Sunumuna Filistin'in tarihi ile başlayan Durna devamında Filistin'in şuanki durumu hakkında bilgi verdi. Siyonist İsrail'in halen saldırılarına devam ettiğini, Filistin halkına zulmettiğini söyledi.
Ali Durna'nın seminerinden notlar:
Aynı değerleri paylaştığımız aynı ülkenin fertleri olduğumuz Filistin bizden uzak bir coğrafya değildir. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa'nın içersinde bulunduğu Kudüs ve Filistin Allah'ın etrafını mübarek kıldı. Yine hadislerde Mescid-i Aksâ'da ibadet etmenin faziletinden bahsedilmektedir. Eğer biz kendimizi Müslüman olarak addediyorsak Kudüs ve Filistin'in bizim için ayrı bir yeri vardır. Tarihteki bir çok olayda bizim bir olduğumuzu ispatlar niteliktedir. Türkiye sınırından sadece birkaç yüz kilometre uzaklıktaki Filistin bize oldukça yakın bir bölgedir.
Osmanlı son dönemleriyle harekete geçen Siyonist teşkilatlar İsviçre'nin Basel şehrinde yaptığı daha ilk toplantıdan beri hedef olarak belirledikleri vaad edilmiş topraklarda Yahudi devleti kurma hayallerini gerçekleştirebilecekleri siyasal ortamı yakalamışlardı. 1. Dünya Savaşı sonrası yaşanan göçlerle ve devamında manda yönetimi olan İngilizlerin desteğiyle ve 2. Dünya Savaşı sonrası Amerika'nın desteği ile kurgulanmış bir İsrail Devleti Ortadoğu'da kuruldu.
Bölgede bu durumu kabul etmeyen Müslüman halkın zaman içinde örgütlenmesiyle İzzet el-Kassam, Ahmed Yasin gibi sembol kişilerin başlattığı direniş örgütleri Filistin'de bu güne kadar süren sürecinde başlangıcı olmuştur.
Mısır, Suriye ve Ürdün'ün birlikte verdikleri savaş askeri olarak facialarla dolu olup , İsrail'in bölgede daha da güçlenmesini sağlamış adeta ekmeğine yağ sürmüştür. 1948 öncesi ve sonrasında Yahudilerin Filistin köylerindeki yaptığı katliamlar sebebiyle 1948 toprakları içindeki Arap nüfus Lübnan, Suriye, Ürdün ve Mısır'a göçmek durumunda kaldılar. Bu tarihe kadar bu ülkelere iltica eden mültecilerin durumları oldukça sıkıntılı halde devam etmektedir.
1987 yılında İsrailli bir yerleşimcinin kasıtlı olarak Filistinlileri çarpmasıyla fitili ateşlenen 1. İntifada 1. Oslo sürecine kadar sürmüş çok fazla kayıp yaşanmıştır. Başarısızlıkla sonuçlanan bir dizi barış görüşmesinden sonra Ariel Şaron'nun 2000 yılında Mescidi Aksa'yı ziyaretiyle 2. İntifada başlamıştır. Arafat'ın ölümüyle biten 2. İntifada süresince İsrail'e karşı direniş örgütlerince birçok operasyon düzenlenmiş. Şaron döneminde İsrail Gazze'den çekilmiştir.
2006 yılında yapılan Filistin seçimlerinde Hamas'ın desteklediği Değişim ve Kalkınma Hareketi kesin bir üstünlük kazanmıştır. Bu şekliyle Filistin halkı direnişi her haliyle destekleyeceklerini gösterdiler. Bu seçimler sonrasında başta İsrail ve ABD olmak üzere özellikle bölgedeki Mısır ve Ürdün Filistin'e ambargo koymuşlardır. Bu ambargo ile beraber fiili olarak Gazze ile Batı Şeria'nın bölünmüşlüğü siyasi boyuta da taşınmıştır.
İsrail seçimlerden sonra Gazze'ye ağır operasyonlar düzenledi. 27 Aralık 2008 tarihindeki İsrail saldırısında1500 civarı, 8 Temmuz – 26 Ağustos 2014 tarihleri arasında İsrail Gazze'ye bir kez daha saldırdı ve bu saldırılarda Gazze'de bazı mahalleler tamamen yerle bir edildi. Bu saldırılarda 2200 kişiye yakın Filistinli hayatını kaybetti. Ancak Gazze'liler direnişlerinden taviz vermediler. Bu hafta içerisinde bile halen İsrail'in saldırıları devam etmektedir. Mescid-i Aksa'ya girmişlerdir.
Peki bizlerin üzerine düşen acaba nedir? sorusu sıkça sorulmaktadır. Nerede bir zulüm varsa Müslümanlar da orada olmalıdır. Sadece Filistin'le ilgili bir zulüm söz konusu değildir. Müslüman coğrafyalar kan gölü olmuş durumdadır. Özelde ise Filistin'de yaşanan bu zulümler Türkiyeli ve tüm dünya Müslümanlarını da bölgeye karşı daha sorumlu kılmaktadır. Zalim Siyonist politikalara karşı duran bu insanların yetimlerine, eşlerine geride bıraktıklarına sahip çıkma sorumluluğu hepimizin üzerinedir.
Sunum sonrasında katkıda bulunmak isteyen dinleyiciler de konuşarak, çeşitli sorular sordular ve 7 Kasım Cuma günü 13:00'da Antalya Kapalı Yolda, Filistinlilere destek için bir basın açıklaması yapılacağı hatırlatılarak, dinleyiciler bu zulme karşı ses çıkarmaya davet edildi.