Havuz başında gerçekleştirilen basın açıklaması Özgür-Der adına Ayten Çetinkaya tarafından okundu.
AND İÇME TÖRENLERİ SONLANDIRILSIN!
Basın açıklamasında and içme törenlerinin bitirilmesi gerektiği şu ifadelerle belirtildi: "İlköğretime adım atar atmaz açıkça ırkçı, ayrımcı ve askeri formatta düzenlenmiş ulusal and içme törenlerine zorlanan çocuklarımızın muhatap olduğu zulmün sürdürülmesine daha ne kadar müsaade edilecektir?"
ÇOCUKLARIMIZ KAMUSAL VARLIKLAR DEĞİLDİR!
Daha sonra Dünya Sağlık Örgütü'nün çocuk istismarını nasıl tanımladığına yer verildi: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir. Okullardaki ideolojik yönlendirme, mahiyetini tam kavrayamayacağı bir and içmeye zorlamak açık bir istismar olduğunu ortaya koymaktadır. Çocukların eğitim ve öğretim hakkı ana babalarınındır. Çocuklarımız devletin dilediği gibi şekillendireceği kamusal varlıklar değildir. Robotlaşmış kimliksiz kişiliksiz fabrikasyon tek tip nesiller üretilmesi toplumsal yozlaşmanın nedenidir."
ÇOCUKLARIMIZ EMİR ERİ DEĞİLDİR!
Milli Güvenlik Dersleri'nin müfredattan kaldırılması gerektiği iade edildi: "Eğitim öğretimde andların, ulusal gün ve bayramlarda katılımın zorunlu tutulması kadar derin tahribatlara yol açan diğer bir konu da liselerde verilen Milli Güvenlik Dersleri'dir. Milli Güvenlik Dersleri gerek müfredatları gerekse bu dersi veren TSK mensubu subayların okullardaki misyonları ile eğitim öğretim alanlarını kışlaya, öğrencileri de emir erine dönüştürmektedir. Komutan öğretmen-asker öğrenci formatını dahi aşan hukuksuz ve kanunsuz uygulamalar basın yayın organlarına yansımaktadır."
Basın açıklamasında "Irkçı şoven yönlendirmeye hayır", "Milli Güvenlik Dersi: Teftiş, fişleme, şartlandırma", "Irkla kanla övünmek ilkelliktir. Elhamdülillah Müslümanız", "Irkçı şoven and kaldırılsın" dövizleri dikkat çekti. Ayrıca şu sloganlar atıldı; "Direniş var yılgınlık yok", "Uyan-diren özgürleş", "Kışla tipi eğitime hayır", "Sivil eğitim istiyoruz", "Faşizme karşı ümmet bilinci".
Basın açıklamasının tam metni:
İlköğretimde And Zulmüne, Liselerde Milli Güvenlik Dersleri Dayatmasına Son Verilsin!
Sn. Nimet Çubukçu/Milli Eğitim Bakanı
Türkiye'de birçok alanda olduğu gibi eğitim-öğretim alanında da hem içerik hem de teknik açıdan yüzlerce sorunun yaşandığı ve bu sorunları kısa ve orta vadede çözmenin mümkün olmadığı bilinen bir gerçek. Ancak bazı kronik sorunlar var ki bunların çözümünü adalet ve özgürlüğü teminat altına almak isteyen siyasi irade sağlayabilir. Ödeneğe, kadroya veya zamana hiçbir surette ihtiyaç duyulmaksızın eğitim-öğretimde akla, ahlaka ve onurlu bir şahsiyet olmaya engel olmak üzere kurgulanmış resmi ideolojik şartlandırmalara son vererek pekala yeni eğitim öğretim dönemine geçilebilir.
İlköğretime adım atar atmaz açıkça ırkçı, ayrımcı ve askeri formatta düzenlenmiş ulusal and içme törenlerine zorlanan çocuklarımızın muhatap olduğu zulmün sürdürülmesine daha ne kadar müsaade edilecektir? Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir. Okullardaki ideolojik yönlendirme, mahiyetini tam kavrayamayacağı bir and içmeye zorlamak açık bir istismar olduğunu ortaya koymaktadır. Çocukların eğitim ve öğretim hakkı ana babalarınındır. Çocuklarımız devletin dilediği gibi şekillendireceği kamusal varlıklar değildir. Robotlaşmış kimliksiz kişiliksiz fabrikasyon tek tip nesiller üretilmesi toplumsal yozlaşmanın nedenidir. Aileler çocuklarını doğru bilgi ve ahlaki davranışla donanarak sosyalleşsin diye okullara gönderiyorlar. Çocuklarının, devletin ve resmi ideolojinin militer ruhunu enjekte edeceği kobaylar olarak kullanılmasına hiçbir aile müsaade etmez. Okullarda and okutturulması ile insani, ahlaki ve bilimsel olarak ne hedefleniyor? And okutturulması ile insani, ahlaki ve bilimsel hedefler arasında hiçbir bağ kurulması mümkün değildir. And ile olsa olsa küçük yaşlardan itibaren ulusalcılığı din edinen, insanlara tek tipleştirilmesi gereken nesneler olarak bakan, devleti ve devletin kurucusunu ilah edinen fanatik bir toplum yaratılabilir. Bu amaç doğrultusunda bir toplum inşa etme amacına matuf olarak dizayn edilen ırkçı/ulusalcı andın eğitim öğretim müfredatından derhal çıkarılmasını talep ediyoruz. Akla ziyan, ahlaka aykırı bu sapkın uygulamanın daha çok insana zarar vermemesi için Milli Eğitim Bakanlığı'nın gerekli yasal düzenlemeleri hızlandırması gerekmektedir.
Eğitim öğretimde andların, ulusal gün ve bayramlarda katılımın zorunlu tutulması kadar derin tahribatlara yol açan diğer bir konu da liselerde verilen Milli Güvenlik Dersleri'dir. Milli Güvenlik Dersleri gerek müfredatları gerekse bu dersi veren TSK mensubu subayların okullardaki misyonları ile eğitim öğretim alanlarını kışlaya, öğrencileri de emir erine dönüştürmektedir. Komutan öğretmen-asker öğrenci formatını dahi aşan hukuksuz ve kanunsuz uygulamalar basın yayın organlarına yansımaktadır. Sözde Milli Güvenlik dersleri vermek üzere okullara gelen subaylar öğrenciden öğretmene, idareciden okul aile birliğine kadar herkes hakkında istihbarat toplamakta, fişlemeler yapmaktadır. Öncelikli tehdit addettiği namaz, oruç, başörtüsü gibi temel ibadetlere odaklanan ajan subaylar okunan kitap ve gazetelere, törenlerin yeterince samimiyetle yapılıp yapılmadığına kadar her alanda fişlemeler yapmaktalar. Üstelik bu istihbarat ve fişleme tamamen emir-komuta zinciri içerisinde seyretmekte, resmi evraklar üzerinden gizlilik kaydıyla yazışmalar yoluyla yapılmaktadır.
Bu uygulamalar herkes tarafından bilinmesine ve insanlarda nefret uyandırmasına rağmen askeri darbe süreçlerinin toplum üzerinde bıraktığı endişe veya korkular dolayısıyla yüksek sesle ifade edilip itiraz edilemeyen bu faşist dayatmalara son verilmesi gerektiği aşikardır. Askeri vesayet siyasette, diplomaside, ekonomide, spor ve sanatta giderilmesi mümkün olmayan yanlışlıklara, çirkinliklere ve kötülüklere yol açtığı gibi eğitim öğretim alanında da derin tahribatlar oluşturmaktadır.
Allah tarafından bizlere bahşedilen en büyük nimetlerden olan çocuklarımız üzerinde eğitim süresince estirilen zorbalığa son vermenin yolu yaşanan miltarist/askeri dayatmalara kanunen ve fiilen set çekmektir. Okullar ve öğrenciler Ergenekon benzeri askeri cuntaların faaliyet ve tatbikat alanlarından biri olmaktan çıkarılmalıdır. İnsan iradesini sıfırlayan, şahsiyeti ifsad eden, akılları dumura uğratan bu askeri/militer dayatmalar devam ettikçe hiçbir alanda tam olarak adalet ve özgürlük temin edilemez.
Talim ve terbiye meselesinin esası kişi ve ulus kültü olduğu müddetçe bireysel ve toplumsal yabancılaşma hızla artacak, ortaya çıkacak şizofren birey ve toplum herkesle her daim savaşa tutuşacaktır. Türk ulusalcılığı ve Kemalist ütopyalar için çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatları daha fazla karartılmasın. Zoru, dayatmayı, aldatmayı esas kabul eden mevcut eğitim anlayışı köklü bir değişime tabi tutulmalı ve hiçbir ferdin dini, mezhebi, etnik kimliği, ideolojisi devletin tasallutuna kurban edilmemelidir. Devlete makbul vatandaş, resmi ideolojiye sadık kul ve orduya ucuz asker yetiştirmek üzere temellendirilen eğitim öğretim anlayışına son verilmelidir.
Ulus gibi uydurma bir ideolojiye çocuklarımız varlığını neden armağan etsinler ki? Milli Güvenlik adı altında talim ettirilen dostlarımızı düşman, düşmanlarımızı dost olarak belletmeyi amaç edinen dersler ve subay öğretmenler eliyle çocuklarımızın köleleştirilmesine nasıl müsaade edebiliriz? Bizler Allah'a kul, Rasulüne ümmet olmayı en yüce onur bilen insanlar olarak eğitimde adalet ve özgürlük istiyoruz. Devlet başta olmak üzere kimse diğerine kimlik dayatmasın ve kimsenin kimliği inkar edilmesin.