vahiy; bölen, parçalayan, elemanlarına ayıran ''indirgemeci akıl'' yerine, her şeyin her şeyle bağlantısını keşf eden ve her şeyin Allah ile varoluşsal bağlantısını fark eden ''Tevhidi aklı'' inşa etmektedir" Adil aklı, "Vahiy; eşyayı yerinden eden, onlara hikmette aykırı müdahalede bulunan ''zalim aklı'' değil; Eşyayı Allah'ın yarattığı yerde tutan ve varlığın çift kutuplu tabiatını keşf eden onun denge noktasını yakalayan "Adil Aklı" inşa eder" dedi. Ve bunu, İNSAN – ALLAH ilişkisi "TEVHİD" temelinde
İNSAN – İNSAN ilişkisi ise "ADALET" temelinde olması gerektiğini aktardı. Özgür ve Güvenli aklı ise, "Vahiy muhatabında , İnsan içgüdülerine, ayartıcı özbenliğine, zaaf ve tutkularına esir olmuş ''köle ve gölge bir akıl'' yerine, içgüdülerinden ve zaaf ve tutkularından bağımsızlığını iman sayesinde garantiye alınmış '' özgür ve güvenli bir akıl '' inşa eder." Dedi.
Vahyin Şahsiyetin nasıl inşaa ettiğini ise şöyle anlattı: "Vahiy; örnek olarak anlattığı şahsiyetlerle muhataplarının şahsiyetini inşa etmeyi amaçlar, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Muhammed, Hz. Meryem, Ashabı Keyf vb. gibi" diyerek, Hayatın İnşasını da, "Vahiy, ancak bütünsel bir okuma ve derin düşünce sayesinde ulaşacağımız maksat ve ruhu ile, hayatı inşa etmeyi amaçlar." diyerek, vahyin insanı nasıl inşaa ettiğini anlattı.
G.Tekin Sincar, bizi inşaa edenin "Vahiy" olmadığını, daha çok vahiy dışı düşünce ve inançlar olduğunu, iman ettiğimizi söylememize rağmen bunun gereklerini yerine getirmediğimizi, sadece "iman ettik" demekle de kurtulamayacağımızı çeşitli ayet mealleri ile anlatarak, kendimizi muhakkak vahiy ile inşaa etmemiz gerektiğini ve vahyi hayata taşımamız gerektiğini, yaşamımızın her alanında vahyin egemen olması gerektiğini ifade etti.